Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Fakültesinden Prof. Dr. Rahmi Güçlü şu ifadeleri paylaştı: 

Ülkemizde yüzde yüz yerli üstelik de binlerce sayıda araç yapıldığını biliyor musunuz? Maalesef bu araçlar bilinmemekte, böyle bir gaflet yaşanmakta ve sanki yapılmamış gibi de yerli otomobili yapacak hala bir babayiğit aranmaktadır. Bu durum, ülkemizde yaşanmış bilinmeyen acı bir gerçektir. Türkiye’de yerli araba üretimi denilince, ilk akla gelen Devrim otomobilleri, daha sonra da Anadol otomobillerin kısa macerasıdır. Oysa, Türkiye’de 1986-2006 yılları arasında, Yıldız Teknik Üniversitesi işbirliğiyle K.K.K.1013. Ordu Donatım Ana Tamir (Tuzla Askeri Jip) Fabrikası’nda “Tuzla 1013” markasıyla 13000 (Onüçbin)’e yakın yerli askeri jip tasarlanmış ve seri olarak üretilmiştir. Bu jip projesinin yönetimi, tasarımı ve imalatı tamamen ülkemize ait olup, İstanbul Tuzla’da üretilmiştir.
 
Türkiye için övünç kaynağı olan bu başarı hikayesini, ne yazık ki Ordumuzun ve otomotiv sektörümüzün içerisindeki küçük bir azınlığın dışında kimse bilmemektedir. Daha da acısı, 20 yıl boyunca üretilen bu yerli askeri jiplerin üretimi 2006 yılında durdurulmuştur. Dolayısıyla, “Yerli araç üretemiyoruz” iddiaları tamamen yanlıştır. Bu askeri jiplerin geliştirilmesi projesi, sadece bir araştırmacı olarak görev aldığım bir proje olmayıp, aynı zamanda doktora tez konumu oluşturmuştur. Bu askeri jipler, yalnız bir araç olarak değil aynı zamanda üzerine farklı silah platformları yerleştirilerek, mobil silah olarak da kullanılmıştır. Şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterinde, 10 binden fazla bu yerli askeri jip ve mobil silah yer almakta ve hala kullanılmakta olup, T logolu bu araçları trafikte, kışlalarda ya da törenlerde görmek mümkündür. Bugüne kadar bu jiplerin kamuoyu tarafından bilinmemesinin sebebi ise askeri bir proje olmasıdır. 1986 Yılında üretimine başlanan Tuzla Askeri Jipleri, 2006 yılında anlaşılmaz bir şekilde durdurulmuştur. Hem yerli araç olarak hem de mobil silah olarak askeri açıdan, büyükstratejik öneme sahip Tuzla Jiplerinin başarısı ve kalitesi, yapılan bilimsel çalışmalar ve gerçekleştirilen testlerle kanıtlanmıştır. Bu jiplerde istenen kalite yakalanmış ve belgelenmiş, üstelik de yurt dışından ithal edilen diğer araca göre teknik açıdan daha üstün ve çok daha ucuza mal edilmesine rağmen, üretiminin neden durdurulduğunun yetkili makamlarca araştırılması gerekir.
 
İstanbul Tuzla’da açılan Türkiye’nin bu ilk otomotiv fabrikası, daha sonra Türk Silahlı Kuvvetlerine devredilmiş ve burada 1986 yılından itibaren T Model askeri jipler, 1990 lı yıllardan itibaren ise GT ve GTD Model askeri jipler tasarlanmış ve üretilmiştir. Bu araçlara ait marka tescili, 1995 yılında Türk Patent Enstitüsü tarafından “Tuzla 1013” markasıyla ve “T” harfli logosuyla yapılmış, ayrıca Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü’nden de araç tip onay belgeleri alınmıştır. Ayrıca, yurt dışında da gerekli sertifikasyon işlemleri yapılmıştır. Bu askeri jiplerin ve mobil silah platformlarının geliştirilmesi projelerinde, 1990 yılından itibaren Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof.Necati Tahralı öncülüğünde benim de aralarında bulunduğum bir grup öğretim elemanı ile Fabrikanın komutanlarından Tuğgeneral Rumi Özyalçın, mühendislerden Albay Sabahattin Ergönenç, Bnb.Hamdi Akgül, Yzb.Tevfik Zengin, Yzb.Mevlüt Yerlikaya, birçok subay ve sivil personel ortak çalışmışlardır.
 
Asker ve sivil Türk Mühendislerinin bir başarı hikayesi olarak, 15 farklı model yerli askeri araç üretilmiş fakat kamuoyumuz bunu bilmemektedir. Tuzla 1013 markalı GT Model Jip’in vites kutusuyla ilgili çalışmalar benim doktora tez konum olmuştur. Tuzla Askeri Jiplerinin geliştirilmesi projesinde, motor dahil tüm parçalar Türkiye’de üretilmiş olup, özellikle vites kutusu, arazi dişlileri, diferansiyel mekanizması, şaftları ve diğer aktarma organları, şasi, kaporta, iç ve dış tüm aksam K.K.K. 1013. Ordu Donatım Ana Tamir (Tuzla Askeri Jeep) Fabrikası’nda üretilmiştir. 3, 4 ve 5 vitesli bu araçlar, sadece komuta kontrol aracı olarak değil, savunmaya yönelik silahlı mobil araç haline dönüştürülerek, üzerine havanlar, tanksavarlar, çeşitli tip silahlar, radar ve telsiz sistemleri bu jiplerin üzerine monte edilerek, Ordumuzun büyük bir ihtiyacı karşılanmıştır. Ayrıca, bu araçların şasileri büyütülerek, personel taşıyıcı, ambulans ve cenaze araçları olarak da tasarlanmış ve imal edilmiştir. Bu araçlar, Ordunun talebine göre üretilerek hem ihtiyaç karşılanmaya hem de yurt dışına bağımlı olmaktan kurtulmaya çalışılmıştır. Yurt dışından ithal edilen araçlarla, Tuzla 1013 markası ile üretilen araçlar arasında bir karşılaştırma yapıldığında, teknik özellikleri ve kabiliyetleri açısından çok daha üstün bir araç yapıldı. Bu jiplerle ilgili yapılan projelerin ve testlerin sonuçları, gerek üniversitede hazırlanan tezlerle gerekse bilimsel konferans, askeri ve sivil dergi ve basın organlarında yayımlanan makale ve yazılarla belgelendi. Ayrıca, bu araçlar yurt dışından ithal edilen araçların maliyetinin, modeline göre yaklaşık dörtte birine veya beşte birine mal edilerek büyük bir tasarruf da sağlanmıştı. O dönemin Fabrika Komutanı Albay Sabahattin Ergönenç’in, bu askeri jiplerin üretimi ile ilgili 15 Aralık 1996 da Ekonomist Dergisine ve aynı tarihli Hürriyet Gazetesine verdiği röportaj, yapılanları doğrulayan çok çarpıcı bir belge mahiyetindedir. Bu jipler bir taraftan üretilirken, diğer taraftan yurt dışından yabancı marka emsal araçlar satın alınmaya devam edilmiştir. Yurt dışından ithal edilen jiplere harcanan paraların çok az bir kısmı, eğer Tuzla Jiplerin Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerine harcanıp, üretimine de gereken destek verilseydi, bugün Türkiye’nin dünya markası yerli askeri araçları olabilirdi. Ayrıca, o dönemde Tuzla Jiplere yurtdışından talepler geldiğinde, o dönemin mevzuatı buna müsaade etmediği için ihracaat da yapılamadı.
 
Bugün ilk milli yer gözlem uydusu Göktürk-2 nin yapılması ülkemiz için ne kadar önemliyse, 1990’lı yıllarda yüzde yüz yerli bir askeri araç tasarlamak ve üretmek de o kadar önemliydi. Devrim Arabasının başına gelenlerin benzeri, Tuzla Askeri Jiplerinin de başına gelmiş ve aynı akıbeti yaşamıştır. Nasıl ki benzin konulmasının unutulduğu söylenerek yapımı durdurulan Devrim Arabasına niçin daha sonra benzin konularak çalıştırılmadığını milletçe anlayamadığımız gibi, binlerce adet üretilen Tuzla Askeri Jiplerinin üretiminin durdurulmuş olmasını da anlayabilmek mümkün değildir. Bugün farklı bir isimle “K.K. Lojistik Komutanlığı 7. Bakım Merkezi Komutanlığı Fabrikası” ve işlevle hala çalışmakta olan bu askeri fabrikada, o günün şartlarında bir avuç azimli ve vatansever insanın her türlü riski göze alarak elde  ettiği bu içimizi burkan başarı hikayesi, tarih kitaplarına girecek ve gençlere örnek gösterilecek kadar önemlidir. Bu fabrikada var olan yüzde yüz yerli askeri araç ve mobil silah üretimi yeteneğimizi kaybederek tekrar yurt dışına bağımlı hale gelmemiz, ülkemiz adına çok büyük bir kayıptır. Yerli araç üretecek olanları hala aramak yerine, binlerce aracın yapıldığı bu fabrikaya sahip çıkılıp, gerekli revizyonlar yapılırsa bu araçların tekrar üretimine başlanabilir. Ülkemiz ve Ordumuz için stratejik açıdan da çok büyük bir önem arz eden Tuzla Askeri Jiplerinin yapımının nasıl başarıldığının ve neden durdurulduğunun araştırılması çok önemli olup, bu yaşanan acı olaydan ülkemizin savunma sanayindeki hedefleri ve geleceği adına dersler çıkarılması gerekir.

Editör: TE Bilişim