Övün, ey Çanakkale, cihan durdukça övün! 
Ömründe göstermedin bin düşmana bir düğün. 
Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün, 
Başına yüz milletin üşüştüğü yersin! 
                 Faruk Nafiz Çamlıbel

Türk milleti Çanakkale’ye adeta etten duvar örmüş, mütecaviz emel, hedef ve saldırıları can pahasına püskürtmüş, böylelikle tarihin akışını değiştirmiştir.

Kınalı kuzular kanlarıyla destan yazmışlar, vatan, bayrak ve milli namusu lekeletmemişlerdir.

Çanakkale’de iman gücü, var olma sevdası, istiklal aşkı, kardeşlik hissiyatı; batılın elçilerini, küfrün hesap ve heveslerini silindir gibi ezip geçmiştir.

Vatan savunması için bedenlerini siper eden asil millet evlatları birlik, beraberlik ve dayanışma şuuruyla Çanakkale’yi geçilmez yapmışlardır.

En modern silahlar, en ileri savaş araçları, teknolojinin tüm imkan ve kabiliyeti Çanakkale’de tel tel dökülmüş, düşmanca niyetler denizin dibine gömülmüştür. 

Buğday kırığından yapılmış çorbalarla öğün geçiren, çamur barınaklarda kalan, içecek su, yiyecek ekmek, giyecek ayakkabı bulmakta zorluk çeken kahramanlarımız imkansızlıklar karşısında asla pes etmemişlerdir.

Çanakkale duanın, direncin, dirilişin, dirayetin, devleşen feragat ve faziletin hiç şüphesiz zirvesi, kartal yuvasıdır.

Türk milleti Çanakkale’de zoru başarmış, iki yüz elli üç bin şehidimiz Çanakkale’yi boydan boya manevi surla çevirmiştir.

Tarih böylesine şanlı ve görkemli bir mücadele bilincine, efsanevi uyanış ve stratejik zafere çok az şahitlik etmiştir.

Bu Elbette ki Çanakkale şehitlerimizin aziz ve eşsiz bir eseridir.

Toprağın koynuna kefensiz giren yiğitlerimiz, Türk tarihini omuzlamışlar, bağımsız yaşama iradesini sancak gibi sallamışlardır.Çanakkale’nin her köşesi tertemiz şehit kanlarıyla yoğrulmuş; kaldırılan 215 okkalık top mermileri, Allah Allah nidalarıyla düşman mevzilerini dağıtan milli kudret istikbalimize nefes aldırmıştır.

Hilalin umutları Çanakkale’de tazelenmiş, Türk milleti boyunduruk ve esareti tümden reddetmiştir.

Milli mücadele yıllarında gösterilen atılganlığın arka planında Çanakkale ruhunun kazandırdığı özgüven olduğu da tartışma götürmez bir gerçektir.

Ne mutlu ki, büyük Türk milleti, vatanı, devleti, inancı ve hürriyeti uğruna canını feda edebilecek müstesna evlatlarını bağrından yetiştirebilmiştir.

Yüce dinimiz bu “canından vaz geçme”, “ varlığını kutlu değerler adına terk etme” halini “Şehadet” olarak tanımlamış ve Cenab-ı Allah bu uğurda can verenlerin asla ölmeyeceğini müjdelemiştir.

Aziz şehitlerimizi, bizlerden daha kıymetli yapan, onları kaybetmenin üzüntüsünü yüreklerimizden bir nebze olsun hafifleten ve bizleri teselli eden duygular da “Şehit” olmanın bu çok özel anlamında saklıdır.

Neye mal olursa olsun, şehitlerimizin emaneti bu aziz vatan ilelebet var olacaktır.

Ecdadımızın kutlu bir mirası olan, asırlar içindeki kardeşlik, kaynaşma ve kucaklaşma hasletleriyle yükselen Türk milleti bölücü ve yıkıcı mihrakların keyfine bırakılmayacaktır.

Analar ağlamasın diyerek teröre mevzi kazandıranların,10 dönümlük Vatan toprağını tehditlere pabuç bırakıp terk edenlerin,15 yaşında gönüllü cepheye gidenleri,çocuklarının ellerine kınalar yakıp Vatan a kurban olsunlar diye cepheye dualarla yollayan analarımızı ve Çanakkale Ruhu’nu anlamaları mümkün değildir.

Analar ağlamazsa Vatan ağlar…Şehit ağlar…Bayrak ağlar…

Endülüs'ü muhafaza edemeyip ağlayarak terk eden Emir Ebu Ali'ye anasının "Kalk oğlum kalk!!! Dün erkekler gibi vuruşsaydın bu gün kadınlar gibi ağlamazdın…” diyen analardır bizim analarımız…

Çözülmeye karşı çare Çanakkale’dir, bölünmeye ve dağılmaya engel Çanakkale emanetidir.

Çanakkale, bizim için bir coğrafi bölgenin adından önce, her karış toprağına bir yiğidin uzandığı dünyanın en büyük şehitliğidir.

Çanakkale, aklın ve izanın durduğu, bir ilahi duyuş ile kendinden geçmiş binlerce isimsiz kahramanın, can vermek için birbiri ile yarıştığı bir manevi imtihan alanıdır.

Kalabalık bir güruhu Millet yapan yerdir Çanakkale.

Çanakkale, barutun inanç; çeliğin itaat; donanmanın cesaret, silahın millet karşısındaki çaresizliğinin ateşle tescilidir.

Çanakkale, milletin topyekûn bir direnişi ve kanlı gömleğiyle kara toprağa giren on binlerce kınalı şehidin, siperden sipere taşınan muhteşem destanıdır.

Balkan bozgunu sonrası orduyu ıslah eden ve başta Çanakkale olmak üzere 10 ayrı cephede yiğitler gibi savaşan bir ordu meydana getiren Enver Paşa,

Nusret Mayın Gemisiyle devleşen Tophaneli Yüzbaşı Hakkı, “Korkmayın evlatlarım” diye bağıran Binbaşı Mahmud Sabri, 57. Alay’ın başında şehadete koşan Yarbay Hüseyin Avni,Conkbayırında düşmanı durduran Esat Paşa, Çanakkale’yi Ehl-i Salibe dar etmişlerdir.

Şehit olanlar için “Fedakar evlatlarım,..Büyük rütbeyi aldınız…Ruhunuz şad olsun…” diyen,gözleri kör olan Denizli’li Ömer’in “Benim  gözlerim göreceğini gördü” sözleri üzerine gözyaşlarını tutamayan büyük komutan Cevat Paşa

Anafartalar ve Conkbayır’da “Ben size taarruzu emretmiyorum ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar gelebilir.” Diyerek savaşın ve bir milletin kaderini değiştiren  Mustafa Kemal, sırtına Türk tarihini alan Seyit Onbaşı vatan için ölüme kafa tutmuşlardır.

Çanakkale; kan gövdeyi götürürken, fırın gibi siperlerde, kurşun yağmuru altında, öleceğini bildiği halde ileri atılmaktan korkmayan kahraman neslin hatıra ve nişanesidir.

Vatan toprağı, al bayrağımız, ecdadımızın yadigârı kutsal emanetler bizim için mukaddestir.

Biz; vatanı kutsal, milleti aziz biliriz. Milli birliğimiz üzerinde titreriz.

Vatan; Orhun’da Bilge Kağan, Malazgirt’te Alparslan, Caber’de Süleyman Şah, Söğüt’te Ertuğrul Gazi, Niğbolu’da Yıldırım, Kosova’da Murad, İstanbul’da Fatih, Viyana’da Kanuni, Ankara’da Mustafa Kemal’dir.

Vatan ne Türkiye'dir Türklere, ne Türkistan,

Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir; TURAN...

Savaşa düğün hevesiyle gidenlere…

Dönmeyi düşünmeyenlere…

Türk esir olmaz diyenlere…

Velhasılı Çanakkale Geçilmez diyen aziz şehitlerimize…

Selam olsun…Rahmet Olsun…Ruhları şad olsun…

Ali İhsan HASANPAŞAOĞLU-Türk Eğitim Sen İstanbul 3 Nolu Şube Başkanı