Başkanlık sistemine geçince her şeyin süt liman olacağı,bütün dertlerimizin biteceği, koalisyonlar döneminin kapanacağı söylenmişti. Bugün o sözlerin ne kadar gerçek dışı olduğu ortaya çıkıyor. Terör her geçen gün tırmanıyor, dış politikada yapılan hatalar yüzünden güney sınırlarımız terör örgütünün eline geçti,AKP/MHP ve BBP seçim ittifakı yapma kararı aldılar. Koalisyonlar bu defa başka bir şekilde yapılıyor.Hedef iki partili meclis ama tek adam yönetimiydi. Bugün iki partili meclisin hayal olduğu anlaşıldı. İYİ partinin ortaya çıkışı ile birlikte her şey değişti. Düne kadar AKP sözcüleri, her seçimden sonra- bütün partiler bir AKP etmiyor- diye övünürlerdi. Şimdi bir İYİ partiyi alt etmek için neredeyse meclisteki bütün partileri Cumhur ittifakına- dahil edecekler.

Bu parti liderlerinin bir kaç ay öncesine kadar birbirleri hakkında söyledikleri ise tam bir ibret vesikasıdır. Birbirleri hakkında en ağır ifadeleri kullandılar,tabanlar arasında ciddi gerilimler yarattılar bugün hiç bir şey olmamış gibi bir aradalar. Prensip olarak partilerin aralarına kapanmaz yarıklar koymasına karşıyım. Partiler birer husumet oluşturma aracına dönüşmemeli. İktidar olmanın faturası vatandaşı birbirine düşürmek olmamalıdır. Bunun yolu da kullanılan politik dilin ayrıştırıcı,kışkırtıcı olmamasına bağlıdır. Son yıllarda kullanılan dile bakınca, içimden bir zamanlar eleştirdiğimiz Demirel,Ecevit,Erbakan gibi liderlerden özür dilemek geliyor.

Bu ayrıştırıcı,hasımlaştırıcı dil hepimizi çok yordu. Dostluklarımız arkadaşlıklarımız yıprandı. Kin ve nefret dolu bu söylem -partilerin tabanlarını konsolide etme- adına toplumda ciddi yarıklar oluşturdu. Öyle ki, farklı düşünenleri zımni, yani İslam ülkesinde yaşayan gayri Müslim statüsü ile kodlayan fetvalar verildi. Ortadoğu'nun parçalanmasına,emperyalizmin önünde bir futbol topuna dönmesine neden olan hastalıklar tek tek ithal edildi. Sosyal bünyede açılan bu tahribat giderilmediği takdirde önümüzdeki yıl ve yıllarda çok ciddi problemlerle karşı karşıya kalmak kaçınılmaz olacaktır.

Partiler bir araya gelebilirler hatta gelmelidirler de ama bu milli çıkarlar için olmalıdır. Bugün yapılan iş birliklerinin arkasında milli menfaatler yok. Erdoğan başkan olmak istiyor,MHP ve BBP ise meclise girmek istiyorlar. Hepsi bu. Bu milletin seneler boyu ödediği bedellerin karşılığı bir kişinin başkan bir kaç kişinin milletvekili olmasından ibaret. Onun dışında dava-mava lafları daha hala bu partilerden medet umanların tesellileridir.Kişisel çıkarlar allanıp pullanıp dava diye milletin önüne konmaktadır. Biat kültürünün aklın önüne geçtiği yerlerde bu gerçeği görmek de göstermek de zordur. Biat kültürü körlüğün, gerçeklikten kopuşun bir başka şeklidir. Biatçı gördüğüne değil,saplandığı şeye inanır. Hakikat, onun için gördükleri, yaşadıkları değil, kafasında canlandırdıklarıdır.Bu türbülanstan çıkmanın yolu önce bu kısırlaştırıcı,çoraklaştırıcı kültüründen kurtulmaya bağlıdır. Zincirlerini kıramayanlar esaretten kurtulamazlar.