Mesele şu veya bu şahsın genel başkan olması değil, Türkiye’nin içinde bulunduğu kritik süreçten yara almadan, birlik ve bütünlüğünü kaybetmeden çıkabilmesidir.

On beş yıllık AKP iktidarında ülkeyi ayakta tutan bütün değerler tahrip edildi. Toplumun kültürel kodları ile oynandı. Etnik kimlikleri öne çıkaran siyaset anlayışı ile –tek millet-inancı dumura uğratıldı.

Bugün yaşanan sıkıntıların arkasında bu arızalı siyaset anlayışı yatıyor. Topluma, benim Kürt,Türk,Laz,Çerkez,Alevi,Sunni kardeşlerim diye hitap edip,sonra da tek milletten söz etmek tam bir çelişki ve göz boyamadır..Etnik ve mezhep kimliklerinin altı ne kadar çizilirse, tek milletin altı o kadar çok oyulur.

Bu gidişata bir şekilde dur demek gerekiyor. Bunun yolu da ülkeyi daha iyi yöneteceğine toplumu ikna edecek yeni bir siyasi kadronun çıkması ve siyasi ortamın bu kadroyu iktidara taşımaya elverişli olmasıdır.

Bugün milli sınırlarımız içinde bazı bölgelerde asker üniforması ile sokağa çıkamıyor. Bazı okullarda istiklal marşı yerine PKK marşı okunuyor. Yargı siyasi baskılardan felç olmuş durumda, iş dünyası kazancının büyük kısmını rüşvet çarkına yatırıyor.Siyaset kurumu ülke menfaatlerini önceleyeceğine,bir kişinin ihtiraslarını tatmine çalışıyor. İslamcılık, kumar masalarında, rakı sofralarında, işret meclislerinde meze haline getirildi.

Toplum iştiyakla yeni bir siyaset ve kadro bekliyor. Bu arayışı cevaplandırabilecek tek parti MHP.

Mevcut ekip yıllarca denendi. Toplumun arayışlarına cevap verecek nitelikte görülmediği için ilgi odağı olamadı. Gerilimini, heyecanını, iman sıcaklığını kaybetmiş bir kadro ülkeyi içinde bulunduğu sarmaldan kurtaramaz.Çalışmayan,koşmayan,terlemeyen ,siyaseti millet için yapmayan bir kadro vatandaşın istek ve taleplerine cevap vermez. Problem, futbol takımları gibi birilerini tutmak değil mevcut lider ve kadrosunun kifayetsizliğidir.

MHP yönetimi yıllarca sadece kendi tabanı ile mücadele etti.İçinde uç veren değişim taleplerini yalanlarla, iftiralarla boğdu. Yüzlerce insan gönderildi, yüzlercesi hain ilan edildi,ama hiçbir şey düzelmedi. Şimdi aynı iftira mekanizması başkaları için işliyor. Bunun bir ilke, bir ülkü veya bir prensiple alakası yok. Önceliği nefsi olanlar her zaman olduğu gibi önceliği ülkenin,milletin menfaatleri olanları harcıyor. Bir apartmanda bile kat maliklerinin üçte birinin çağrısı üzerine yönetimin toplanması zorunludur. Ülkeyi yönetmeye talip olmuş bir partide delegenin üçte iki çoğunluğuna rağmen direnmek,tabanla yüzleşmekten kaçınmak anlaşılır değildir.

Bugün yeni bir siyasi hareketi iktidara taşıyacak siyasi ortam vardır. Aksiyonunu,heyecanını kaybetmiş bir kadro ile bu arayış desteğe dönüştürülemez. Toplum MHP’deki değişime odaklanmış, aşağı yukarı tercihini yapmıştır. Metropol araştırma şirketinin sahibi Özer Sencer bu yönelişin bugün yüzde 25 lerde olduğunu,tablo netleştikten sonra daha yukarılara vuracağını söylüyor.

MHP nin önüne tarihi bir fırsat çıkmıştır.Bu fırsatı Türk milliyetçiliğine hiçbir fikri, siyasi katkısı olmamış,hep kendine oynamış kadrolar uğruna feda etmek intihardır. Şeyh-Mürit ilişkisi ile siyaset yapılmaz. Siyasetin ölçüsü,ilke,gayret ve başarıdır.AKP ye sığıntı olmak yerine iktidar olmanın imkanları doğmuştur. Bu fırsatı tepmek tek adam düzeni ve onun ardından eyaletleşmenin,etnik kümelere bölünmenin yolunu açmaktır.Unutmayalım ki, ülke menfaatleri herkes ve her şeyden önemlidir.