Çürümüşlük toplumun en kılcal noktalarına kadar ulaştı. Geldiğimiz bu noktada helalinden kazanmak değil de yasaları nasıl devre dışı çıkarırım da paraya para katarımın derdine düşülmüştür. Merdiven altı üretimler, kayıtsız işyerleri, kayıtlı olanların da sürekli zarar göstermesi gibi.

Yıllardır toplumda öyle bir dil kullanılmaya başladı ki; sanki bu yapılan usulsüzlükler ve yolsuzluklar legal karşılanıyor. Böyle mi olmalıydı. Hayır asla kabul etmiyoruz. Türkçemizdeki olumsuz cümlelerden kendilerine haklılık çıkaranları görüyoruz.

Çürümüşlüğü ifade eden örnekler;

Bal tutan parmağını yalar diyerek, hırsızlığı mübah hale getirdik.

Devletin Malı deniz, yemeyen domuz diyerek devleti soymayı mübah hale getirdik.

Yemeyenin malını yerler dedik, dolandırıcılığı mübah hale getirdik.

At binenin, kılıç kuşananın demişiz, gaspı, el çabukluğu ile yapılan usulsüzlükleri mübah göstermişiz.

Kol kırılır yen içinde kalır demişiz, rüşveti mübah hale getirmişiz.

Komşuda pişer, bize de düşer dedik, hazırcılığı, tembelliği mübah saydık.

Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez dedik, menfaatçiliği ve kurnazlığı mübah hale  getirdik.

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar dedik, yalan söylemeyi teşvik etmişiz.

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın  demişiz, bencilliği mübah hale getirmişiz.

Üzümünü ye bağını sorma dedik, haramı helal saydık.

Köprüden geçene kadar ayıya dayı dedik, takiyyeyi, kurnazlığı mübah gösterdik.

Öyle bir toplum haline geldik ki, Minareyi çalmak için kılıfını bile hazırlamışız.

Kısaca bu saydıklarımızı atasözü gibi kabul eden bir toplumdan nasıl hayırlı bir iş beklenilir ki;

Geçmişte bir ekmeği bölüşen insanların bile günümüzde her türlü menfaatçiliğe düştüğünü görüyoruz.  

Ne diyelim ki; inşallah toplum olarak fabrika ayarlarına döneriz. Dönmeliyiz. Geçmişte bir esnaf teşkilatı olan AHİ teşkilatı mensuplarının örnek davranışları halen konuşulmaktadır. Bir AHİ teşkilat mensubu, kendisine gelen bir müşteriye, ben bugün siftah yaptım, benim karşı komşum siftah yapmadı sen karşı komsuma git diyebilen bir toplumdan tabiri caizse Rabbena hep bana diyen bir topluma dönüştük. Veya dönüştürüldük. Her neyse, temennimiz odur ki, tekrar o güzel günlere dönmek ümidiyle….

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE, VE DİYEBİLENE