Geçtiğimiz Haziran ayının sonunda şöyle bir haber okuduk;

“DEDAŞ teyakkuza geçti: Şanlıurfa ve Mardin’de elektrikler komple kesilecek!”

Haberde; ”Hizmet bölgemizde yer alan Şanlıurfa ve Mardin’de şirketimize borcu bulunan ve tüm uyarılara rağmen ödeme yapmayan tarımsal sulama abonelerimizin elektriği 1 Temmuz itibariyle kesilecektir. Kesinti sonrası halk arasında ‘kanca atmak’ olarak tabir edilen yöntemle kaçak kullanım görülebilmektedir. Bu tür usulsüz girişimlerin önüne geçmek için elektrik kesintisi ana hattan gerçekleştirilecektir” ifadeleri geçiyordu.

Ama ne ilginç ki; Şanlıurfa ve Mardin’de ki tarım arazilerinin sulanması için esirgenen elektrik, TSK’nın kontrolu altında bulunan Suriyenin Tel Abyad ve Rasulayn kentlerine bedelsiz olarak veriliyor.

Daha sonra da yaşanan elektrik kesintilerinden dolayı ürünleri (mısır ve pamuk) kuruma noktasına gelen Şanlıurfalı ve Mardinli çiftçiler, Türkiye’nin Tel Abyad ve Resulayn kentlerine verilen bedelsiz elektrik enerjisinin “hiç olmazsa” sulama sezonunda kesilmesini istiyor.

Bu durumdan Urfalı ve Mardinli çitçilere verilmesi gereken elektrik Tel Abyad ve Resulayn kentlerine bedelsiz verildiği için Urfalı çiftçiler ve Türkiye mağdur ediliyor sonucu çıkar mı?

– Evet! Kesinlikle çıkar.

Bu kapsamda çiftçiye elektrik enerjisi verilmeyerek, sondaj kuyularının durmasına sebep olmaktadır. Bu şartlarda da üretim yapamaz hale gelen çiftçi çaresiz kalmaktadır.

Çaresiz kalan bölge halkı şehirlere göç etmek zorunda kalır mı?

– Evet! Göç etmek zorunda kalabilirler.

Şanlıurfa ve Mardin başta olmak üzere Suriye sınırı bölgelerindeki illerde artış gösteren elektrik kesintileri, günümüzün 19. Haçlı seferi olan ‘Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) tamamlayıcı bir uygulaması gibi istenmeyen sonuç verebilir mi?

– Neden olmasın! Her olasılığı düşünmek gerekir.

Zaten jenerik ismiyle Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) en önemli aşamalarından biri de, çiftçiyi göçe zorlayacak ve bölgenin nüfusunu azaltmaya ve oralara Suriye’den ve Afganistan’dan gelenleri yerleştirme projeleri Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde uygulamaya geçirmektir.

Belkide 1914’de Techir edilen o bölgelerin eski halkı olan, Osmanlı devletinin vatandaşı Ermenilerin bugün hayatta olan torunları; “dedelerinizin yurduna geri dönüyorsunuz” diyerek kandırılarak, ikna edilip göç ettirilerek yerleştirilecektir.

Anlayacağınız BOP cularda ne oyun biter, ne de projeler !!

Son dönemlerde; bir çok kişi tarafından her ne kadar; “ölü doğdu… rafa kaldırıldı…” diyerek projenin fiilen yok olduğu ifade etseler de, hatta işin dozunu kaçırarak “büyük osmanlı projesi” diyerek unutturmaya ve gündemden düşürmeye çalışsalar da, BOP’un aslında Büyük İsrail Projesi olduğunu ve tıkır tıkır çalıştığını hiçbir zaman unutmayalım.

Peki bu BOP projesini engellemek mümkün mü?

– Elbette mümkün !!

Bunun en önemli ayaklarından birisi bölge tarımını canlandırıp, teşviklerle daha fazla desteklenmesidir.

***

“Ekonomik döngü çok önemlidir !!”

Sık sık çeşitli alanlarda olduğu gibi, ülke tarımının öncelikli olması konusunda hükümetimize sık sık çeşitli sistemsel projeler sunan İktisat Hareketi kurucusu ve Başkanı Prof. Dr. Mete Gündoğan’ın şu son önerilerine mutlaka kulak verelim;

“Ekonomik döngü çok önemlidir. İnşaatı değil, tarım sektörünü lokomotif sektör yaparsanız ekonomi çarkları tabandan dönmeye başlar. Çiftçinin borçları inanılmaz ve altından kalkılamayacak bir şekilde hızla artıyor! İdareye tavsiyem; Çiftçinin borçlarının faizleri komple silin, ana parayı uzun vadeli olarak yapılandırın ve borçlarının ödemelerini ürün olarak yapmalarına müsaade edin. Çiftçi hem cândır hem de cânân. Tarıma yatırım yapmayan ve çiftçiyi merkeze almayan hiç bir SANAYİ ülkesi yoktur. Çiftçi yoksa sen, ben de yokuz! Çiftçi milletin velinimetidir.”

Sonuç olarak;

18 haçlı seferinin canına okuyarak püskürten bu millet, 19 Haçlı seferi olan Büyük Ortadoğu Projesinin de (BOP) canına tarım sektörüyle de elbette okuyabilir.

Vesselam
Sadi ÖZGÜL

Editör: TE Bilişim