Sevgili okuyucularım. Siyasi hayatımıza bir bakın. Artık her partide Ülkücülerin yer aldığını göreceksiniz. Bundan belki 20 yıl önce söylenen bir sözün geçerliliği vardı. Neydi o? Ülkücülük MHP’de yapılır deniliyordu. Ülkücülerin mekanı MHP’dir deniliyordu. Ancak 20 yıl sonra bu sözün artık geçerliliğini kaybettiğini görüyoruz. Zaman geçtikçe artık Ülkücüler kabuğuna sığmaz oldu. Küçük olsun benim olsun zihniyeti Ülkücüleri başka arayışlara sevk etmiş durumda.

Geçmişte bir tahlil yapıyorduk. Ülkücüleri kategorilere ayırıyorduk.

1-Gerçek Ülkücüler

2-Ülkücü Geçinenler

3-Ülkücülerin Üzerinden Geçinenler.

Artık at izi it izine karışmış durumda. Kimin gerçek ülkücü. Kimin Ülkücülerin üzerinden geçindiğini artık ayırt edemiyoruz. Ülkücüler artık siyasi partilerimizin hemen hepsinde bile yer aldığını görüyoruz. Şimdi bazı ülküdaşlarımızın olur mu böyle şey diye yerinden zıpladıklarını tahmin ediyorum. Evet, geldiğimiz noktada böyle bir durum var.

Evet, Ülkücülük MHP’nin içinde doğmuş ve büyümüştür. Ama MHP’nin yöneticileri zaman içinde Ülkücüleri (Özellikle de rahmetli Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş’in vefatından sonra) ellerinde tutamadılar veya mutlu edemediler. Dolayısı ile herkesin bildiği gibi Gerçek Ülkücülerin büyük bir bölümü MHP’den koparak İyi Parti’yi kurdular. Halen de İyi Partiyi ayakta tutan zinde güç Ülkücülerdir.

Dahası bugün CHP’de de hatırı sayılır Ülkücü isimler var. Örnek mi istiyorsunuz? Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş. Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Alaaddin Aldemir halen CHP’de politika yapmaktadır. Ak Parti’de seçim zamanlarında kullanılan ve kendilerine eski ülkücüler diyen bir grubun olduğunu herkes biliyor. Belki çok şaşıracaksınız ama HDP’de bile eski ülkücüler var. Örnek verecek olursak HDP Milletvekili Hüda Kaya eski bir ülkücüdür. Ha şu anda ülkücülüğü kaldığını da zannetmiyorum. O da ayrı bir konu.

Bu yazıda anlatmak istediğim ana tema şudur. Eğer MHP’yi yönetenler eğer Ülkücüleri ellerinde tutabilme becerisini gösterebilselerdi. MHP tek başına iktidara gelebilecek bir güç sahibi olurdu. Ama MHP’yi yönetenler (Başbuğ’dan sonra gelen ekibi kastediyorum) parti içinde azıcık sivrilen kişileri hemen yaftalayarak veya tabir caizse başına vurarak susturdular. MHP yönetimi tarafından harcanan o kadar değerli isim varki; burada saymaya kalksam sayfalar yetmez. Gerçek Ülkücüler bu isimleri ezbere bilirler. Bu harcanan yetişmiş kadrolarla bir değil 10 kabine kurulabilirdi. Ama hakim siyaset küçük olsun benim olsun siyasetidir.

Netice olarak şunu söyleyebilirim ki; Ülkücüleri artık bir arada tutmanız mümkün değildir. Önemli olan Gerçek Ülkücülerin hangi partide olursa olsun aralarındaki ‘Ülkücü Hukuku’ korumalarıdır. Temennimiz budur. Ülkücü kimliği gerektiren kriterleri üzerinde taşıyan ve yaşayan bir Ülküdaşımız hangi partide yer alırsa alsın ona saygı duymalıyız. Aramızdaki o hukuku korumalıyız diye düşünüyorum. TTK.

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE VE DİYEBİLENE