Eğitim bir toplumun temel taşlarından biridir ve birçok yönden o toplumun geleceğini belirler.

Eğitim, bireylerin bilgi, beceri ve yeteneklerini geliştirerek kendilerini ve ait oldukları toplumu ilerletmelerini sağlar.

Eğitimli bireyler, daha iyi iş fırsatlarına erişim sağlarlar, ekonomik olarak başarılı olma olasılıkları daha yüksektir.

Eğitimsizlik birçok sorunun kaynağıdır.

Eğitimsiz bireyler, işsizlik, yoksulluk, suç ve sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalma eğilimindedirler.

Ayrıca eğitimsiz bir toplumda eşitsizlik, adaletsizlik gibi sorunlarında artmasına neden olur.

Eğitimin asıl işlevi, daha iyi, daha ahlâklı bireyler yetiştirmek olmalıdır.

Epiharmus adlı fİlozof derki *"İnsan düşünce ile görür ve duyar.*

*Her şeyden yararlanan her şeyi düzene sokan, başa geçen yöneten bilgidir.*

*Geri kalan her şey sağır ve dilsizdir."*

Şurası muhakkak ki, çocuklarımızı ezberciliğe dayalı, uygulama şansı vermeyen, onlara kendiliğinden, yaratıcılıklarını kullanabilecekleri bir şeyler yapma özgürlüğü ve sorumluluk vermemekle onları pısırık, bir şeyleri denemekten korkar hale getiriyoruz. Ezbere bilmek bilmek değildir.

Çocuklarımızı gereksiz bilgilerle doldurmak yerine, doğru düzgün yaşayan, öğrendiklerini yaşamda kullanabilecekleri, ülkesine yararlı bireyler haline getirmek amaç olmalıdır.

İnsanları sevmemiz, komşularımızı kendimizden ayırmamamızı söyleyen bir dinimiz varken, komşunu sev, rızkını paylaş giderek herkes kendine, hep bana anlayışına dönerek azar azar birlik ve paylaşım ve yardımlaşma duygusu kayboluyor.

İyilik, paylaşım, birlik ve beraberlik duygusu kaybolursa yerine suç sızar, kötülük sızar.

Oysa insanlar onlara güvendikçe yeşerir, sevdikçe olgunlaşır ve kabul gördükçe büyür.

Yaptığımız seçimlerimiz, fikirlerimiz, eylemlerimiz sonuç üzerinde büyük fark yaratır.

Öyle ise hedeflerimizi, niyetlerimizi tekrar gözden geçirmeliyiz.

Tüm başarılar insanın kendi kendisiyle yarışması ve kendini geçmesi ile mümkündür.

Dünyada en büyük direniş, şartlar ne olursa olsun yılmadan topluma ve insanlığın yararı için emek vermektir.

Ve her şeye karşın insan kalabilmektedir.

*Bugünkü varlığımızın güvencesi, laik, demokratik ve çağdaş Türkiye'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün izinde tarihi geçmişimizi bilen bireyler yetiştirmektir.*

Eğitim ve ekonomik kalkınma arasın da güçlü bir ilişki vardır.

Eğitimli iş gücü, daha üretken, daha rekabetçi bir ekonomi oluşturur, topluma istikrar sağlar ve barışı destekler.

Bu nedenle eğitimli bir toplum oluşturmak, din, dil, etnik köken fark etmeden eğitim hakkını sağlamak, geleceğe umutla bakan, halkına hizmeti benimsemiş, farkındalık yaratan, başkalarının hayatına değer katan, şiddetten uzak, birlikte yaşamayı ve birbirinin kültürüyle uzlaşmış bireyler yetiştirmek için, eğitim sistemlerine ve eğitim politikalarına yatırım yapmak devletin en büyük görevi olmalıdır.

Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsak, bir de eğitimsizliğin bize ve topluma neye mal olacağını düşünmemiz gerekir.

Bizim, doktora, mühendise, avukat, gazeteciye vb mesleklere ihtiyacımız olduğu kadar, işini iyi yapan, ahlâklı ve en çokta haddini bilen insana ihtiyacımız var.

İranlı düşünür Ali Şeriati der ki *"Kuran kurslarında, Kur'an-Kerim’in ne dediğini,  gerçek öğretilerini değil de Arapça harflerin nasıl okunduğunu, öğretmeye devam ettiğimiz sürece, kimse gelişmekte, ahlaklı bir toplum beklemesin."*

*BU SÖZÜN ÜZERİNE SÖZ KOYMAYA GEREK YOKTUR KANIMCA.*

Teşekkürlerimle.