Bilim insanlarının donmuş topraklardan keşfettiği 46 yıllık solucan bulundu. Bilim insanlarının yapmış olduğu araştırmaya göre solucan bir eşe ihtiyaç duymadan üremeye devam etmiş. Olay bilim-kurgu filmlerini aratmayan cinsten. Küresel ısınmanın etkisiyle dünyanın kuzeyini kaplayan permafrost yapı çözülmeye ve erimeye başladı. Sibirya topraklarında 46 bin yıldır donmuş halde bulunan ve bir süredir soyu tükenmiş olan solucanlar yeniden canlandırıldı.

Washington Post'un yapmış olduğu haberine göre, bilim insanları Sibirya donmuş topraklarının (permafrost) derinliklerinde 46 bin yıldır sıkışıp kalmış dişi bir mikroskobik yuvarlak solucan keşfetti. Solucanı canlandırdıklarında, solucan partenogenez adı verilen ve bir eşe ihtiyaç duymayan bir süreçle üremeye başladı.

Yapılan basın açıklamasına göre solucan, kriptobiyoz adı verilen bir tür uyku halinde binlerce yıl geçirdi. Mānoa'daki Hawaiʻi Üniversitesi'nin paylaştığına göre, neredeyse sonsuza kadar sürebilen bu durumda, "üreme, gelişme ve onarım" da dahil olmak üzere tüm metabolik süreçler duraklıyor.

Live Science'a göre ise; daha önce Plectus murrayi ve Tylenchus polyhypnus nematodları birkaç düzine yıl sonra yosun ve herbaryum örneklerinden diriltilmişti. Ancak bilim insanlarının Panagrolaimus kolymaensis adını verdikleri bu yeni tür, on binlerce yıl daha uykuda kaldı.

Derin deniz biyoloğu Holly Bik’e göre; "Okyanus çukurları, tundralar, çöller ve volkanik topraklar gibi çok çeşitli ortamlarda yaşayan milyonlarca nematod türü olduğunu tahmin ediyor. Bilim insanları şimdiye kadar sadece 5 bin deniz türünü tanımlayabildi."

Florida Üniversitesi'nde nematolog olan ve araştırmada yer almayan William Crow’un The Washington Post'a yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Bu solucanın son 50 bin yıl içinde nesli tükendiği düşünülen bir türe ait olabilir. Ancak, henüz kimsenin tanımlayamadığı, yaygın olarak görülen bir nematod da olabilir.”

PLOS Genetics makalesinde de şu cümlelere yer verildi; "Bulgularımız, nematodların potansiyel olarak yaşamı jeolojik zaman ölçeklerinde askıya almalarına izin veren mekanizmalar geliştirdiğini göstermektedir."

(Kaynak: Yeniçağ Gazetesi)

Editör: Zuhal Ömür Tarakçı