Zorlu bir seçim sürecini demokratik bir olgunluk içinde ve bize yakışan biçimde bitirdik.

Biten bu seçimle birlikte, ülkemizin siyasi ve sosyal manzarasını derinden etkileyen önemli bir dönemece de adım attık.

Vatandaş, ekonomide yaşadığı sorunlarla ilgili hükümete ciddi bir uyarıda bulundu.

Şimdi hem iktidarın hem muhalefetin önünde çok kıymetli, iyi değerlendirilmesi gereken 4.5 yıl var.

Bundan sonraki stratejik planlamalar hem muhalefet hem iktidar açısından çok önemlidir.

İktidar seçim sonuçlarına dayanarak kendisine dönük öz eleştiriler yapmalı, halkın güvenini yeniden kazanmak için somut adımlar atmalıdır.

Halkın ihtiyaçlarına odaklanan politikalar üretmeli, hizmetler sunmalıdır.

Gerektiğinde diğer partileri yok saymadan, barış ve uzlaşma yoluyla siyasi istikrarı da sağlamalıdır.

Ekonomik istikrarın sağlanması ve refahın arttırılması için reformlar ve yeni teşvikler hayata geçirilmelidir.

İşsizlikle mücadele, enflasyonun kontrol altına alınması, yatırımların teşviği çok önemlidir.

En önemlisi toplumsal barışın korunması için ötekileştiren ayrımcı dilden vazgeçilip, sosyal uyum politikaları ve ülkenin çeşitliliği ile ilgili herkesi kucaklayıcı adımlar atılmalıdır.

Etnik ve kültürel çeşitliliği kucaklayan toplumsal politikaların toplumsal uyumu ve barışı daha da güçlendirdiği bir gerçektir.

Muhalefet de başarısından şımarmadan hükümetin politikalarını ve icraatlarını sıkı bir şekilde denetlemeli, eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmalıdır.

Halkın sesi olmak ve hükümetin hesap vermesini sağlamak önemlidir.

Hükümetin politikalarına alternatif çözümler sunmalı, halkın ihtiyaçlarını ve taleplerini dikkate alarak kapsamlı politika önerileri geliştirmeli, halkın refahı için çalışmalıdır.

Muhalefet halkın güvenini kaybetmemek için, sahaya inmeye devam etmeli, toplum sorunlarına duyarlılık göstermeli ve halkla doğrudan iletişim kurmalıdır.

Toplumsal desteği kazanmanın, siyasi etkinliği arttırdığı unutmamalıdır.

Muhalefet seçim öncesin de yaptığı gibi kutuplaşmayı artırmaktan kaçınmalı, birleştirici bir dil kullanmalıdır.

Farklı görüşleri dinleyerek, uzlaşma yolunu arayarak, toplumun farklı kesimlerini de kucaklamalıdır.

İktidar ve muhalefet şunu unutmamalıdır.

Biz bu ülkeyi birbirimize dayanarak kurtardık.

Türkiye Cumhuriyeti'ni de yine bir araya gelerek kurduk.

Hep birlikte el ele.

En iyi yaptığımız şey de gerektiğinde çoğunluktan tekliğe dönme becerimiz.

Hemen tek millet, tek yürek olabilmemiz.

Hemen *ben* değil *biz* olabilmemiz.

Bu asla küçümsenmemelidir.

Özetle; bu seçim mesajların doğru değerlendirildiği, ülkenin çağdaş medeniyet seviyesi olan tam demokrasi, hukukun üstünlüğünün, sosyal adaletin sağlandığı, doğal afetlerde kimsenin canını ve malını kaybetmediği, eğitimde ve iş alanlarında fırsat eşitliğinin sağlandığı, dar gelirlilerin açlık sınırında yaşamadığı, kadına şiddetin olmadığı, emeklilerin sesine kulak verildiği, herkesin kendi fikrini özgürce paylaşabildiği, bir ülke umudumuzu gerçekleştiren bir seçim olsun.

Mevlâna Celaleddin Rumi *“Susamak ile susmak çok benzerdir. Birinde dilin, diğerinde yüreğin kurur der*” haksızlıklar karşısında susmamayı öğütler.

Haksızlıklar karşısında kimse bizden susmamızı beklemesin.