İsmail Abiyle ilk kez MHP ŞİLE'nin Eylül 2015 deki meşhur Sünger Bob eyleminde yüz yüze gelmiştik. Daha evvel Face'den arkadaştık.

Yürüyüş esnasında omzuma bir el dokunduğunu hissettim. Dönüp baktım İsmail Türk.

-Habererk'te yazmaya ne zaman başlıyorsun Serkan kardeşim ? diye sordu

-Sanırım bir teklif alıyorum ama ben özgür adamım istediğimi yazarım abi dedim

-Tabi ki köşe senin ne istersen yazabilirsin.

İşte benim Habererk maceramın başlangıcı aynen böyle olmuştu.

İkinci karşılaşmamızda uzun uzun sohbet etme şansımız oldu. Karşımda bu kutlu davanın çilesini çekmiş, hayatının on yıldan fazla bir bölümünü "ÜLKÜSÜ" uğruna zindanlara armağan etmiş bir Abi vardı. Dayanamayıp :

-İsmail Abi dedim, biz hepimiz Devlet Bey sever iken sen televizyonlarda onu eleştiriyordun, nasıl da uyuz oluyordum sana, bu adam nasıl konuşuyor böyle diye, sen bu davada "KRAL ÇIPLAK"  diyebilme ateşini yakan adamsın demiştim.

İlerleyen günlerde ,İsmail Abi'nin düşünceleriyle ters düşecek bir yazı kaleme alacaktım. Aradım :

-Abi dedim bir yazı yazacağım senin düşünceni eleştiren, ters düşen, istersen Habererk'te yayınlamam ama yayınlarsam aynen kalmalı.

Bir saniye bile düşünmeden :

-Yaz kardeşim dedi yaz, bizi sizler eleştirmeyeceksiniz de kimler eleştirecek. Eleştiri bizi düşündürür, gelişmemizi sağlar.

...

Sonraki süreç malumunuz, "ömrünü verdiği davasının partisine sızmak" gibi bir suçlamayla bir kez daha ÜLKÜSÜ uğruna yıllarını gurbete armağan etmeye başladı.

Öyle bir gurbet ki bu vatandan uzak ama hepimizden fazla vatan toprağındaymışçasına...

Öyle bir gurbet ki bu zaten yoğun olan vatan sevdasını daha da koyulaştırırcasına...

Benim tanıdığım İsmail Abi bu ayrılığa daha fazla dayanamaz.

Çünkü benim tanıdığım İsmail Türk bu topraklardan beslenir, Türk'e has turkuaz semalardaki havayı ciğerlerine çeker tütünle birlikte...

ÜLKÜCÜ doğmuş, ÜLKÜCÜ yaşayan biridir o, iki tane aslan gibi evladını da çelik gibi ÜLKÜCÜ yetiştirmiştir. Nerede bir ÜLKÜCÜNÜN başı derde girse, kendi zindan hayatındaki avukatsız günleri aklına gelir de, "Biz çektik onlar çekmesin" diye Avukat olan oğlu Oğuzhan' ı bila ücret yardıma yollar. 

Aksiyon adamıdır, heyecanlıdır, tez canlıdır, bazen çok acele eder, aklına geleni aynı anda tartmadan dile getirir, dolambaçlı yolları sevmez lafını direk söyler, kimi zaman adrenalinden ötürü kırıcı olur ama bunun farkına vardığı anda büyüğü küçüğü fark etmez gönül almasını da bilir.

Ez cümle İsmail Türk insanlara hoş gelen ya da gelmeyen bütün yönleriyle bir değerdir. ÜLKÜCÜ kere ÜLKÜCÜ dür...

...

Muhalif ÜLKÜCÜ'lerin rotalarını belirlemeye çalıştığı bu günlerde kimi zaman sivri, kimi zaman tartışmaları büyüten fikirleriyle yine gündemdedir.

Şimdi ben yazımın sonuna geldiğim bu satırlarda adeta gözünün içine bakıyormuşçasına kendisine seslenmek istiyorum :

İsmail Abi,

Anlıyorum referandumla yelkenlerimizi dolduran rüzgarın kesilmesini önlemek, biran önce aksiyon almak istiyorsun. Kabul ediyorum MHP'nin mevcut yönetimi bana, sana, bize hiç hitap etmiyor, bizim görüşlerimizi ve de düşüncelerimizi temsil etmiyor. 

Kadı ola davacı ve muhzır dahi şahit 

Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet

şiirindeki gibi bir ortamda Hazirandaki mahkemeden muhalifler adına olumlu bir karar çıkması da zor görünüyor. Buna da eyvallah. Dava dediğimiz şey çatısı tepsiye benzeyen bir bina ve içindekiler değildir, ruhu neredeyse dava oradadır. Buna da kabul.

Ama bizi de anla be Abi. Eminim benim gibi referandumun "TÜRK Milliyetçilerinin omuzlarına yüklediği ağır yükün" farkında olan, vatan için bir şeyler yapmak isteyen ama kendini Araf'ta hisseden bir çok ÜLKÜDAŞIMIZ vardır. 

Bizler huzursuz gönüllerle, umutsuz bir partinin çıkmayan canından medet uman insanlarız. Her şeyin farkındayız ama dışa doğru atacağımız bir adıma cesaret bulamıyoruz, emin olamıyoruz belki.

Dedim ya Araf'ta kaldık. Gönül başka şey der, beyin başka. 

Memleket bu haldeyken şahsi çıkar peşinde koşan -kendi payıma- alçaktır.

Bizi de anla be Abi, vatan için bir şeyler yapabilmek için yanıp tutuşuyoruz ama en doğrunun ne olduğuna karar veremiyoruz. Konuşmaya ihtiyacımız var, dinlemeye ihtiyacımız var. 

Artısıyla eksisiyle referandumda Büyük Türk Milletinin bize verdiği mesajları iyice analiz edip, bizden beklentiler doğrultusunda bir yol haritası çizilmesinin faydasına inancımız var.

Bizi de anla...