Gerçek duyularımızla hissettiğimiz her şeydir. Gözümüzün gördüğü,elimizin dokunduğu her şey. Hakikat ise duyularımızla hissedemediğimiz ama gerçeklerin bizi götürdüğü yolculuğun sonudur. Mesela Elma ağacını görmek gerçektir ama onun tabiata kattığı artı değer hakikattir. Her gerçeğin bir görevi vardır bu dünyada. Varlığını anlamlandıran bir görev. O da bizi hakikate götürmesidir.

Hakikate ulaşabilmemiz için o kadar çok şey yaratılmıştır ki yeter ki biz farkında olabilelim. Suyun gerçeği görünür olabilmesidir. Hakikati ise hayatın sürdürebilir olmasını sağlamasıdır mesela. Veya Ateşin gerçeği yine hayatı idame ettirebilme hakikatine muhatap eder bizi. Toprak öyle değil midir. Hem yaratılış mayamızda olması, hem de varlığıyla yaşanabilir kılmasıdır dünyayı.

Eğer gerçekler bizi hakikate götüremiyorsa bu gerçeklerin varlığının yetersizliğinden değil insanın vefasızlığından ve nankörlüğündendir. Felsefenin dolambaçlı yollarıyla gerçeği arayan filozoflar bazan sebep sonuç ilişkisiyle, bazan amprik düşünceyle, bazan da realizmle ve daha bir çok yolla gerçeği bulup hayatı anlamlandırmaya çalışmışlardır. Sebebi yaratanın sonucu da yaratacağı hakikatini hiç hesaba katmamış olmaları o kargaşada unutulmuş olabilir mi acaba felsefede.

Resmi görüp ressamı hatırlamamak, evi görüp ustasını görmezden gelmek,müziği dinleyip bestekarını yok saymak ne kadar nankörlük oysa ki. Milyonlarca varlığı yaratıp emrimize veren hakikatin sahibine teslim olmamak nasıl işaretlenebilir acaba. Günlük hayatımızda bize bir iyilik yapana duyduğumuz minnet hissini bizi yoktan var edene hissetmemek tarif edile bilir mi.

Gerçeği anlamlandırmanın sonucu hakikate ulaşmaktır. Ancak hakikate ulaşmak bize hayatı anlamlandırmayı sağlayacaktır. Gerçek hakikatin duyulara yansımasıdır çünkü. Duyulara yansıyanları bilimsel kabul edip o yansımaların hakikatini nasıl bilim dışı kabul edebiliriz.

Kuantum fiziği bilimseldir evet. Kuantum fiziği mekaniğin, atomun, moleküllerin ve bunları oluşturan parçacıkların özelliklerini açıklar. Yani var olanın özelliklerini açıklar. Peki var olan nasıl var olmuştur. O parçacıkların oluşturduğu atom mesela nasıl var olmuştur. Bunu var eden güç nasıl bilim dışı olarak adlandırılır. Var olanı bilimsel var edeni bilim dışı olarak tariflemek aklımızla alay etmek değil  midir.

Hakikat gerçeğin gerçek olmasının sebebidir. Eğer sebep sonuç ilişkisi aranıyorsa burada aranmalıdır. Ol deyince olduran kudret ateşi yaratarak insan oğlunun hizmetine sunmuştur. Ama suyu da yaratarak gerekirse o ateşi söndürebileceğini de mesaj olarak insanlığa vermiştir,akledin, düşünün ve hakikate ulaşın diye. Nimetlerini inkar edenlerin elinden de o nimetleri muhakkak alacaktır.

Tekilden tümele yürüyen insan oğlu tekrar tümel den tekile dönecektir. Yani ondan geldik yine ona döneceğiz.

Muhabbetle...