Türk siyasi tarihinde çok önemli bir tarih olan 12 Eylül’ün nesillere aktarılması ve unutturulmaması gereken bir konu olduğunu vurgulayan Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı İsmail Türk, gençlerin apolitik olmalarının ve toplumu ayrıştırmanın temellerinin o gün atıldığını söyledi.

12 eylül ..

- Darbe öncesi ve sonrası neler yaşandı?

İsmail Türk: 12 Eylül’ü bir iç politika, ekonomik ve sosyal açıdan, bir de dış ekonomi, dış politika açısından değerlendirmek lazım. Bir de emperyalistlerin bu işteki rollerini analiz etmek lazım ve 12 Eylül’ün en nihayetinde kimin için yapıldığı ve kimlere fayda sağladığını görmek, araştırmak lazım.

Türkiye gibi üçüncü dünya ülkelerinde emperyalistler, en iyi bölme, birbirlerine kırdırma, parçalama ve kolay yönetmenin denetimsiz kamuoyu oluşturamayacak, bilinçsiz bir yönetim şeklinin kutuplaştırmaktan geçtiğini biliyorlar. Dolayısıyla kutuplaştırmanın en önemli ögesi ekonomik zorluklardan kaynaklanır. Bunu toplumların kültürleri, inançları üzerinden yaparlar daha çok.

- 12 Eylül öncesi neler yaşandı? Sağ ve sol neden cepheleşti?

İsmail Türk: Türkiye’de Sovyet yayılmacılığına karşı antikomünist hareketleri oluşturuldu. Antikomünist hareketlerle komünist hareketler birbirine çatıştırıldı. Her iki gurubun da iddiası vatanseverlik, halkın daha refah içinde yaşamasıydı. Yani Sovyetlerin işgaline karşı Amerika’nın çizdiği yeşil kuşak teorisine uygun bir şekilde Türkiye’de kutuplaşma gerçekleşti. Bu kutuplaşmanın samimi tarafları vardı. Bir de bu işi kullanan, bu işlerde provokatif ajanlık yapan dış kaynaklı yerli işbirlikçiler vardı. Binlerce belki yüzbinlerce gencimizin beyin göçü, yani okuyup ülkenin markalaşmasına, ekonomisine, birçok şeyine katkıda bulunacak zehir gibi gençlerin 15 ile 25 yaş arasında yok edildiği bir dönemdir 12 Eylül.

Soran sorgulayan, araştıran herkesi cezaevine tıkarak fişleyen ve bu çerçevede de onlara hayat hakkı tanımayan bir darbe gerçekleşti 12 Eylül’de. Darbeyi gerçekleştiren askerlerin başında Kenan Evren ihtilal yapınca Amerikan başkanına bildiriliyor ‘Türkiye’de darbe oldu’ diye. O da ‘Rahat olun onlar bizim çocuklar” diyor.

Bizim çocuklar dediği fakir Türk milletinin vergileriyle beslenen ordunun başında, orduya sızmış, bence vatan hainleriydi. Bu hainler güya vatanı korumak adına sağ sol çatışmasının olgunlaşmasını beklemek bir yana onları körükleyip, fanatikleştirip, birbirlerini kırmalarını, mezhepsel çatışmaları körükleyerek, din ve dinsizlik karşıtlığı şeklinde akla gelen her türlü kavramı kullanarak, Türk toplumunu kutuplaştırmış. Darbenin eşiğine getirmişti.

- 12 Eylül darbesi Türkiye tarihini ve bugünü nasıl etkiledi?

İsmail Türk: Aslında tarih tekerrürden ibarettir derken bu noktadan da olaylara bakmak lazım. Dünle bugün arasındaki benzerlikleri de daha rahat bulabilirsiniz.

12 Eylül gayrimeşru olduğu halde ihtilali yapan askerler sabah kalktıklarında, milli güvenlik toplantısında alınan kararla resmi dernekleri, örneğin ülkü ocaklarını terörist grup ilan etmiş ve talimatla güvenlik kuvvetleri ve mahkemeler çalıştırılmış, suçlu suçsuz kim varsa yüzbinlerce insan gözetim altına alınmıştı.

Bugün 3 günlük gözaltı dünyada fazla kabul ediliyor. 45 gün gayri insani şartlar altında, ışıksız hücrelerde, yataksız yorgansız, kağıdın üzerinde sizleri gözaltında tutuyorlar. Yaptıkları işkenceleri bir tarafa bırakın, sadece bu gözaltı şartları bile dünyada işkencenin en büyüğü sayılmaktadır. Kendi vatandaşlarına işkence yapanların kendi ordusunun komutanları olduğunu da unutmayalım. Dolayısıyla taraftarları inşa ederken, kurumları kutsamak yerine, ‘Kurumlar Türk milletine en iyi nasıl hizmet eder, nasıl en iyi çalışır’ı tespit etmek lazım 12 Eylül tecrübesinden. Şimdi hala eski alışkanlıklar, hala eski kutuplaşmalar üzerinden beslenen bir siyaset anlayışı 12 Eylül darbecilerini taklit etmekten başka hiçbir şey yapmıyor.

- O dönem böyle bir kaos olmasaydı, Türkiye şimdi ne durumda olurdu?

İsmail Türk: O günden bugüne yaklaşık 50 yıl geçmesine rağmen değişmeyen tek şey emperyalistlerin yerli işbirlikçileri tarafından çoğunlukla veya onların politikalarıyla yönetilmemizdir. Bütün bunlar 12 Eylül’ün ana unsurları sayılacak fikirlerimdir. En iyi demokrasi adaleti olandır. Adaleti olmayan demokrasi olmaz. Adalet bağımsız olmadıkça demokrasi olmaz. Dolayısıyla 50 yıldır Türkiye’de adaletimiz bağımsız olamamıştır, bu yüzden de adalet tesis edilememiştir. Adalet tesis edilemeyince kontrol mekanizmaları, denetim mekanizmaları, hukuk mekanizmaları aklınıza gelen bütün her şey ortadan kaldırılmış, ülkemizi gelen giden herkes soyarak, kendi yandaşlarına zenginlik katmış, 3 kuruş kazanacağız diye ülkemizin geleceğini emperyalistlere, dünya tefecilerine ipotek etmişler, geleceğimizi yok etmişlerdir.

İşte o yüzden dünyada 3-5 medeniyetten biri olmamıza rağmen bugün ilk 20 ülke arasına giremeyişimiz biz idealistleri kahretmektedir. Türkiye’nin büyümesi ve gelişmesi için 12 Eylül veya 12 Eylül’e benzer askeri veya sivil fark etmez, ihtilallerin, zorba dayatmaların karşısında herkesin durması lazım.

- Darbe sonrası neler yaşandı?

İsmail Türk: Yunanistan’ın NATO’ya girmesi gerçekleşti. Yunanistan NATO’ya girmese Avrupa Birliği’ne giremiyordu. Avrupa Birliğine ve NATO’ya giremeyen bir Yunanistan’ın Ege kıta sahanlığındaki iddiaları daha kuvvetli olmayacaktı. İşte 12 Eylül darbesi biraz da bunun için yapıldı. Bulgaristan sınır sorunlarımız hemen Türkiye aleyhine halledildi. Uluslararası ilişkilerde Amerika, İngiltere ne istediyse onların hepsi 12 Eylül sonrası yapıldı.

Darbe sonrası nelerin değiştiğine baktığımızda apolitik bir gençlik oluşturuldu. Bugünkü bazı sıkıntıların temelleri o gün atıldı. Tüketim toplumu haline, distribütör bir Türkiye haline getirildik. Üretim ekonomisinden distribütör bayilik ekonomisine geçilerek AVM’lerin temelleri hep o günlerde atıldı. Bütün bunlar 12 Eylül darbesinin Türkiye’ye verdiği zararlar olarak değerlendirilebilir.

- O dönemi bütün zorluklarıyla yaşamış, cezaevinde işkence görmüş biri olarak, sizin mücadelenizde 12 Eylül’ün anlamı neydi?

İsmail Türk: Benim mücadelemde 12 Eylül’ün anlamı Türk çocuklarının önünün kesilmesi, Türk yurdunun milli bir devlet olmasını engellemenin günüdür. 12 Eylül büyük devlet, sanayi devleti, güçlü ordusu olan bağımsız bir devlet olmanın önünü kesmiştir.

Editör: Yadigar Hanım