Çocukken annemin 2 günde bir içine et ve soğan katarak yaptığı patates yemeğini görünce yüzümü ekşitir, etlerini ayırıp söylene söylene yerdim. Patates askeri okulda ve görev yaptığım yerlerde de peşimi bırakmadı. Orta Karadeniz'de patatese “gostil” denir ve sıklıkla gostil kafa tabiri insanları küçümsemek için kullanılır.

Frengi ve tütün gibi öldürücü alışkanlık ve hastalıkları aldığımız Amerika kıtasından dünyaya yayılan domates, mısır, turp, kavun gibi son derece besleyici bir sebzedir. Birçok Avrupalı millet bu şekilsiz, tatsız nimete bakıp hastalık kaynağı olduğundan şüphelenmiş, hatta İncil’de bahsedilmemesinden dolayı şeytanın yiyeceği olarak adlandırıp burun kıvırmıştır. 

Özellikle İrlanda, Hindistan ve Çin'de fakir ve aç köylülerin tam zamanında yardımına yetişen patates milyonlarca insanın karnını doyurarak açlıktan ölmesini engellemiştir. B ve C vitamini dâhil çok sayıda mineral ve nişasta içeren enerji kaynağı patates kolay hasat edilmesiyle yüzyıllar boyunca İrlandalıların neredeyse tek besin kaynağı haline gelmiş, iskorpit hastalığını ortadan kaldırmıştır.

Eksik olan A ve D vitaminini içeren sütü patatesle birlikte 3 öğün tüketen insanlar kısa sürede tavşanlar gibi çoğalmıştır.

Ta ki 1845 yılında Patatese musallat olan bir çeşit küf karabasan gibi adaya çökünceye kadar. Bu da yetmezmiş gibi İngilizler gıda yardımlarını engelleyerek ve adada üretilen diğer ürünlere el koyarak insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden birine yol açmıştır. Bu tarihte nüfusu 8 milyonu bulan İrlanda halkı 7 yıl süren kıtlık boyunca 1 milyon insanı açlıkla kaybetmiş, 2 milyon kişi tabut gemilerle başta Amerika olmak üzere başka ülkelere göçmek zorunda kalmıştır. İrlandalılar kıtlık döneminde Osmanlının gönderdiği yardım gemilerini hala şükranla anarlar.

Patates Karadeniz dâhil olmak üzere köylümüzün önde gelen hem besin hem de kazanç kapısıdır.  Coğrafyamıza uygunluğu, kolay hasadı ve verimi nedeniyle ilimizde üretilmesi ziraatçılar tarafından önerilen bir üründür.  Fakat 2001 yılında Ordu’da ortaya çıkıp 25 ile yayılan bir hastalık nedeniyle patates karantinasına alınmıştık.  

Eski Meksika başkanı Porfirio Diaz'a atfedilen bir söz var: Zavallı Meksika Tanrıya çok uzak Amerika'ya çok yakın der. Coğrafya kaderdir.

Geçmişte zavallı İrlanda hem patatese bağımlı olup hem de İngilizlerin yanı başında yaşamak zorunda kalmanın bedelini çok ağır ödedi. Patates tarımına uygun Karadeniz'e benzeyen nemli toprağı aynı zamanda hastalık saçan küfler için cazipti. Yaşanan kıtlık sonrası ülkenin nüfusu o tarihten 150 yıl sonra bile kendini toparlayamadı.

Tarihten alınacak dersler vardır. Bir Ordulu olarak Fındık gibi tek bir ürüne bağımlı yaşayan bölgemizde fındığa musallat olan hastalıklarının nasıl bir felakete yol açabileceğini düşünmek bile istemiyorum. 

Rabbim bizi patatese mahkûm edip, açlıkla terbiye etmesin.

Lakin yaşadığımız zorluklarla birlikte fakirin sofrasında patatesin önümüzde ki yıllarda da yine baş tacı olmaya devam edeceğini söylemek yanlış olmaz.