Cumhuriyet ve laiklik karşıtı çıkışlarıyla gündemden düşmeyen imam Halil Konakçı, bu kez de "Hatay Fransa’da kalsaydı" diyerek, bölgeyi Arap ve Kürt yurdu ilan etti.

Konakçı'nın verdiği bir vaazda ezanın, Hatay'ın 1938'de Türk topraklarına katıldıktan sonra yasaklandığını savunarak, "Hatay’ın çoğunluğu Arap’tır. Kürt ve Arap kardeşlerimiz var orada. Hala da öyle. O zaman da öyleydi. 1938’e kadar Fransız işgalindeydi. Sınırın içinde mi kalsın dışında mı kalsın tartışmaları vardı. Ezan yasağı 1932’de geldi. Fransızlar, ezanı Hatay’daki Müslüman köylerinde, camilerinde yasaklamadılar. Yine Fransız işgalindeki Hatay merkezinde, köylerinde ezan ‘Allahü ekber’ diye okundu 1938’e kadar. 1938’de Hatay Türkiye topraklarına katıldığında ilk yapılan iş ezanın yasaklanması oldu. Yani Fransız’ın yapmadığı zulmü bu topraklarda yaptılar" dedi.

Konakçı'nın sosyal medyada yoğun eleştiri alan bu vaazı, akıllara Kadir Mısıroğlu’nun "Keşke Yunan galip gelseydi. Ne Hilafet yıkılırdı, ne Şeriat kaldırılırdı, ne Medrese lağvedilirdi, ne hocalar asılırdı, hiçbiri olmazdı" sözlerini gündeme getirdi.

Cumhuriyeti ve laikliği hedef alan konuşmalarıyla tepki çeken Konakçı'nın polis korumasıyla görüntülendiği fotoğraflar da sosyal medyada büyük tepki toplamıştı.

EZAN TÜRKÇE OKUNDU

Halil Konakçı’nın vaazinde belirttiği ‘ezan yasaklandı’ iddiaları gerçeği yansıtmıyor. Ezanın yasaklanmadığı, Türkçe okunduğu biliniyor.

Türkçülük hareketinin yaygınlaşıp Türk kelimesi ve Türk diline önem verilmeye başlanan 19. yüzyılda ilk olarak Sultan Abdülaziz döneminde Ali Suavi; ezanın, hutbelerin ve namaz surelerinin Türkçeleştirilmesi gerektiğini savundu. Macar halk edebiyatı bilgini İgnaz Kunoş ise 1926 yılında İstanbul Üniversitesi'nde verdiği konferansında Osmanlı İstanbul'unu anlatarak, Türkçe ezanın Osmanlı'da var olduğunu söyledi.

1932'DE ATATÜRK'ÜN TEŞVİKİYLE KONU TARTIŞMAYA AÇILDI

Ezanın Türkçe okunması konusu, Osmanlı'da Meşrutiyet dönemindeki bazı aydınlar tarafından da dile getirilmiş, Ziya Gökalp 'Vatan' adlı şiirinde, "Bir ülke ki, camiinde Türkçe ezan okunur / Köylü anlar manasını namazdaki duanın / Bir ülke ki, mektebinde Türkçe Kuran okunur / Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın / Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın" demişti.

Atatürk'ün teşvikiyle 1932 yılında ezanın Türkçe okunmasının dinen caiz olup olmadığı tartışmaya açıldı ve caiz olduğu kanaatine varıldı.

TÜRKÇE İLK EZAN, İLK KURAN

Aralık 1931'de, Mustafa Kemal Atatürk'ün cumhurbaşkanı, İsmet İnönü'nün de başbakan olduğu döneminde 9 hafız, Dolmabahçe Sarayı'nda ezan ve hutbenin Türkçeleştirilmesi için çalışma başlattı.

Kur'an'ın Türkçe tercümesi ise ilk kez 22 Ocak 1932 tarihinde İstanbul Yerebatan Camii'nde Hafız Yaşar Okur tarafından okunurken, bundan 8 gün sonra da Hafız Rıfat Bey tarafından Fatih Camii'nde ilk Türkçe ezan okundu. 3 Şubat 1932 tarihine denk gelen Kadir Gecesi'nde de, ilk kez Ayasofya Camii'nde Türkçe Kuran, tekbir ve kamet okundu.

Diyanet İşleri Başkanlığı, 18 Temmuz 1932 tarihinde bütün yurtta ezanın Türkçe okunmasına karar verdi. Yurdun her yerindeki Evkaf Müdürlüklerine Türkçe ezan metni gönderildi.

Ezanın Türkçe okunmasının ardından Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi, 6 Mart 1933'te yayımladığı bir tebliğ ile İslam peygamberi Muhammed'e hürmet ve saygı ifade eden sözlerin yer aldığı salanın da Türkçe okunmasına karar verdi.

Editör: Yadigar Hanım