1991 yılında bir ülkücünün, 6 aylık kızı ve eşiyle yolda kalma hikayesini, diğer ülkücülerin nasıl güzelleştirdiklerini okuyacaksınız. Şimdi ise aynı ülkücünün yürek yakan sızısını hissedeceksiniz.

“-Kardeşim yolda kaldım. Bana, ilçenizdeki bir ülkücünün telefonunu verir misin? cevap:

-beyefendi;

Mhp'li bir ülkücünün mü?

Bbp'li bir ülkücünün mü?

İyi partili bir ülkücünün mü?

Akp'li bir ülkücünün mü?

Yoksa hiç bir partisi olmayan bir ülkücünün mü telefonunu vereyim?”

“Yıl 1991, antalya'ya gidiyorum. Kızım 6 aylık ve eşim yanımda.

Gece Denizli'yi geçince, dağda araç arıza yaptı.

Yanımda  araç telefonu var. Büyük çanta gibi. Hemen 118'i arayıp, yerimi söyledim ve bulunduğum yere en yakın ilçenin, emniyet telefonunu istedim.

İlçe emniyetini arayıp yolda kaldığımı, bana ilçelerinde tanıdıkları bir ülkücünün varsa telefonunu vermelerini istedim.

Hemen bir telefon verildi. Aradım, kendimi tanıtıp yolda kaldığımı söyledim. Cevap:

-Abi bekle geliyorum.

Yarım saat kadar sonra, bir çekicinin geldiğini gördüm. Şoförün yanından atlayan kardeşimiz:

-"Abi geçmiş olsun!" deyip, beni kucaklarken çekici işleme başlamıştı.

Sanırım saat 03.30’du.

Kasabaya geldiğimizde, açık bir tamirhane ve iki kardeşimizin çay koyarak beklediğini gördüm. Eşim ve kızım, hemen yan sokakta ışığı yanan bir eve bir hanım nezaretinde alınırken; bana çay uzatılıp araç arızası tesbiti yapıldı.

O zaman, dükkanda olan diğer kardeşimizin koşarak gittiğini görünce sordum:

- Bu arkadaş kim, nereye koşuyor?

-Abi o parçacı kardeşimiz. Kayış kopmuş, onu almaya gidiyor!..

1-gecenin bir yarısı, aracı arızalanan bir ülkücü.

2-"orda tanıdığınız bir ülkücü var mı?" dediğimde, ev telefonu verilen bir ülkücü.

3-çekicisi, tamircisi, parçacısı ve çocuklar için kalkan ülkücü bir ev halkı.

Bir saat kadar sonra yola çıktığımızda, henüz 2 yıllık evli olduğum eşimin bana ilk sözü:

-Ülkücüler var oldukça, vallahi bu memlekete birşey olmaz! İyi ki bir ülkücü ile evlenmişim.."

Sene 2018, yine yollardayım. Yine yolda kaldım. Geçen ay bir gece vakti. Bu kez yalnızım. Tebessümle yıllar öncesi geldi aklıma.

Sarıldım telefona. Yine en yakın emniyetin telefonunu istedim. Verdiler, aradım:

-Kardeşim yolda kaldım. Bana, ilçenizdeki bir ülkücünün telefonunu verir misin? cevap:

-beyefendi;

Mhp'li bir ülkücünün mü?

Bbp'li bir ülkücünün mü?

İyi partili bir ülkücünün mü?

Akp'li bir ülkücünün mü?

Yoksa hiç bir partisi olmayan bir ülkücünün mü telefonunu vereyim?

Sesim kısıldı, yutkunamadım bile. "sesiniz gelmiyor." diyebildim ve oturup ağladım.

İşte halimiz bu,

Okuyunca benim de gözlerim doldu.!

Rahmet ile ruhu şâd olsun !

Burhan Gazi’den alıntı “

Editör: Habererk Habererk