İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın helallik istemesini sert bir dille eleştirerek depremin ilk günlerinde çadır sattığı ortaya çıkan Kızılay'a da tepki gösterdi.

Kızılay'ın çadır tüccarı olduğunu savunan Akşener, "Gıda stoklanıyor diye memleketi birbirine kattınız, soğan stokluyorlar diye depoları bastınız, patates stokluyorlar diyerek milleti suçladınız ve terörist ilan ettiniz. Şimdi çadır stoklayan Kızılay'a ne diyeceksiniz? Kızılay'ın depolarını basıp çadırlarına el koyacak mısınız, stokçu diye Kızılay Başkanı'nı da aldıracak mısınız Depreme karşı hazırlık yapmayanlar felaketten sorumludurlar. Saray korkusuyla karar alamayanların, sivil toplumla kavgaya tutuşanların, interneti kesip kapılara polis gönderenlerin hepsi sorumludur. Başımıza ucube sistemi bela eden Bay Kriz baş sorumludur.

Adıyaman'da vatandaşlardan 'helallik' isteyen AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sert bir dille eleştiren Akşener, "Hangi yüzle çıkıp helallik istiyorsun? Dün 'Kader planı' diyordun, bugün helallik istiyorsun. Dün 'Ahlaksız, namussuz, adi' diyordun bugün helallik istiyorsun. Dün 'Hain' diyordun, bugün helallik istiyorsun" ifadelerini kullandı.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Başkent'in göbeğinde Sinan Ateş'e kıyılmasının üzerinden 61 gün geçti. Devleti yönetenlerin mafyalara, simsarlara, uyuşturucu kaçakçılarına bir kez daha boyun eğen acizliğiyle 61 gün geçirdik. 61 günde adaletsizlik daha da derinleşti.

Sinan Ateş'in ailesinin bildiği gerçekler henüz daha yargının gündeminde bile değil. Ülkemizi içine hapsettiğin tek adam yönetiminde görevini yapabilen bir kurum kalmadı Sayın Erdoğan. Ben de sana soruyorum; söylesene yargının işini yapmasına neden engel oluyorsun? Kimden korkuyorsun? Adalet yerini bulana kadar unutmayacağız, unutturmayacağız. Bu cinayetin asıl sorumluları ortaya çıkana kadar unutmayacağız, unutturmayacağız. Sinan Ateş'i unutmayacağız, unutturmayacağız.

"SORUMLU BU UCUBE SİSTEMİ BAŞIMIZA GETİREN BAY KRİZDİR"

Gerçekleşen her artçı sarsıntıda yaşadığımız büyük felaketi tekrar hatırlıyoruz. Ülkemizin bir gerçeği olan depreme karşı nasıl hazırlıksız kaldığını hatırlıyoruz. Kendini devlet yerine koyanlara ne kadar güvenmediğimizi hatırlıyoruz.

Depreme karşı hazırlık yapmayanlar felaketten sorumludurlar. Milletimize ev diye mezar yapılmasında payı olan herkes bu büyük felaketten sorumludur. Bir suç mahaliyle karşı karşıya kalmamıza neden olan herkes sorumludur. Saray korkusuyla karar alamayanların, sivil toplumla kavgaya tutuşanların, interneti kesip kapılara polis gönderenlerin hepsi sorumludur. Başımıza ucube sistemi bela eden Bay Kriz baş sorumludur.

"HANGİ YÜZLE HELALLİK İSTİYORSUNUZ?"

Tüm sorumsuzluklarına rağmen hiç utanmıyorlar, hiç yüzleri kızarmıyor. Aralarından bir kişi bile istifa etmiyor. Sorumlu olanlardan beklenen şey budur. Utanmadan kampanya, propaganda yapıyorlar. İktidarın beceriksizliği nedeniyle başımıza gelen her felakette önce Sayın Erdoğan milleti tehdit etmeye başlıyor. Her gün bağırıyor, çağırıyor, hakaret ediyor. Sonra çıkıyor helallik istiyor. Sayın Erdoğan yeter artık. Depremin üstünden 23 gün geçti. Hangi yüzle çıkıp helallik istiyorsun? Dün 'Kader planı' diyordun, bugün helallik istiyorsun. Dün 'Ahlaksız, namussuz, adi' diyordun bugün helallik istiyorsun. Dün 'Hain' diyordun, bugün helallik istiyorsun.

Bir idarecinin vatandaşlarıyla helalleşmesi istifayla, sorumluları görevden almakla olur. Cürmün ve haramın helalleşmesi olmaz. Enkazlar bu iktidarın suçlarının enkazıdır. Hükümetin başının cürümlerinin ve haramlarının enkazıdır. Bir Allah'ın kulunun istifa etmediği yerde helallik istemek Allah'ın 'Adil olun' emrine isyandır.

Meydanlarda sadaka vererek helallik alamazsın. Paranın kölesi olan yandaşların bekçiliğini yaparak helallik alamazsın. Senin bulamadığın vinci getiren ama valinin izin vermediği için ailesini kaybedenlerden helallik alamazsın. Kimsesiz kalan çocuklardan helallik alamazsın. Takdiri çok gördüğün sağlıkçılardan takdiri alamazsın. Cenazesine kefen arayan babalardan helallik alamazsın. Tuvalet için çırpınanlardan helallik alamazsın. Günahına girdiğin masumlardan helallik alamazsın. Böyle yüzsüzlük, utanmazlık, terbiyesizlik olmaz, olamaz. Milletimizden helallik alamazsın Sayın Erdoğan.

İlla helalleşmek istiyorsan yolunu söyleyeyim: Siyasetçi milletiyle sandıkta helalleşir. Önce aziz milletin önüne sandığı getireceksin öyle helallik isteyeceksin. Öyle televizyondan üfürmekle olmaz. Madem helallik alacağına eminsin, derhal sandığı getireceksin.

"KIZILAY YARALARI SARACAĞINA ÇADIR TÜCCARI OLMUŞ"

Kızılay'ımızda yaşananlara bir bakın. Bunların elinde zaten bir naylon bağış kurumuna dönüşmüştür. Gelinen noktada tam anlamıyla paravan bir şirket olmuş. Memleketin yarasını saracağına çadır tüccarı olmuş. İnsanlarımız 20 gündür çadır bekliyor, Kızılay ise depolarında çadır stoklayıp satıyor. Böyle bir kepazelik olabilir mi? Gıda stoklanıyor diye memleketi birbirine kattınız, soğan stokluyorlar diye depoları bastınız, patates stokluyorlar diyerek milleti suçladınız ve terörist ilan ettiniz. Şimdi çadır stoklayan Kızılay'a ne diyeceksiniz? Kızılay'ın depolarını basıp çadırlarına el koyacak mısınız, stokçu diye Kızılay Başkanı'nı da aldıracak mısınız?

Düşman diye kötülenenler yardıma koştular. Eloğlu dediklerimiz milyarlarca yardım parası topladılar. Ama bu ülkenin Kızılay'ı vatandaşına çadır sattı. İnsanlarımız geceleri -18'e varan soğukla mücadele ederken milletimizin uykuları kaçtı ama bu ülkenin Kızılay'ı vatandaşına çadır sattı.

Bu ahlaksızlığa şaşıranlar olduğunun farkındayız ama biz hiç şaşırmadık. Kaşıkçı davasını satan bu hükümet değil miydi? memleketi sığınmacı hendeğine çevirip milletin huzurunu satılığa çıkaran bu hükümet değil miydi? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını satan yine bu hükümet değil miydi? Sayın Erdoğan'ın dünyasında bu ülkenin satılık olmayan hiçbir değeri olmadığını çok iyi biliyoruz.

Madem hiçbir işe yaramıyorsun bir zahmet istifa edin. Ülke yönetmekten acizsiniz, milletin huzurunu bozmayın. Kızılay'ı daha fazla lekelemeyin. Ahlaksız, şuursuz yönetim anlayışıyla tüm kurumları delik deşik ettiniz, bari Kızılay'ın surlarında gedik açmayın.

"BAZEN KOMUTAN OLMAK İÇİN APOLETLERDEN VAZGEÇMEK GEREK"

Bugün bir yol ayrımındayız, seçim yapmak zorundayız. Ya millet yolunda başımız dik yürüyeceğiz ya ateşten bir gömleği giyip bu imtihandan geçeceğiz ya yok olup gideceğiz. Ya beyaz zambaklara can suyu vereceğiz ya gazap üzümlerine razı olacağız.

Önümüzdeki bu ateşten imtihanı parti içi mesele ya da yazıhane muhabbeti olarak görenlere seslenmek istiyorum: Bunu herkes üzerine alsın ve çok iyi düşünsün. Ve kimse unutmasın; bazen gerçek komutan olmak için apoletlerden vazgeçmek gerekir. Sahici bir mücadele için önce kendinle barışmak gerekir. Küçük hesapları bırakıp büyük resmi, gerçek tehlikeyi görmek gerekir.

Artık bir seçim yapmak zamanı, kişisel hesapları bırakıp millet için bir şeyler yapmak zamanıdır. Devasa bir ihanet şebekesiyle karşı karşıya olduğumuzu tüm çıplaklığıyla ortadadır. İktidar organları bu ihanet şebekesi elinde terse çalışan bir saat, yiyeni şeytanlaştıran zehirli bir meyve ağacıdır. Vatanın bütünlüğü tehlikededir. Saray üzerine aldığı sorumluluğu yerine getiremez haldedir. Hükümetin başı gaflet ve dalalet içinde ülkeyi uçuruma götürmektedir. Kişilerin kaprisleri değil, milletin iradesi tecelli edecektir. Kimsenin endişesi olmasın kazanan mutlaka Türkiye olacaktır."

Editör: Yadigar Hanım