Banka faizi değil, kar payı,

Ürüne zam değil, fiyat güncellemesi, 

Üniversite harcı değil, katkı payı, 

Muayene ücreti değil, katılım payı...

Yalan, yalan, yalan... Yıllar geçtikçe algı mühendisliği en geçerli meslekler arasında yer alacak ülkemizde. İnsanların isyanının önünü kesecek buluşlar, isimler ve gündem değiştirecek konuları ortaya atacaklar. İktidarlara nefes aldıracaklar ve böylece, oluşabilecek krizlerin önünü kesecekler ki; bugüne kadar da başardılar. Aslında insanları, yapay zeka sahibi robot haline getirecekler. Üst akılın istediği lider gelecek, istemediği yok olup gidecek. Dün bravo dediğine, bugün lanet okuyacak bir toplum yaratılacak yani! Belki de hal-i hazırda öyleyizdir. 

İnsanımız, lider odaklı yaşar. Mutlaka başına bir çoban arar. Liderini eleştirmez ve yanlışını dahi doğrusu olarak kabullenir. Okumaz ama okuyanla tartışır. Gezmez ama gezmiş gibi, gezene anlatır. Sevgisi genelde menfaate dayalıdır. Dinlemeden yorum yapar. Hatta ilk kelimede itiraz eder. İktidarı savunuyorsa eğer, demokratik yolla indirilemelerine bile tahammül edemez ve tehdit eder. En sevdiği kişinin bile, kalbini kırmakta bir saniye tereddüt etmez. 

Ülke batmak üzere!

Ekonomik olarak iflas etmek, ülkeyi kapatmak anlamına gelmiyor tabii ki ama bazı yaptırımlar gündeme gelir. Hangi nedenlerin, ülkeyi bu duruma getirdiği ifşa edilir. Sorumluları yargılanır. Geçiş hükümeti kurulur ve uygun fonlar bulunur. Üretim hızlanır. Katma değeri yüksek ürünler üretilir ve ek istihdam yaratma yolları aranır. Ancak hiç bir şekilde, ülkeyi bu duruma getiren kişilere, yeni bir görev verilmez! Bu umutla yaşayan, iktidar ve muhalefet partiler, boş hayaller peşinde olduklarını kabullenmelidirler. Millet için en güzel tavsiyem ise; tasarruflu yaşamalarıdır. 

Ülkenin battığını yazınca, vatanhaini olarak adlandırılıyoruz ama yazmadan önce onlarca yayını okuyor ve doğruluğu hakkında fikir alışverişinde bulunarak yazıyoruz. Yani; yazdıklarımız tamamıyla doğru temele dayalı yazılardır. Sadece kattığımız yorumlarda, belki biraz abartma olabilir ama 18 yıllık yaşananlardan sonra, onun da olmadığına inanıyorsunuzdur diye düşünüyorum. 

Sonuç olarak; iktidarınıza bağlı yayın kuruluşlarından ne yayınlarsanız yayınlayın, devir 80 Türkiyesi değil. Veya Kuzey Kore de değiliz. Az sayıda olsak da, sizinle fikren mücadele eden bir kitle hala yaşamaktadır. Hele hele öyle bir gençlik geliyor ki; bir daha esmesi okunmayacak pis ve yobaz fikirlerinizin. Yalanlarla, algıya yönettiğiniz 18 yılın sonu gelmiştir. Kesinlikle darbe olmayacak! Bunun arkasına sığınıp, milleti sokağa dökmeye çalışmayın. Her şey demokratik seçimle olacak. Gidişat sizi seçime yönlendirecek. En sonunda seçim yapmaya mecbur kalacaksınız ve kaybedeceksiniz. Belki de seçim gecesi kaçacaksınız bir daha dönmemek üzere. Burada kalan yancılarınız, sizlerin cezasını çekecek ama bu millet, artık her şeye razı. 

Şairin dediği gibi;

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.