Sinan Ateş cinayetinin üzerinden bir seneden fazla zaman geçtikten sonra nihayet beklenen iddianame hazırlandı. Beklenen iddianame hazırlandı ama iddianameden beklenen çıkmadı. 22 kişinin içinde bulunduğu iddianame sivri sineklerle bizi meşgul edip bataklığı koruma maksadı taşır ancak.

İddianamenin Bahçeli-Erdoğan görüşmesinin olduğu güne denk getirilmesi de ayrıca dikkat çekici. Bugüne kadar bekletilmesi iki parti arasında pazarlık konusu yapıldığına dair söylentilerin çoğalmasına sebep olmuştu zaten. Denk getirilmesi de kafalarda başka soruların oluşmasına zemin hazırladı.

Ankara’nın göbeğinde torbacılara ihale edilerek işlenen cinayetin üç beş torbacı ve birkaç çapulcuya yıkılması asıl faillerden hiç bahsedilmiyor olması bu davanın çözümsüzlüğe götürülme niyetini ortaya koyuyor. Bu kifayetsiz tiplerin bu cinayeti planlayıp işleyebilmesi hayatın akışına ters ve imkânsız. Bunlara talimat ver planı yapıp yönlendirenlerin iddianamede olmaması bugün belki başarılmış olabilir. Ama gerçeklerin bir gün ortaya çıkma alışkanlıkları olduğu da unutulmamalıdır. Bugün gücü elinde bulunduranlar gerçeği ört bas ediyor olabilir. Ama yarın her şey güneş gibi ortaya dökülecektir. Onun için kimse bu işten sıyrıldım zannederek rahat etmesin.

Belki bu iddianame ile hukuk yerini bulacaktır ama adalet asla tesis edilmiş olmayacaktır. Çünkü adalet herkes hak ettiği ile muhatap olduğunda ancak gerçekleşir. İşte o gün o iki çocuğun ve Annelerinin içinde yanan o ateş biraz olsun sönecektir. Sinan belki geri gelmeyecek ama en azından asıl katilleri hak ettikleri cezayı bulacak ,rahmetlide huzur içerisinde yatacaktır gül kokulu mekânında.

Sinan’ın davası tüm ülkücülerin davası olmak zorunda. Bugün ona kıyanların yarın hanginizin evine ateş düşüreceği hiç belli olmaz çünkü. Yaptıklarının yanlarına kaldığına inananlar aynı şeyi tekrar yapmaktan çekinmezler. Bunlarda Allah korkusu olmadığı gibi ülkücüden de utanacak yüzleri kalmamıştır. Varlıklarını devam ettirmek adına her türlü ahlaksızlığı ve kahpeliği yapmaktan asla geri durmazlar. Ülkücüler mademki birbirlerinin kardeşidir o zaman bu dava onların namus meselesidir. Sonuna kadar takip etmek ve adaletin sağlanması için mücadele etmek zorundadırlar.

Bugün susanlar yarınlarda başlarına bir şey geldiğinde konuşacak kimseyi bulamayacaklardır vesselam.