Devletin tüm kurumlarını, milletin haber kaynaklarının tamamına yakınını elinde tutan iktidarın, yaptığı söylenen yolsuzluk ve ahlaksızlıklarıyla mücadele etmek, öyle hiç de hiç kolay değildir.

17/25 Aralık kumpasının(!) içinde, iktidarın montaj dediği ne varsa, dönemin suçluları tarafından itiraf ediliyor. Bakan Zafer Çağlayan'ın, aldığı 50 milyon Avro rüşveti ,bakan Egemen Bağış'ın, banka müdür ve yardımcılarının aldığı rüşvetleri, iktidarın iyi çocuğu Reza Zarrap, Amerika'da bir bir ortaya döküyor.

Neymiş efendim, Amerika Türkiye'ye kumpas kuruyormuş. İddia edildiği üzere bakanlara, devlet bankası çalışanlarına ve onlara rüşvet verenlerin, durumunu örtmeseydin, onları İran gibi yargılasaydın, o kumpası sana kimse kuramazdı. Sakladın, montaj dedin, üstünü kapattın. Alınan rüşvetleri bir de devlet hazinesinden faiz vererek suçlulara geri ödedin. Üstelik adamlara, iyi marifet etmişler gibi, bir de plaket verdin, ülkenin hayırsever iş adamı dedin. Çünkü, montaj veya değil, ama senin de tapelerin vardı. Bu tapelerin incelenmesine, mahkemelerde görüşülmesine imkan vermedin. Amerika ülkemize bir kumpas kuruyorsa bunun müsebbibi sensin.

Şimdi de millete "Vergi kutsaldır, aman vergilerinizi verin, ey vatanseverler, dövizlerinizi ülkemize getirin,yastık altındaki altınlarınızı çıkarın, ekonomimize katın." diye taklalar atan bir iktidarın yakınları, iddiaya göre, vergi kaçırmak için İngiltere'ye bağlı MAN devletine, ülkedeki dövizleri transfer ediyor. Bu transferlerin belgesi ortaya çıkınca, 17/25 Aralık tapelerine "montaj" dedikleri gibi, bunlara da "sahtedir" kampanyası başlatıyorlar. Bu ne acele arkadaş? Belgeleri bir inceletin, sahteyse biz de sizden yanayız. Belli ki iktidar sahipleri, ne halt yediklerini bildiklerinden, daha belgeler ortada yokken bile, "belgeler sahte" yaygarasına başlamışlardı zaten. İktidarın gazeteleri, iddia edilen bu ekonomik ahlaksızlığı yapanların yakınlarına istifa çağrısı yapacağına, pişkince belgeleri ortaya çıkaran muhalefet liderine, "görevini bırak" manşetleri atıyor. İktidarın televizyonları, daha belgeler ortaya çıktığı ilk dört dakikada "Belgeler sahte çıktı." diye alt yazı yapıştırıyor. Nereden biliyorsun? Biz de bilmiyoruz, siz de bilmiyorsunuz. İnternet siteleri, "Belgelerin sahte olduğu anlaşıldı." şeklinde görüntü başlıkları veriyor. Bu siteleri merakla açıp okuyorsunuz, siyasilerin, "kumpastı, sahteydi" açıklamalarından, hakaretlerinden, tehditlerinden başka bir şey yok. İspatı orada görsek, zaten kınayacağız. İşin acı yönü, akp seçmeni de içinde siyasilerin uzun uzun demeçleri olan ve "sahte çıktığının" ispatı bulunmayan bu yazıları, gerçek sanarak sayfalarında paylaşıp rahatlıyor. İktidarı destekleyen halk, zaten iktidarın söylediği her şeye, doğru olsun yalan olsun, inanmaya hazır. İnanmak için bir bahane bekliyor ve iktidar da bu bahaneyi, her zaman ustaca üretiyor.

Reza rezaletini montaj dedik yargılamadık, kapattık, Amerika'da patladı. Bakalım sahte dediğimiz MAN manzarası İngiltere'de nasıl patlayacak? Bu olaylardan ülkemizin büyük zarar göreceği ortadadır. Kendi ceplerini haksızca dolduranların, bu maliyeti ülkemize ödetmeye ne hakkı var?

Reza Zarrab'ın, Mehmet Hakan Atilla'nın, belki ileride, Süleyman Aslan, Zafer Çağlayan ve Egemen Bağış'ın da yakalanıp yargılanmasından ortaya çıkacak bilgiler nedeniyle, Erdoğan'ın da ABD tarafından yargılanması söz konusu olacaktır. Eğer doğruysa, MAN adası evrakları ile ilgili olarak istifa etmek, bir zorunluluk değil, ahlak meselesidir; fakat, Amerika'daki davada, Erdoğan üzerinden devletimizin töhmet altında kalmaması için, onun şahsında devletimizin yargılanmaması için, Erdoğan'ın istifa etmesi ise bir vatan borcudur. İş işten geçmeden Erdoğan mutlaka istifa etmelidir.