İYİ parti önümüzdeki hafta seçim sonuçlarını değerlendirmek için kampa girecek. Dışarıdan bakanların gördüklerini günlerdir okuyoruz,ama bazen dışarıdan içerisi görünmez. Onun için içeriden bakmak da önemlidir. Nihayet bu çalışmaları yürüten partinin mutfağında olan kişiler, en çok dinlenmesi gereken de onlar.

***

Yeni her partinin bir defa yeni olmasından kaynaklanan problemleri vardır. İYİ parti henüz hangi zemine oturacağına karar veremedi. Merkez partisiyim dedi ama bunun icaplarını yerine getirdiğini söylemek mümkün değil.

42 milletvekilinin 37 tanesi ülkücü kökenli.

Demek ki merkez partisi iddiası o kadar da inandırıcı değil.

***

İYİ partinin çıkışı ile aldığı oy arasında 10 puanlık bir fark var. Kuruluş aşamasında bütün anketler yüzde 20'lik bir oy oranına işaret ediyordu.

Can alıcı soru bu düşüşün nedenlerini doğru tespit edebilmektir.

Milliyetçi bir parti görünümünde iken sol/Ulusalcı/Kemalist bir görünüm verdiği için mi bu oyları kaybetti, yoksa merkez partisi beklentisi oluşturulmuşken milliyetçi bir parti görünümü verildiği için mi bu gerileme oldu.

Bu sorunun cevabı bulunabilirse İYİ parti de oturacağı zemini bulur.

***

Başka arkadaşlar da yazdı, ben de yazmakta fayda görüyorum,AKP 7 Haziran seçimlerinde büyük bir şok yaşamıştı.

Bunun nedeni PKK ile halvete girmek yani çözüm süreci adı altında bir yalan rüzgarının peşine takılmaktı.

Erdoğan bunu gördü hemen -milliyetçi- bir görüntüye kaydı.

Bir güç tarafından Bahçeli ile uzlaştırıldı.

Şartlar iki tarafı birbirine yaklaştırmaya elverişli olduğundan ortaya Cumhur ittifakı çıktı.

Akşener, seçim süreci boyunca HDP'ye yönelik herhangi sert bir eleştiri yapmadı.

Üstüne üstlük her yana çekilebilecek bazı yanlış ifadeler de kullandı.

Hedef Cumhurbaşkanlığı olduğu için HDP'ye şirin görünme yolu tercih edildi gibi algı oluştu,neticede beklentilerin gerisine düştü.

(Seçim boyunca  7/24 televizyonlarda ve meydanlarda "İYİ parti ile HDP ittifak yapıyor dediler" ama mecliste MHP ve AKP oyları ile HDP'te Başkan vekilliği ve meclis amirliği verildi.)

***

Bu sürecin en öğretici taraflarından biri Türk milliyetçilerinin hala farklı düşüncede olan insanlarla çalışmaya müsait olmamalarıydı.

Seçimden sonra bir ağızdan ülkücülerin harcandığı söylentisi yayıldı.

Bunun tersinden verdiği mesaj,MHP'ye dönün MHP ülkücülerin tek partisidir, mesajıydı. Halbuki yukarıda ifade ettiğim gibi seçilen 42 milletvekilinin 37'si ocak menşeli.

Bu durumda kim harcanmış oluyor,geriye kalan 5 kişiye tahammül edemeyen bir hareket Türkiye partisi olabilir mi?

Bu kafa ile yeni kitlelere açılmak mümkün mü? Kendisini milliyetçi parti olarak lanse eden MHP'de bile bu kadar ülkücü kökenli vekil yok. Bana göre problem de buradan kaynaklanıyor. İYİ parti merkez partisi ama vekillerinin yüzde 90'ı milliyetçi/ülkücü gelenekten gelen insanlar.

Şu söylenebilir, yapılan tercihlerde emeği olanlar değil, emeği olmayanlar tercih edildi.

Bir çok kişi ülkücüler harcandı derken aslında ben harcandım demek istiyor.

Ben harcandım diyemediği için ülkücüler harcandı demeyi tercih ediyor. Mesela, bir Yörük Ali Paşa niye daha ön sıralarda değildi, bir A.İslamoğlu önünde olanlardan daha az mı vekil olmaya layıktı. Daha bir çok isim sayılabilir.

Siyasette vefa önemlidir. Vefa eden vefa görür. Tek taraflı vefa olmaz. İYİ parti hiç bir komplekse kapılmadan bu ve benzeri eksikleri konuşmalıdır.

Siyasetin adaleti olmadığını biliriz ama zaten biz bu adaletsizliğe isyan etmedik mi?

Adalet getirmek için yola çıkmadık mı?

Farklı olmalıyız ki vatandaş ötekileri bir tarafa iterek bu tarafa gelebilsin. Hülasa; doğru başladık yanlış bitirdik. İnşallah bundan sonrası doğru devam eder.