Karar Gazetesi yazarı Akif Beki, şarkıcı Gülşen'in tutuklanmasına tepki gösterdi. Beki, Kılıçdaroğlu'na şehit cenazesinde yapılan saldırıyı hatırlatarak, "Buyursunlar, el atmışken bir zahmet dini şiddeti alenen kışkırtanları da biraz önemsesinler" dedi

Beki, Gülşen'in 'İmam-hatipte okumuş daha önce kendisi, sapıklığı oradan geliyor' sözleriyle ilgili, "Nefret suçudur, ciddi ayrımcılıktır, şaka kaldırmaz. Savunulacak tarafı da yok" ifadelerine yer verdiği "Gülşen'in densizliği ve softa eşkıyalığı" başlıklı yazısında, "Savcılık, videosu ortaya çıkar çıkmaz re'sen soruşturma başlattı. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçundan. Aşağılama var mı, var. Zaten Gülşen de hatasını kabul etti, özür diledi. Fakat "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçunun şartlarını karşılıyor mu, çok tartışılır. Yasa ve gerekçesi açık. Soyut bir saygısızlık değil, kamu barışını bozmaya elverişli olacak, bunu da amaçlayacak. Açık ve yakın bir tehlike oluşturacak" diye yazdı.

"Örnek isterseniz, söyleyeyim" diye Beki, şunları yazdı:

Muhalefeti, terörist ve hain diye hedef göstermek, bu tanıma uyar. Sokakta defalarca somut sonuç doğurmuştur. Gazeteci ve siyasetçilere yönelik siyasi saldırılara yol açmıştır. Oysa Kılıçdaroğlu'nun, ölümden döndüğü linç girişmindeki saldırganlar bile tutuklu yargılanmadı. Nerede kaldı arkasındaki tahrikçiler, halkı kin ve düşmanlığa kışkırtanlar! Fiili saldırıya dönüşmüş, kamu barışı ve güvenliğini bozmuş dolduruşlar; halkı kin ve düşmanlığa tahrik sayılmadı, hala da sayılmıyor.

Bugün "Gülşen tutuklansın, TCK 216" kampanyasında başı çekenlerin, o saldırıların tahrikçilerine tutuklama istediği duyulmadı. Saldırıları haklı gösterip aklayanlara 'orada dur' dedikleri, saldırganları kahramanlaştıranları kınadıkları da...

Hala bunu siyasetin bir numaralı konusu haline getirenleri, ifade alma sürecini şova dönüştürenleri yan tarafa da bekleriz öyleyse. Buyursunlar, el atmışken bir zahmet dini şiddeti alenen kışkırtanları da biraz önemsesinler.

Vaaz kürsülerinden, Necip Fazıl'ı bile korkutmuş bir "ham yobazlık", bir "kaba softalık" hortlatılıyor.

"Dinde zorlama var" diye şiddet çığırtkanlığı yapan cübbelilerden biri de resmi din görevlisi üstelik.

Tutmayana oruç, kılmayana namaz dayatmayı, olmadı başını kesmeyi; dinen kendine hak gören bir kafa.

Namaz kılmayanı Allah için dövmeyi, yine de kılmazsa öldürmeyi, cemaatlerine dinin emri diye anlatıyorlar."

Editör: Yadigar Hanım