Ülkemiz her anlamda kritik bir seçime doğru gidiyor. Biz de oluşan ittifaklar, yaşanan polemikler veya seçimde kimin daha önde olduğu yönünde bir nabız tutmak isterdik.

Ancak hızla gündeme "aday adayları" oturdu.

Siyaset bir türlü heves, heyecan, mevki tutkusu gibi millette karşılığı olmayan duygulardan öteye gidemiyor.

Mindere niyetlenen çok ancak aynaya bakan yok.

Millet ne istiyor ya da doğrusu ne.?

Bunun peşinde olan yok.

Kimi yıllardır arka sırakarda bekletilip, kullanıldığını, sömürüldüğünü, zarara uğratıldığını düşünüp "millet için" Ankara'dan aday olmaya geliyor.

Turist ömer misali, ne çarşıda varlar, ne pazarda, kahvede..

Yılda bir kaç gün Trabzon'da olan bu birileri, Trabzon'dan aday.

Partileri aileleri için imkan ve istihdam alanı görüyorlar.

Tabiki "millet için".

Kimi, bu Ülkedeki taşı ancak kendisinin kaldırabileceği iddiasında.

Bugüne kadar ne şehrin bir sorununu ne de ülkenin bir problemini dert etmeyenler, Vekil adaylığına Ülke'yi omuzlayarak soyunduğunu söylüyor.

Parası olan en kötü reklamım olur hesabında, boşta olan nasılsa iktidar oluruz bir yere müdür olurum peşinde.

Somut delilleri, rol modelleri, kötü örnekleri ile dolu olunca ortalık, onların planını da irrasyonel göremiyoruz.

Bizde siyaset çakarlı araba, özel şoför, süper emeklilik, kıyak maaş, nüfuz olarak görülür.

Aday adayı olmayı bile titr sayanlar ve kart vizitine aday adayı yazanlar var.

Baktınız mı kriterlere..

Aday adaylığını vaz geçtik, adayların kriterlerine baktınız mı..?

Bir çoğu demirbaş aday.

Her dönem aday adaylığı kesin olan isimler var.

Aday adaylığında 4-5 dönemi bitirip artık profosyonelleştiğini iyi bir sırada aday olmayı hakettiğini düşüneni de var.

Siyasi Parti teşkilatları ve parti üst yönetimleri de bu anlamda millet merkezli değil.

Yukarılarda adamı olan bir tık daha avantajlı.

Bir de yukarıdan vetolu tipler var, kendi kendine kendisini asal sayı gören tipler.

Ben kaç yıl İl Başkanlığı yaptım, illede biri beni hatırlar, şöyle hatırı sayılır bir koltuk tahsis eder diye bekleyen devrik teşkilatçılar..

Yakından bakınca komik, eğlenceli bir süreç yaşanıyor.

Rakip gördükleri isimleri basına sızdırdıkları haberler ile eleyenler..

Ve bir şekilde demokratikleşmeyen sistem.

Bu sistemi sorun eden yok.

Millet, seçmiyor..

Belirlenen isimler millete seçtiriliyor.

Buna da demokrasi diyoruz.

Şöyle oturup; "bir liste yapalım, öyle bir liste olsun ki" diye yola çıkan yok.

Millet listeyi görünce takdir etsin, parti oylarıyla seçilenlerden değil partiye oy getirecek isimlerden bir liste yapmak isteyen var mı.?

Bu listelerde adı olunca millette güven oluşturacak, toplumsal yanı güçlü, liyakatli isimler neden siyasete mesafeli diye dert eden de yok.

Hasbelkader cesaret edip yola çıkanlar için ihtimaller çok düşük.

Parlayan isimleri söndürmek, konuşan kişilerin sesini kısmak, aday olacak hakeden isimlere şans tanımamak için köşeleri tutan baronlar oldukça siyaset Ülkeye çözüm üretmekten uzak olacak.

Adaylar çok olacak ancak aday olması gerekenler siyasete mesafeli duracaklar.

İsim ve zihniyet olarak siyasetten temizlenmesi gereken okadar çok kişi var ki, iktidarlar değişse de, siyaset yaptıkları partiler değişse de siyaseti yozlaştırmaktan vazgeçmiyorlar.

Bunlar siyasetin kalitesini yükseltmeyen, kalitesiz ama gücü elinde bir şekilde tutabilen kişiler.

Yine birileri seçilecek, kimileri mevcutların ayağını kaydıracak ve belki lobisi güçlü olanlar bir adım öne geçecek.

Siyasette kalite sorgulanmadıkça ve yükselmedikçe, güya millet için kolları sıvayan yüzlerce aday kazanacak ama millet hep kaybedecek.

Ülke kaybedecek.