Anayasadaki iki kez aday olma sınırı nedeniyle, Putin'in 2024 başkanlık seçimlerinde olmayacağı gerçeği, Rus siyasetinde Putin sonrasının artık konuşulması ihtiyacını ortaya koyuyor. İşte bu nedenle, siyasette “ders” niteliği taşıyan “20. Kongre Sendromu” bugünlerde ayrı bir anlam taşıyor, sebebini anlamak içinse o yıllara gitmek gerekiyor.


Jozef Stalin

1956: KRUŞÇEV, STALİNİZM'İ SERT ŞEKİLDE ELEŞTİRİYOR

Yıl 1956, Sovyetler Birliği'nin o dönemki lideri Jozef Stalin'in ölümü sonrası Komünist Parti'nin başına Nikita Kruşçev geçiyor. Kruşçev, iktidarının henüz 2. senesine denk gelen partinin 20. Kongresi'nde Stalin'i ve Stalinizm'i çok sert şekilde eleştiriyor, milyonlarca insanın sürgününü ve katledildiğini açıklıyor. Bir önceki kongreye tam bir Stalin övgüsü hakimken, Kruşçev liderliğinde sunulan Stalin Raporu ile Stalinizm'in çözülüşünün önü açılıyor.


Nikita Kruşçev

STALİN ve PUTİN'İN SÖYELMLERİNDEKİ BENZERLİK: "LİBERALİZM HÜKÜMSÜZ"

Kritik kongreyi hatırlatanların dikkat çektiği bir diğer nokta da, Stalin ve Putin'in partilerinin 19. Kongresi'nde vurguladıkları söylemdeki benzerlik.

Stalin, o tarihte, “Batı'nın liberalizminden hiçbir iz kalmadı, ifade özgürlüğü de artık yoktur” derken, yaklaşık 70 yıl sonra Putin 18 Haziran'da Financial Times'a verdiği mülakatta, “Liberalizm hükümsüz bir hale geldi” cümlesini sarf ediyordu.


Vladislav Surkov

RUS SİYASETİNDE "PUTİNİZM" TARTIŞMASI

Tartışmaların ortaya çıkmasının nedeni, bu kez Rusya'daki muhalifler değil, Putin'in yardımcısı ve bazı çevrelerde iktidarın ideoloğu olarak bilinen Vladislav Surkov.

"4. BÜYÜK DEVLET İNŞASI"

Surkov, 11 Şubat tarihinde Nezavisimaya Gazetesi'nde yazdığı Putin'in Uzun Yönetimi başlıklı yazısında 4. büyük devlet inşası modelinden ve Rus dünyasının yukarı doğru yükselişinden söz ediyordu:

“Zamanla Putin'in Rusya'sı, Büyük İvan (15. yüzyıl), Büyük Petro (18. yüzyıl) ve Vladimir Lenin'in (20. yüzyıl) ardından 4. büyük devlet inşası modeli olarak kabul edilecek. … İnsanlar tarafından yaratılan «uzun irade» (istikrarlı irade) olarak ifade edilen Gumilevsky denen bu büyük siyasi makineler, birbirlerinin yerini alarak, hareket halindeyken kendini tamir ve adapte ederek, asır asır, inatçı bir şekilde, Rus dünyasının yukarıya doğru yükselişini sağlamaktadır.”

"PUTİNİZM'İ ARAŞTIRMAK"

Daha önce de Rusya'da Egemen Demokrasi kavramını geliştiren ve “derin halk” kavramını da ortaya atan Surkov, 14 Ekim tarihinde Aktualnii Kommentarii web sitesinde yayımladığı yorumda, bu kez Putinizm tanımını ileri sürdü ve tartışmayı önerdi:

“Doğrusu ve kabul gören, geçmişi derinlemesine analiz etmek ve gelecek hakkında ciddi düşünmektir. Günümüzle ilgili düşünceler esasen çoğunlukla her zaman yüzeysel ve aceleci değerlendirmeler olarak kalmaktadır. Bu sadece haksızlık değil, aynı zamanda anlamsız ve hatta sorumsuz bir davranıştır. Siyasi gerçekliğimizi anlamak değerli bir girişimdir. Putinizm kavramını günlük yaşamın mevcut ideolojisi olarak araştırmak, tüm sosyal yenilikleri ve üretken çelişkileri ile çok faydalı bir girişim olacaktır. Çünkü Putinizm, küresel politik hayat şekli ya da yöntemi olarak çok iyi çalışan bir yönetim modelidir. Yapılan şey çekici ve etkileyiciyse, bunu nasıl yaptıklarını anlamak her zaman ilginçtir."

"O BİZİMDİR, ONSUZ OLMUYOR"

"… Yabancı kökenli metinlere başvurmak biraz üzücü. … Putinizm, paradoksal olarak bize Batı'dan geliyor. Demek ki biraz çarpık bir şekilde yansıtılıyor ama o bizimdir. Onsuz da olmuyor. Okuyun ve yanıt verin. Düzeltin ve aydınlatın. İtiraz edin ve ekleme yapın. Entelektüel olun. Düşünün, var olun. Dünyadaki her şey bir zamanlar yalnızca fikirdi. Rusya devleti de dahil. ”

ÇARLIK RUSYA'SININ SÖYLEMLERİYLE BENZERLİK GÖSTERİYOR

İktidarın ideoloğu olan Surkov'un ortaya attığı kavramlara “üçleme” şeklinde bakarsak, “Egemen Demokrasi, Derin Halk ve Putinizm” prensipleri, neredeyse Çarlık Rusyası'nda Eğitim Bakanı Sergei Uvarov'un 1789 Fransız Devrimi'nin “Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik” ilkelerine karşı 1833'de getirdiği muhafazakâr “Ortodoksluk, Otokrasi ve Halkçılık” ilkelerini çağrıştırıyor. Rusya'nın devlet felsefesinin yeniden bir üçleme (triada) üzerinden kurgulandığını düşünenlerin sayısı az değil.

Surkov'un bu çıkışının amacı, Rusya'da Putinizm tanımı üzerinden bir tartışmayı açmak ve bunu yabancılara bırakmama niyetini taşıyor. Rusya'nın farklı çevrelerinde liberaller, muhafazakâr milliyetçiler ve Avrasyacılar da bu iki paragraflık tanıma karşılık vererek tartışmaya müdahil oldular.


Andrey Kolesnikov

LİBERALLER NASIL KAŞRILIYOR?

Rusya'da liberal camiada, Putinizm tartışması, otoriter bir yönetimin tecessümü olarak görülüyor. Andrey Kolesnikov, "Yeni Gündem: Surkov Neden Putinizm'den Bahsetti?" başlıklı yazısında düşüncelerini şu sözlerle paylaşıyor:

“Doğru, Rusların ifade ettiği olumlu anlamda ‘Putinizm' kavramını onaylamak için kanıt ve argümanlar getirilmelidir, bunların genellikle yoğun ekonomik büyüme dönemlerinde getirilmesi daha kolaydır. Bugün ideologlar ve mitoloji yazanlar, sosyo-ekonomik boşluğu doldurmak için yapılan girişimler yoluyla (sosyo ekonomik) ‘depresyonda' olan insanları ve özellikle de otoriteyi yıpratabilir."

Liberal çizgisi ile bilinen ancak devlet içindeki bu çevrelerden de destek alan Vedomosti gazetesinin yazarı Pavel Aptekar ise Surkov'un yorumu üzerine şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Putin'in saltanatı tek bir belirleyici ideolojiye sahip değildir: Sovyet paternalizmine duyulan özlem, Brejnev istikrarı Uvarov üçlüsü ile birleştirilmiştir.”

"DEVLET ve KURUMLAR BRİEYSEL GÜÇLE ŞEKİLLENDİRİLDİ"

Yazar, sözlerine, 2012 yılına kadar Boris Yeltsin, Putin ve Medevedev için Kremlin'de siyasi danışmanlık yapmış olan, Rusya'da siyaset mühendisi olarak bilinen ve liberal çevrelerde sevilen Gleb Pavlovsky'nin ifadeleri ile devam ediyor: “Putinizm'in esas özelliği, devletin ve kurumlarının – yasa, mahkeme ve Parlamento – bireysel güç sahipleri tarafından değiştirilmesidir.”

MUHAFAZAKAR MİLLİYETÇİLER NASIL YAKLAŞIYOR?

Rusya'da liberal ve seküler milliyetçi kanat, Putinizm tartışmasına eleştirel bir perspektiften bakarken, diğer taraftan Avrasyacı ve muhafazakâr milliyetçiler cenahında da Surkov'un açıklamaları olumlu bir karşılık bulamadı. Öncelikle, bu çevreler Surkov'u Batıcı ve liberal olarak görüyorlar. İşin ilginç tarafı, muhalif liberal çevreler de Surkov'u kendilerinden biri olarak görmüyor.


Aleksandr Prokhanov

"DEVLET BUGÜN ÇÜRÜMÜŞ DİREKLERE DAYANIYOR"

Bu kesimin temsilcilerinden sayılan Aleksandr Prokhanov, Surkov'a cevap olarak şu satırları kaleme almış:

“Rusya'nın ideolojisi ‘Rus Rüyasıdır'. İdeal varlık, ilahi krallığın mutlak adaleti için umut olan yerdir. Putin bu rüyayı veremez. Devlet bugün çürümüş direklere dayanıyor. Adalet yok. Bu temel sorun. Adaletsizlik devam ederse, devlet ayakta duramaz. Bu onun dramıdır. Surkov bir ideolog değil. O bir siyaset bilimci, yapısalcı, birleştiricidir. (Surkov) Rus halkının sürekli olarak Stalinizm, Putinizm, Rusizm veya emperyalizm olarak adlandırılabilecek bir güç türü geliştirdiğini doğru bir şekilde hissediyor. Ve Putin'i Putin'den sonra da görüyorum. 2024'ten sonra boş bir yer göremiyorum, iktidar geçişine inanmıyorum. Putin'in statüsünün reenkarnasyonuna inanıyorum. Birçok politikacının erken koşuşturması bu işi mahvediyor. Siyaset gizli bir meseledir. Gerçek bir politikacı asla çıplak kalmaz.“


Alexander Dugin

ALEXANDER DUGİN: "PUTİN İKTİDARI, BİR 'UZLAŞMA'DIR"

Türkiye'de artık çok ünlü olan Avrasyacı düşünür Alexander Dugin'in bu tartışmaya dair yorumuysa şöyle:

“Putin iktidarı altında Rusya'da geliştirilen modern siyasi rejim, bir tür uzlaşmadır. Devlet içindeki tüm kutuplar, yani toplumun mevcut tüm güçleri arasındaki bir uzlaşma. Ekonomide vatanseverlik ile liberalizm arasında, uluslararası siyasette Avrasya ile Avrupalılık arasında, fikir ve değerler alanında muhafazakarlık ile ilerleme arasında, insanlar ile elitler arasında, egemenlik ile küreselleşme arasında … Ancak bu uzlaşma Putin olduğu sürece geçerlidir. Sezgisel ve otoriter, manuel kontrol ve kursun kişisel olarak Putin tarafından sürekli olarak ayarlanmasına dayanmaktadır. Ne stratejiye ne projeye yansıyor, ne bir bütün olarak topluma ne de elitlere dayanıyor.”

"BU MONARŞİ YANLISI BİR VURGU"

Fyodor Papayani ise bu tartışmaya Rus Sezar'ın yolu başlıklı yazısında müdahil oluyor:

“Surkov'un ‘Putinizm'inde (‘iyi çalışan yönetim şekli' olarak) monarşik ‘notlar' açıkça hissedilmektedir. “Toplum sadece bir kişiye güvenir” ifadesi de dahil olmak üzere duyumsanmaktadır. Gerçekten de, Rus halkı sadece krallarına her zaman güvenmekle kalmamış, aynı zamanda prensler ve oligarşiden korunmasını ummuştur. Bu nedenle, çoğu zaman örtülü olmasına rağmen, birçok yerli uzman ve düşünürde monarşi yanlısı «notlar duyulur». Örneğin, Yuriy Baranchik'te ve Alexander Khalder'de “Güçlü Putin Söylemi” hissedilmektedir. … Bu, bir tür monarşi yanlısı ‘vurgu' değilse, nedir? Bu eğilim, bir hükümdarın (Rusya Devlet Başkanı) iktidara sahip olarak, karşısında duran tüm liberal ve demokratik engelleri etkisiz kılacak ve gerçek bir Otokrat gibi davranmaya başlayacak ‘görüntüsüne alışmamız' olabilir.

"PUTİNİZM YERİNE 'GÜÇLÜ PUTİN KURSU' ÖNERİSİ"

Yuriy Baranchik ile Aleksandr Khaldey ise Putinizm yoksa Güçlü Putin Kursu başlıklı makalelerinde, konuya farklı bir öneri getiriyor, Putinizm tanımı ve ideolojisi yerine ‘Güçlü Putin Kursu' tanımını öne sürüyorlar:

“Uzun vadeli plan ile 2024 yılı ve sonrasında sadece iktidarın el değiştirmesini sağlamakla kalmamak lazım. (Güçlü Putin Kursu Bağlamında) yapılan radikal yeniliklerin ön koşulunu yaratmak gerekiyor. İktidara yeni sima ve insanların gelmesi, bu kişilerin halkın ve devletin sorunları ile ilgilenmesi gerekiyor. İşin ehli ve profesyonel kişilerin hayat ve iş tecrübesinin olması, geçmişle kendisini hiçbir şekilde bağlamaması gerekiyor.”

2024 SONRASINDA NE OLACAK?

Kimilerine göre Putin, iktidarı kendi çevresinden birisine devredecek ya da Kazakistan'ın Aksakal olarak anılan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'in yönetim tarzına benzer bir pozisyon ile bir üst kurum oluşturarak denetlemeye devam edecek.

Peki, Rus Baharı söz konusu olabilir mi? Belli ki, ilk iki modelin gerçekleşme olasılığı, bugün için daha yüksek. Dugin'in ifade ettiği gibi, Putin çevresinde liberal, muhafazakâr milliyetçi ve Avrasyacı grupları tutuyor ancak 2024 sonrası için bu gruplar arasında bir aday rekabeti de yaşanabilir.

Editör: TE Bilişim