Allah uzun ömür versin, Erenköy Kız Lisesi’ndeyken matematik öğretmenimiz Bozkurt Yaşar Öztürk’ün tahtaya “0” yazıp “Matematik sıfırla başlar. Sıfırı, el-Harezmî buldu. Bunu not edin!” diyerek ders anlatmaya başlamasını hiç unutamam.

Fuat Sezgin’i tanımam. İslâm bilim târihine merâkım, Yaşar Hoca ile başladı. El-Birûnî’yi, İbni Sina’yı ve diğerlerini öğrenmeye böyle başladım. Bildiğim kadarıyla Yaşar Hoca, vekilken Milli Eğitim Komisyonu’nda görev yaptı.

Şunu söylemek istiyorum. Fuat Sezgin, mutlaka büyük bir hoca ama İslâm bilim târihine âşina başka insanlar da var ülkemizde ve elbette bu konuya dikkat çeken başka iktidarlar da oldu. İslâm bilim târihini siyâsî malzeme yapmak, ufkumuzu açacağına daraltır ve bilimsel bir sıçrama yapmak şöyle dursun, müzelik bir konu olur, çıkar.

Bir yazar, ”Geçmişte yaptın, gene yapabilirsin!” diyerek konuya dikkat çekmiş. Evet atalarım yaptı, ben de yapabilirim ama kimse kusura bakmasın, AK Parti İstanbul milletvekili, kendi deyimiyle “Dersaadet mebusu” Ahmet Hamdi Çamlı’nın diline düşen bir bilimsel bakış açısıyla olmaz bu işler.

Ahmet Hamdi Çamlı’nın TBMM’deki özgeçmişi, Newport Üniversitesi’nde okuduğunu söylüyor. Dikkat lütfen, bitirdiğini değil, okuduğunu söylüyor. YSK’daki özgeçmişi ise “ortaokul mezûnu” diyor.

Ortaokul mezûnu bir vekil mi bilim târihimize dikkat çekecek? Yok mu koca meclisimizde işin uzmanı hocalar, bilim adamları?

“Sıfırı kim buldu, ondalık sayma sistemi nedir?” desen dut yemiş bülbüle dönecek, belki çarpım cetvelini teklemeden sayamayacak bir vekilin, bir yerlerden kulağına çalınan bilgilerle ahkâm kestiği, Roma rakamlarından, sıfırdan bahsettiği bir memlekette hangi bilimsel sıçrama yapılabilir?

Ortaokul mezunu bir vekilin Millî Eğitim Komisyonu’nda görev aldığı bir memlekette ortaokul ve liselerde İslâm bilim târihiyle ilgili bilinç geliştirilebilir mi?

Kültürel alt yapısı olmayan, Türkçe ve dilbilgisi korkunç olan bir vekilin ortalıkta bu kadar konuşması, iktidarı temsil görevine fazlasıyla meraklı olması, iktidar adına iyi bir görüntü değil. Anlayamadığım nokta, buna niye izin veriliyor?

Hazret, yazarlığa soyunduğunda birgün dayanamayıp gazetesini aramış ve “Siz bu yazarın yazılarını niye elden geçirmiyorsunuz, okuyucuya ayıp değil mi?” diye sitem etmiştim. Türkçe yok! İmlâ yok! Fikir, zâten yok! Mahsûs öyle yazdığını bile düşünmüştüm. Hani espri olsun diye. Meğer Türkçe’ye hakâret denilebilecek bu yazılar, gâyet ciddi yazılarmış.

Hiçbir değişme olmadı. Çamlı, tam gaz devam etti ve bu Türkçe hârikası (!) yazılar, onu Meclis’e taşıdı. Daha doğrusu zâten Meclis’e girecekti ama önce imaj çalışması yapıldı. Çeki düzen verildi.

Hani Lazın birisi, herşeyini değiştirp piyanist olmuş. İlk konserinde seyircilerden birisi ayağa kalkıp “Hemşerim Karadeniz’in neresindensin?” demiş.

Ahmet Hamdi Çamlı’da böyle. Olmuyor maalesef! Kocaman kocaman konulara girip ahkâm kesiyor ama “Laz misun?” sorusunu muhakkak sorduruyor.

Lütfen Karadenizliler kızmasın. Zîrâ yukarıda bahsettiğim ufkumu açan matematik hocası da Karadenizli.

Seçim ve kabine değişikliği döneminde vekillerin sesi çok çıkar. Şimdi başkan yardımcıları belirlenecek. Muhtemelen Çamlı da bu listeye girmek istiyor. Gâyet normal bir istek. Her gelin kızın rüyâsı Zetina dikiş makinası ya her vekilin rüyâsı da kırmızı plakalı makam arabası.

Ziyâ Paşa ne diyor?

Bûseden sonra kenar ister, visâl ister gönül

Sevdiğim ma’zûr tut dünyâ tama’ dünyâsıdır

Ama Ahmet Hamdi Çamlıdaha fazlasını istiyorsa konuşması değil, susması gerekiyor gâliba. Hem kendi iyiliği hem bizim iyiliğimiz için. Çünkü konuştukça çamları devirmiyor; ormanı yakıyor, kül ediyor.

Sayın Dersaadet mebûsumuzun, verdiği ikbâl için Allah’a şükretmesini, daha fazlasına heveslenmemesini ve biraz da perhiz yapmasını diliyorum.

Bir de mümkünse şu Newport Üniversitesi Davranış Bilimleri’ni bitirmesini...

.......

Perhiz dedim de aklıma geldi.

Adamın birisi, şiir yazıp hizmetçisi eliyle Keçecizâde İzzet Mollâ’ya gönderiyormuş.

Mollâ, her seferinde “Efendine söyle, perhiz yapsın!” diyormuş. Nihâyet birgün hizmetçi, “Efendim, siz söylediğinizden beri perhiz yapıyor zâten.” demiş.

Mollâ, lafı yapıştırmış:

“Yapıyor da bu ...kları nereden çıkarıyor?”

Not: Bu yazıyı okuyan Yaşar Hocam, “Ben bu kızın ders hocası olmadım ki ” diye şaşıracak, biliyorum. Hocam, ben sizin derslerinize kaçak girdim. Ne iyi yapmışım. Hâlâ tadı damağımda.