Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “Eğitim Harcamaları İstatistikleri, 2021” raporunu açıkladı. Buna göre eğitim harcamaları 2020’ye göre yüzde 27.1 artarak, 270.9 milyar liradan 344.3 milyar liraya çıktı. Buna karşın eğitim harcamalarının gayri safi yurt içi hasıla içindeki payı yüzde 5.4’ten yüzde 4.8’e geriledi. Devlet eğitim harcamalarının gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı ise yüzde 4’ten yüzde 3.4’e düştü. Dolar bazında öğrenci başına eğitim harcaması da 1754’ten 1747’ye indi.

Eğitim harcamalarının finans dağılımı da dikkat çekti. Buna göre eğitim harcamalarında devletin finanse oranı yüzde 74.7’den yüzde 72.5’e düştü. Hane halklarının finanse oranı yüzde 20.2’den yüzde 22’ye, özel tüzel kişilerin finanse oranı ise yüzde 10.2’den yüzde 10.5’e yükseldi. Öğrenci başına eğitim harcaması okul öncesi ve lisede düşerken, üniversitede ise artış gösterdi. Okul öncesinin payı yüzde 5’e, lisenin payı ise yüzde 25.6’ya geriledi. Üniversitenin payı ise yüzde 32’ye çıktı.

‘İKTİDARIN TERCİHİ’

Cumhuriyet’ten Sefa Uyar’a konuşan eğitimci Özgür Bozdoğan, “TÜİK’in istatistikleri, uzun süredir dile getirdiğimiz eleştirilerin ne kadar haklı ve yerinde olduğunu gösterdi” dedi.

Gerçeklerin, siyasi iktidarın açıklamalarındaki gibi olmadığının ortaya konulduğunu söyleyen Bozdoğan, “Eğitim ve sağlık gibi kamusal hizmetlere iktidarın bütçe ayırması gerekirken, bir biçimiyle hizmetten yararlananlar tarafından finanse edilmesi, son dönemin hâkim bir politik yaklaşımı ve kabul edilebilir değil. Bunların kamusal hizmetler ve kamu tarafından finanse edilmesi gerekiyor. Nasıl olur da ekonomik krizin bu kadar arttığı dönemde hane halkının eğitim harcamaları artarken devletin eğitime yaptığı harcamalarda azalma olur? Bunu çok temel tercih olarak görüyoruz. Siyasi iktidarın bir tercihi. Tercih, vatandaşın kamusal hizmetlerden yararlanması yerine kamu kaynaklarının farklı alanlara yöneltilmesidir” dedi.

Editör: Gökçe Sevim