Erzincan İliç’te bulunan ve Anagold Madencilik A.Ş. tarafından işletilen maden işletmesinde boru hattında yaşanan arıza nedeniyle çevreye siyanür yayıldığı iddia edilmişti. Konuya ilişkin jandarma tutanaklarında 20 ton siyanürün çevreye karıştığı bildirilirken, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı işletmeye en üst sınırdan ceza kesti. 

"SİYANÜR JANDARMA TUTANAKLARINA 20 TON OLARAK GEÇTİ”

Cumhuriyet'ten Nilay Tuğçe Bostancı'nın haberine göre; olaya ilişkin jandarma tutanağında Çöpler Köyü Anagold Madencilik A.Ş. şirketine araştırma ve inceleme yapmak üzere 'yeteri kadar kuvvet ile gelindi' ifadeleri yer alırken tutanakta diğer ayrıntılar şu şekilde:

“Basınç kaybının 02:45’te 28 no’lu lift bölümünde siyanürlü su pompalanan boruda meydana gelen yırtılmadan kaynaklandığı, aynı gün 05.00 sularında tespit edildiği ve derhal solüsyonlu borular tarafından yapılan pompalama işleminin durdurulduğu, yapılan incelemede 28 no’lu lift bölümünde yırtılan boru içerisinde yaklaşık 20 m3 solüsyonun eğime bağlı olarak lift 27, lift 26, lift 25 ve liç sahası doğu erişim yoluna aktığı, liç sahası altında döşeli bulunan membranın söz konusu yolda bittiği ve siyanürlü solüsyonun bir kısmının eğime bağlı olarak söz konusu yola aktığı beyan edilerek çalışmalara başlandığı…”

VALİLİK YALANLADI

Erzincan Valiliği ise yaklaşık 3 gün sonra sızıntının hiçbir dereye ulaşmadığını açıkladı.

Açıklamada şu  ifadeler dikkat çekti:

“Jandarma tarafından tutulan tutanağın incelenmesinde, tutanaklarda paylaşımdaki şekliyle bir ifadenin olmadığı, Fırat Nehri’ne karıştığı iddiasının ise tutanakta hiç geçmediği anlaşılmış olup dolayısıyla konunun Jandarma tutanağı ile belirlendiği iddiası gerçeği yansıtmamaktadır.

Bir önceki basın açıklamamızda da belirtildiği üzere; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü, İzleme ve Denetim Daire Başkanı Başkanlığında, İl Müdürlüğümüz teknik personellerince sahada gerekli inceleme ve değerlendirmeler yapılmış, yapılan tespitte bölgedeki mevsimsel akış gösteren hiçbir dereye karışma olmadığı, Fırat Havzasına gözlemsel olarak ulaşmadığı tespit edilmiştir” 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, iddiaların ardından Çevre Denetim Ekipleri'nin bölgeye sevk edildiğini duyurarak, çevre kirliliğine neden olan madene üst sınırdan 16 milyon 441 bin TL idari para cezası verildiğini açıkladı. Ancak Bakanlık, konuyla ilgili açıklamasında “Dere yatağında herhangi bir su akışı bulunmadığı ve kuru dere yatağına ulaşan herhangi bir kirlilik olmadığı tespit edildi” ifadelerini kullandı. 

Çöpler Altın Madeni'nden Fırat Nehri ve İliç Barajı'na siyanür sızdığı iddiaları için madeni işleten Anagold Madencilik, tam 5 gün sonra açıklama yaptı.

“SİYANÜR MİKTARI YAKLAŞIK 8 KG”

Şirketin açıklamasından öne çıkanlar şu şekilde:

 “Maden sahasında gerçekleşen solüsyon döküntüsünün içerisindeki toplam siyanür miktarı yaklaşık 8 kg'dır. Sosyal medyada yer alan asılsız iddialara göre tonlarca siyanür döküntüsü olduğu ve Fırat Nehri'ni etkilediği iddiaları tamamen yanlıştır."

Açıklamada ayrıca, Maden sahasında bulunan Atık Depolama Tesisinin (ADT) dünya standartlarında inşa edildiği, Maden sahasında gerçekleşen solüsyon döküntüsünün içerisindeki toplam siyanür miktarı yaklaşık 8 kg olduğu ve atmosfere siyanür deşarjı olmadığı iddia edildi.

“ORADAKİ İNSANLAR YOK SAYILIYOR”

Olaydan önce konuyu Meclis gündemine taşıyan CHP Milletvekili Gürsel Tekin, Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunmuştu.

Tekin açıklamasında ÇED raporlarının sorunlu olduğunu ve bu konuda hem kamu yöneticilerinin hem de Erzincan’daki yurttaşları duyarlı olmaya davet etmişti. Tekin’in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"Erzincan İliç'te böyle bir sorun yaşanıyor ama Türkiye'nin dört bir yanında insan yaşamının tehlike altında olduğunu ve bu konuda mutlaka bunun yasal bir çerçeve içinde olması gerektiğini düşündüğümüz için bir kanun teklifi verdik ve onu da takip edeceğiz. Oradaki insanlar yok sayılıyor ve yok sayılmaması için önümüzdeki günlerde büyük olasılıkla halkın otobüsüyle o civarlara da gideceğiz."

“RAPORLAR SORUNLU”

Anagold Madencilik’in ortaklarından Lidya Madencilik’in Çalık Grubu’na ait olmasına ilişkin ise Tekin şunları aktardı:

"Kimin olursa olsun biz özelinde herhangi bir firmayla derdimiz yok. Bizi ilgilendiren firma değil burada bizi ilgilendiren kamu. Bu tamamen insan hayatını söz konusu olan bir konu ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak elimizden gelen tüm çabayı sarf edeceğiz. 

Oradaki raporlara baktığınızda raporlar sorunlu. Mutlaka ÇED raporu almak lazım, ÇED raporu olmadan kazma vurulması bile bir sorun. Bu konuda hem kamu yöneticilerini hem Erzincan'daki vatandaşlarımızı duyarlı olmaya davet ediyoruz. Umut ederiz ki TBMM'de sunmuş olduğumuz bu teklifte kabul görür, aksi takdirde kabul görmezse biz halkın otobüsüyle bölgeye gideceğiz."

Erzincan Kemaliye Embiyabey Çevre, Doğa ve Kültür Koruma Derneği Yetkilisi Sedat Cezayirlioğlu olaydan önce Cumhuriyet’e yaptığı açıklamalarda önemli ayrıntılara dikkat çekmişti.

Cezayirlioğlu, “Rapora göre bu proje kaçak nükleer tesis projesidir. Proje, bu tesisin Çernobil’den daha tehlikeli olduğunu ortaya koydu” dedi.

Cezayirlioğlu’nun açıklamaları şu şekilde:

200 MİLYAR DOLARI AŞAN RANT

“Bu madenin yüzde 80’i Amerikalıların, merkezleri de Colorado’da yüzde 20’si Çalık Grubu’nundur. Biz bunlarla mücadeleyi yaklaşık 7,5 yıldır hem fiziksel hem de ruhsal olarak veriyoruz. Şimdi buradaki madenin işbirlikçisi olan Çalık Grubu Berat Albayrak’ın eski CEO’su olduğu şirkettir. Buradaki toplam rant 200 milyar doların üzerindedir. Şimdiye kadar 140 ton altın çıkarttılar, ilk etapta Tunceli ve Divriği ilçesi hariç bu rant oraya da dayanıyor ve 369 ton daha altın çıkartacaklar. 

30 TANKER SÜLFÜRİK ASİT GELİYOR

Siyanürle 9 yıldır altın üretimi yapıyorlar. Siyanür çevredeki altının yüzde 30’unu alabiliyor. Sülfürik asit yüzde 90’ını alıyor. 2019 yılında bir milyar 250 milyon dolarlık yatırım yaparak siyanür ve sülfürik asit sistemini geçiş yaptılar. Buraya günlük 30 tanker (300 ton) sülfürik asit geliyor. 39 çeşit kimyasal kullanıyorlar. 

“BU BİR KAÇAK NÜKLEER TESİS PROJESİDİR”

İstanbul Teknik Üniversitesi’den Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. İsmail Duman, Türk Toraks Derneği ve Türk Tabipler Birliği bir rapor hazırladı.

Rapora göre bu proje kaçak nükleer tesis projesidir. Proje, bu tesisin Çernobil’den daha tehlikeli olduğunu ortaya koydu. 25 yılda dolması gereken atık havuzu 2 yılda dolduğu için atık kimyasalları püskürtme cihazlarıyla atmosfere veriyorlar. Bilimsel raporlara göre sadece Türkiye değil komşu ülkelerde tehlike altındadır. Şuan bulutlar sülfürik asit yüklü. Olay o kadar büyük ki Türkiye Barolar Birliği ile Türkiye Mühendisler ve Mimarlar Odası da konuya müdahil oldu. Hepimiz dava açtık. Bu projenin dünyada ikinci bir örneği yok. Kaçak nükleer tesisten daha tehlikelidir.

“BARAJIN ALTINDA FAY HATTI VAR”

Erzincan bir deprem bölgesi. O atık barajını aktif fay hattı üzerine kurdular. Kendi ıslak belgeleri de var. Atık barajı 1280 metre derinlikte. Kapasitesi 66 milyon ton. Kimyasal atıklarını sıvı şeklinde atık havuzuna dolduruyorlar. Oradan da püskürterek soluduğumuz havaya veriyorlar.

KÖYLÜYE SUS PAYI İDDİASI

Atık barajının olduğu bölgede Dicle ve Fırat nehirleri var. Ayrıca Keban Barajı ve Atatürk Barajı var. Atık barajının Fırat Nehrine yakınlığı 350 metre. Fırat Nehri’ne siyanür ve sülfürik asit akıyor. Bilimsel raporlara göre orada olacak bir depremde Fırat Nehri yok olacak. Raporlarda Türkiye’nin tarımını unutun diyor. Buradaki ailelere madene muhalif olmayacaksınız dava açmayacaksınız diye sözleşme imzalattılar. Kişi başı 130 bin lira dağıttılar.”

ZEHİR SAÇIYOR

Prof. Dr. İsmail Duman, sızıntının olduğu alanla ilgili görüş belirttiği raporda şu ifadelere yer verdi:

“Nihai ÇED Raporu’nda yer alan işletmede kullanılacak ‘Kimyasallar ve Miktarları’ tablosundaki rakamlara bakıldığı zaman, işletmede 19 yıl süresince 1,72 milyon ton zehirli, yakıcı, dağlayıcı ve boğucu kimyasal madde kullanılacaktır. Ayrıca ayı rakamlara göre İliç’teki doğal varlıklar yılda 325; 19 yılda 6175 kamyon dolusu Sodyum Siyanüre maruz kalacaktır. 

Bu yetmiyormuş gibi, bu doğa parçasına yılda 445; 19 yılda 8544 tanker konsantre Sülfürik asit; işletme bu tesise 390 tanker dolusu Nitrik asit gelecektir. Bu kadar asidi söndürmeye yetmez ama 4655 kamyon dolusu Sodyum Hidroksit getirilecektir. Bunca kimyasalı 1000 hektar araziye yedirmeye kalktığınızda o toprakta, o kayaç da birer zehir haline gelir.  Tesisin kazaya ve toplu ölümlere açık en tehlikeli yana asitler ile siyanürlü çözeltilerin birbirine çok yakın veya temas halinde kullanılacak olmasıdır.”

7’NİN ÜZERİNDE DEPREM BEKLENİYOR

Duman’ın raporunda ayrıca İTÜ Deprem Araştırma Alt Grubu’ndan Prof. Dr. Naci Görür’ün aktardığı ve 1794 yılından beri deprem üretmeyen Yedisu Fayı’nda büyüklüğü 7’nin üzerinde bir deprem beklendiği bilgisine yer verilmiştir. 

ÇED RAPORLARI 

Konuya ilişkin sosyal medya ve siyasilerin açıklamalarının yanı sıra ÇED raporunda önemli detaylar yer alıyor. Rapordaki ayrıntılar incelendiğinde facianın ‘geliyorum’ dediği göze çarpıyor. 

Raporda, ”Proses atığı siyanür bozundurma ünitesinde siyanürden arıtıldıktan sonra ADT’ye (Atık Depolama Tesisi) verilmektedir” ifadeleri yer alıyor. Ancak 21 Haziran’da patlayan borulardan 20 metreküp ( 20 ton) siyanürün dış yüzeye sızdığı ortaya çıktı. 

İLAVE TEDBİRLERİN ALINACAĞI BELİRTİLMİŞTİ

Raporda atık depolama alanının üstü kapalı ve her türlü dış etkenden atıkları koruyacak şekilde oluşturulacağı, geçici depolama alanında yangın gibi her türlü acil duruma karşı güvenlik tedbirleri alınacağı, yine aynı alanda atıkların tehlikelilik özelliğine göre uygun bölümlendirme yapılacağı bilgisi yer alıyor. Yine raporda İl Müdürlüğünce gerek görülmesi halinde talep edilecek ilave tedbirler alınacağı bilgisi bulunuyor.

“FIRAT NEHRİ ETİKELENEBİLİR” 

SRK Danışmanlık ve Mühendislik A.Ş’nin imzası bulunan nihai ÇED raporunda, Projeden Etkilenecek Alanının Belirlenmesi kısmında şu ifadeler kullanılmıştır:

Maden çalışmalarının yeraltı su kaynaklarını etkilemesi durumunda, bu etki ağırlıklı olarak yeraltı suyu akış yönünde mansap kısmında gözlenebilecektir. Projeden kaynaklı yeraltı sularına etki alanları, kuyulardan su çekimi nedeniyle oluşacak su seviyesindeki düşüşler ve herhangi bir sızıntı ile mansap kısmında oluşacak etki alanı olmak üzere yine havza sınırları içerisinde kalmaktadır.

Proje sahasındaki yeraltı suyunun akış alanı, kuzeyde Karasu (Fırat) Nehri ile güney, doğu ve batıdaki tepelerin üst noktaları ile sınırlıdır. Sahadaki yeraltı suyunun akış yönü genel olarak Karasu (Fırat) Nehri’ne doğru kuzeyedir. Yüzey suları açısından Karasu Nehri en yakın etkilenebilecek alan özelliği taşımaktadır.

DOĞAL YAŞAMI TEHDİT EDİYOR

Yapılan tüm uyarılara rağmen onay verilen projenin ÇED raporunda proje alanında 54 endemik tür olduğu bilgisi yer almaktadır. Ayrıca bölgede kesilecek ağaç miktarının Orman Bölge Müdürlüğü tarafından belirleneceği bilgisi yer almasına karşın kesilecek ağaç miktarı bulunmamaktadır. 

DEPREMLERE İLİŞKİN UYARI

Raporda, depremlere ilişkin de uyarılar yer alıyor.

“Bölgede inceleme alanını etkileyebilecek diri faylar, bu faylarda meydana gelmiş veya gelebilecek olan depremlerin büyüklükleri ve oluş sıklıkları, geçmişte meydana gelmiş olan depremlerin hasar dağılımları ve neden olduğu zemin problemleri, güzergahın “Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’ rapora eklenmelidir” denilmiştir.

Ayrıca, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın bu proje sahasının yaklaşık 70 ila 90 km kuzeyinde, Ovacık Fayı’nın ise proje sahasına uzaklığının 11 km uzaklıkta olduğu bilgisi yer almaktadır. 

HAZİNE ARAZİSİ DETAYI 

Yine raporda proje alanının mülkiyetine ilişkin detaylar yer alıyor. Yüzde 43’ü Hazine’ye yüzde 45’inin ise orman arazisinden oluştuğu bilgisi göze çarpmaktadır. 

Editör: Yadigar Hanım