Michael Moore, seçimden önce çeşitli kereler yaptığı açıklamalar ile Donald Trump’ın hem de Midwest eyaletleri sayesinde kazanacağını öngören birkaç kişiden biri olarak dikkatleri üzerine çekmişti.

 

Bugün bir başka sıradışı öngörüsü ile yeniden gündemde. Late Night With Seth Meyers adlı TV programına konuk olan Oscar ödüllü belgesel yönetmenine göre Donald Trump’ın fiilen seçilmiş sayıldığı başkanlığa resmen hiç başlayamama olasılığı da var.

 

Moore'un iddiası gündemdeyken Obama da başkanlık seçimlerine yönelik siber saldırı ve dış müdahale iddialarının araştırılması için talimat verdiği aktarıldı.

 

Michael Moore ise 19 Aralık’taki oylamada ABD Başkanını resmen seçecek Electoral College adlı 538 üyeli seçiciler meclisinin, Donald Trump’a resmen başkan olması için gereken 270 oyu vermeme olasılığına dikkat çekti.

 

Amerika Bülteni'nden Cemal Tunçdemir'in haberine göre 8 Kasım’daki seçimde kendisine 270 oyu sağlayacak kadar eyalet kazandığı için Trump ‘fiilen’ seçilmiş ABD başkanı sayılıyor. Ancak Trump henüz resmen başkan seçilmiş değil. Sürecin resmi hale gelmesi için her eyaletten, o eyaleti kazanan aday için seçilen seçici delegelerin 19 Aralık günü kendi eyalet başkentlerinde oylarını resmen kullanması gerekiyor. Daha sonra bu sonuçlar 8 Kasım’da yenilenen Kongrenin Ocak ayı başında mesaiye başlaması ile Temsilciler Meclisinde sayılıyor ve ABD başkanı resmen ilan ediliyor. Normalde bugüne kadar, seçilen adayın partisi adayın arkasında durduğu için bu süreçte resmi işlemler birer formaliteden ibaretti. Öyle ki Aralık ayı ortasında Electoral College üyelerinin toplanıp oylarını kullandıkları kamuoyunda haber bile olmazdı. Ancak belki de ilk kez Amerikan kamuoyu bir Electoral College oylama gününü nefeslerini tutarak izleyecek.

 

SADAKATSİZ SEÇİCİ STATÜSÜ


Çünkü Trump, ABD tarihinin en tartışmalı başkan adayı oldu ve yine en tartışmalı seçilmiş başkanı konumunda. Moore’a göre seçici delege oylamaları sırasında Trump’ın kazandığı varsayılan 306 Cumhuriyetçi delegeden en az 37’sinin Amerikan literatüründe ‘faithless elector (sadakatsiz seçici)’ denen statüye geçme olasılığı var. Normalde seçici delegeler, kendi eyaletlerinde en fazla oyu kazanmış aday lehinde oy kullanmakla yükümlüler. 29 eyalette bu yasal zorunluluk. Buna uymayan seçici delegeye her eyalette farklı cezalar öngörülüyor. Michigan ve Minnesota eyaletleri bu tür ‘faitless elector’un kullandığı oyun geçersiz olduğunu kabul ediyor. Ancak bugüne kadar bireysel bazdaki bazı aykırı oy kullanmalarda bu yaptırımlar hiç uygulanmadı. 21 eyalette ise, seçici delegelerin, eyaletin seçtiği adaya oy verme konusunda yasal zorunlulukları bulunmuyor.

 

ABD Yüksek Mahkemesi, 1952 yılında Ray v. Blair davası kapsamında önüne gelen dosyada,  eyaletlerin, seçici delegelerin kime oy vereceklerini açıklama ve eğer seçildikleri parti için oy vermeyeceklerini açıklarlarsa seçici delege statülerini sona erdirme yetkisi olduğuna hükmetmişti. Ancak bu içtihatta çok önemli bir ayrıntı yer alıyor. Bu yetki, ‘kime oy vereceğini açıklama’ konusunda zorlama yetkisi. Yoksa, seçici delegenin kim için oy kullanacağı konusunda bir zorlama yetkisi değil. Mahkeme, Anayasa Yapıcıların seçiciler meclisi üyelerinin kime oy vereceklerinde özgür olduklarına ve bunu anayasal hüküm haline getirdiklerine dikkat çekti.

 

ŞAŞIRTICI SÜRPRİZLER BİTMEDİ

 

ABD tarihinde ‘faithless elector’ların sonucu değiştirdiği bir seçim hiç olmadı. Bugüne kadar 22 seçimde toplam 179 faithless elector vakası çıktı. Bunlardan 71’i oy vermek için seçildikleri aday oy kullanmalarından önce öldüğü(1872, 1912) için farklı isme oy kullandı. İki ‘faithless elector’ ise hiçbir aday için oy kullanmayarak çekimser kaldı (biri 1812, biri de 2000 seçiminde). Sadece geri kalan 106 ‘faithless elector’ oyu seçici delegenin kişisel tercihi veya çok muhtemelen yanlış oy kullanmaları sonucu oldu.

 

Peki ya 2016 seçimi? Michale Moore, her bakımdan öngörülemez şeylerin olduğu 2016 seçiminde henüz şaşırtıcı sürprizlerin bitmediği görüşünde:

 

‘’Trump, 20 Ocak 2017 öğlen 12:00’ye kadar resmen başkan değil. Altı haftadan fazla var. Politik yelpazenin hangi tarafında olursa olsun herkes bunun en çılgın seçim yılı olduğu konusunda hemfikir. Öngörülen hiçbir şey gerçekleşmedi, hep tam tersi gerçekleşti. Dolayısıyla muhtemelen, sadece muhtemelen, önümüzdeki 6 hafta bir başka şey daha olabilir. Öngöremediğimiz bir şey. Çok çılgın bir şey…’’

 

Peki ne olacak? Bu noktadan sonra sadece bir şey Trump’ın yolunu kapatabilir; Trump’a oy vermesi için seçilmiş 306 delegeden en az 37’sinin 19 Aralık günü Trump lehinde oy kullanmaması gerekiyor (Clinton lehinde kullanmaları şart değil). Ve bu konuda yoğun çabalar yürütenler olduğu da medyaya yansıyor. Nitekim Texas eyaletinden seçilen Cumhuriyetçi delegelerden Christopher Suprun, 5 Aralık günü kaleme aldığı gazete makalesi ile ‘neden Trump lehinde oy kullanmayacağını’ kamuoyu ile açıkça paylaştı.  Bir başka Texas delegesi Art Sisneros ise Trump için oy kullanmak yerine seçici delege statüsünden istifa ettiğini açıkladı. Sisneros, daha sonra görüşünü değiştirdi ve 19 Aralık’taki oylamaya katılacağını ve oyunu, Cumhuriyetçi aday adayı John Kasich için kullanacağını açıkladı.

 

Georgia eyaleti Cumhuriyetçi delegelerinden Baoky Vu ise, Trump’a oy vermeyeceğini açıklamasından sonra eyaleti tarafından zorla istifa ettirildi. Eyaletlerin ‘oy verme vaadi’ zorlaması olasılığı nedeniyle 19 Aralık gününe kadar sessiz kalan bazı seçici delegeler olduğu tahmin ediliyor. Bu da 538 seçici delegeden kaçının faithless elector olduğu kesin olarak tahmin etmeyi oldukça güçleştiriyor.

 

Öte yandan kendilerine ‘Hamilton Electors’ diyen bir seçici delege grubu da bu konuda bir başka aktif çalışma yürütüyor. Aralarında Demokrat ve Cumhuriyetçi delegeler barındıran grubun bugüne kadar 9 üyesi isimlerini resmen kamuoyu ile paylaştı. Kendilerine electoral college devrimcileri diyen grup, eyaletlerinin seçtiği isme oy vermemeyi vaat ediyor.

 

Grubun deklarasyonuna göre Demokrat partinin kazandığı eyaletten olup dolayısıyla Clinton lehinde oy kullanması beklenen Demokrat delegeler oylarını Trump harici bir Cumhuriyetçi aday için kullanacak. Cumhuriyetçi Partinin kazandığı eyaletlerden olan Cumhuriyetçi delegeler de yine oylarını Trump harici bir Cumhuriyetçi aday için kullanacak. Amaç, delege çoğunluğunun Cumhuriyetçi Partide kalması ancak Trump’ın başkan olmak için yeterli oyu almasını engellemek.

 

PEKİ TRUMP 270 OY ALMAZSA NE OLACAK?

 

Bu durumda başkanın kim olacağına ABD Temsilciler Meclisi karar verecek. Temsilciler Meclisi, electoral college’da en fazla oy alan üç aday için oylama yapacak ve en fazla oyu alan aday ABD başkanı seçilmiş sayılacak. Temsilciler Meclisi başkanı Paul Ryan başta olmak üzere önemli sayıda Cumhuriyetçi milletvekilinin de Trump hayranı olmadığı bir sır değil.

 

Trump’ın başkan seçildikten sonraki tavırları da, kendisine karşı olan koalisyonu büyütmüş durumda. Trump’ın seçilmiş başkan statüsüne fiilen sahip olduktan hemen sonra medyaya ve sanatçılara karşı takındığı otoriter üslup, Twitter mesajları, Trump şirketlerinin iş ilişkileri ile devlet ilişkilerini fena halde karıştıracağı sinyalleri vermesi, dış politikada iki partinin mutabık olduğu ilkeler ve ABD anayasal ilkelerini oldukça zorlayacağı görüntüsü, başkanlığı hakkındaki endişeyi artırıyor. Bütün bunlar da, normalde bir seçimden sonra herkesin gülüp geçeceği bir iddianın, ‘acaba?’ şüphesiyle dikkate alınmasına yol açıyor.

 

Moore, Trump’ın o günlerde sıkça gaflar yapması üzerine Ağustos ayındaki bir yazısında ise ‘Trump, bilinçli olarak seçimi kaybetmeye çalışıyor‘ iddiasını ortaya atmıştı. Ancak Moore son öngörüsünde en azından bir konuda şimdiden kesinlikle haklı; Öyle ya da böyle önümüzdeki 6 hafta boyunca Amerika, Trump etrafında bugüne kadar yaşamadığı bir çok sürprizi yaşamaya devam edecek. 19 Aralık’ta farklı bir sonuç çıkmasa bile ilk defa bir Electoral College oylamasının bu derece kritik hale gelmesi de onlardan sadece biri olur.

 

OBAMA'DAN İNCELEME EMRİ

 

ABD Başkanı Barack Obama’nın 2016 başkanlık seçimlerine yönelik siber saldırı ve dış müdahale iddialarının araştırılması için talimat verdiği bildirildi. Obama’nın talimatını, Beyaz Saray İç Güvenlik ve Terörle Mücadele Danışmanı Lisa Monaco duyurdu.

 

Christian Science Monitor gazetesi tarafından düzenlenen kahvaltılı toplantıda konuşan Monaco, Obama’nın direktifi doğrultusunda ülkenin istihbarat kurumlarının seçimlere ilişkin iddiaları araştıracağını ve bir rapor sunacağını söyledi. Monaco, söz konusu araştırmanın Obama’nın görevi bırakacağı 20 Ocak 2017’den önce tamamlanacağını belirterek, raporun Kongre ile de paylaşılacağını kaydetti.