Ülkücü Hareketin kanaat önderlerinden, Ülkücü fikir ve siyaset adamı araştırmacı–yazar Hakkı Öznur, Metin Tokdemir’in vefatının 25. yılında bir mesaj yayınladı. Öznur mesajında, Metin Tokdemir’in 36 yıllık ömründe Ülkücü harekete yaptığı unutulmaz hizmetleri ve onun ülkücü duruşunu, tavrını, fikri ve siyasi netliğini, dönemden örnekler vererek anlattı. Hakkı Öznur, merhum Metin Tokdemir ile ilgili şunları söylemiştir:

BİZİM OCAK’IN “KUTUP YILDIZI”: METİN TOKDEMİR

1980 sonrası Ocak hareketinin en karizmatik isimlerinden biri, Ülkücü gençlik lideri Metin Tokdemir’dir. Ülkücülüğü iliklerine, hücrelerine kadar yaşayan bu dava adamı, gönül insanı Tokdemir, Türk–İslam ülküsüne ve Türk milliyetçiliği ülküsüne unutulmaz hizmetlerde bulunmuş, genç kuşaklara daima örnek olmuş, bir büyük mücadele ve dava adamıydı.

12 Eylül 1980 darbesi sonrası gençlik hareketimizin toparlanmasında, birlik ve beraberliğin sağlanmasında, Anadolu’da “Bizim Ocak” temsilciliklerinin çok hızlı açılmasında, gelişmesinde önderlik etmiş, bir gençlik lideriydi. 1980 sonrası ise Eskişehir Bizim Ocak Dergisi Temsilciliği, ardından G.K.S.O.D Genel Başkan Yardımcılığı, ardından, “Gençlik Kültür Ve Sanat Ocakları” Genel Başkanlığı görevlerinde bulundu.

Bir dava adamı, iman adamı, ,bir erdem ve hakikat insanı olan ülkücü yolun çelebisi, Ocak gençliğinin “kutup yıldızı” Metin Başkan, “Bizim Ocak” dergisinde “Yeni Düşünce” gazetesinde yazdığı yazılarla, Anadolu’nun dört bir yanında verdiği konferanslarla Ülkücü gençliğin yol haritasını çizmişti. Güçlü belagati, hitabeti ile kitleleri heyecanlandırır, etkilerdi.

Konferansların ve seminerin adı Metin Tokdemir’dir. Dönemin Ülkücüleri “Ahde Vefa İmandandır” sözünü ondan çok kez duymuşlardır. Bir ‘Ülkü Yıldızı’ ve ‘Devi’ olan, fikri yapısı ve liderlik özelliği ile bir döneme damgasını vuran, 80 sonrası Ocak gençliğinin 1 numarası olan Tokdemir, İslam'ı bir ideoloji gibi yorumlayan, Kur’an ayetlerini – Haşa! – slogana dönüştürmeye kalkan Vehhâbilik/Neo-selefi, Hâricî akımlara, karşı tavizsiz bir Ehl-i Sünnet savunucusuydu.

Metin başkan hem teori hem pratik adamıydı. Teori ve pratiği birleştirmiş bir dava ve aksiyon adamıydı. Türk gençliğinden Ehl-i Sünnet çizgisine sıkı sıkı bağlanmalarını ve bu konuda tavizsiz olmalarını isteyen; Metin Tokdemir, bir iman, ahlak ve vicdan hareketi olan Ülkücü hareketi, ırkçılık ile suçlayan “küfür” ile itham eden, Ortadoğu bataklığındaki sapık ve harici akımlardan beslenen telifçi, tercümeci, tekfirci, bid’atçi, hastalıklı zihniyete sahip; köksüz, ruhsuz siyasal islamcı çevrelerle hep mücadele etmişti.

ÜLKÜCÜLER ÜZERİNDE SİNSİ ÇALIŞMALAR YÜRÜTEN İRANCI/ŞİACI TAKIMA EN SERT TAVRI METİN BAŞKAN GÖSTERMİŞTİR

Ülkücü dünya görüşünün tavizsiz savunucusu, Türk-İslam ülküsünün inanmış kavga adamı, yaşamı ülkücülük olan Metin Tokdemir, 1980 sonrası “Girişim”, Objektif, İstiklal, Şehadet, Yeryüzü vb. kimisi İran yanlısı kimisi Neo /harici zihniyetli grupların Ülkücü harekete yönelik saldırılarına “Bizim Ocak” dergisindeki yazılarında ve Anadolu’nun dört bir yanında verdiği konferanslarda gereken cevapları veriyor, foyalarını ortaya çıkarıyordu.

Bir taraftan Kutubcu–Mevdudici tezleri savunanlar; öte yandan Tahran’ı ideolojik-siyasi merkezi üs olarak gören İran yanlısı çevreler, 1980 sonrası Ülkücüler üzerine sinsi çalışmalar, faaliyetler yürütüyorlardı. Cezaevlerindeki Ülkücülere yönelik yayınlar yapıyorlardı. Saflarımızdan ayrılmış, atılmış bir takım problemli, arıza tiplerin, Ülkücü hareket aleyhine yazdıkları, saçma sapan yazılarını yayınlıyorlar ve haber yapıyorlardı. Ülkücüler üzerinden taban kazanmaya çalışıyorlardı.

Bin yıllık ruh köklerimizle siyasal islamcılık asla bağdaşmaz. Ülkücü gençlik lideri Metin Tokdemir, kendisi gibi düşünmeyen herkesi tekfir eden Vehhabi/Neo-Hâricî akımlarla, tercüme İslamcılarla, İrancı çevrelerle kararlı bir mücadele yürütüyor, bu sapık akımlarla ilgili bir konuşmasında şunları söylüyordu. “İslam’ı bir ideoloji gibi öğretenler, algılayanlar, uygulamaya çalışanlar tarihi yanılgı içindedirler. İslam’ın kaynaklarının birincisi Kur’andır, Kur’an Allah’ın kelamıdır. İslam’ın ikinci kaynağı Resulullah’ın Sünneti ve sahih hadisleridir.”

ŞİMDİ METİNCE DURUŞ, METİNCE TAVIR, METİNCE ÜLKÜCÜLÜK ZAMANI

Allah (c. c) verdiği ve emanet ettiği canı; "...O’ndan geldik, O'na döneceğiz" şiarı ve imanı ile yaşayan; davasını Kur’an’la anlatan; 36 yaşında Hakk’a yürüyen, Türk-İslam Ülkücüsü Metin Tokdemir, örnek bir dava adamı gibi yaşamış, hareket etmiş; Ülkücü ilke ve değerlerin yılmaz savunucusu olmuştur. 1980’lerin sonunda çakma mücahitlere, çakma akıncılara bir makalesinde şu tarihi sözleri söylemiştir:

“Yeni bir iman çağının müjdecisi, Türk-İslam Ülkücüleri, adeta bir şüheda neslidir. Şehitleri, gazileri, zindanlarda çile doldurmuş “Yusuf Yüzlüleri” ile Müslüman Türk olmanın mesuliyeti ve sevdasıyla büyük bedeller ödeyen Ülkücüler, feragat ve fedakarlığın en yüksek temsilcileri olmuştur.

Ülkücü hareket, Türkiye’de bulunan bütün cemaatler ve gruplar içinde, imanı, vatanı ve milleti için en yüksek bedel ödeyen kesimdir. Bugün kendilerini İslam’ın bayraktarı ilan edenlere sormak lazım: Siz hangi bedeli ödediniz? Bir damla gözyaşı döküp, bir nebze olsun acı çektiniz mi?

Kompleks ve kıskançlıklarından dolayı bir türlü sevemedikleri Ülkücüler, yedisinden yetmişine neferlerini Allah yolunda, İslam uğruna toprağa verirken, bugün kendilerini İslam’ın bayraktarı ilan eden çevreler o günlerde ne işle meşguldüler acaba?”

Ülkücüler, tarihi misyonlarının gereğini yapacaktır. Ülkücü duruş ve tavrı her yerde göstereceklerdir. Tek adam, tek parti rejimine, otokratik siyasete ve totaliter zihniyetlere karşı adaleti, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edeceklerdir.

Bir kez daha ifade ediyorum: Günlerden Metin günü, zaman Metince duruş, Metince tavır, Metince Ülkücülük zamanı.

NEREDE MİTİNG, YÜRÜYÜŞ VE KONFERANS VARSA ORADA METİN BAŞKAN VARDI

27 Mayıs 1989 günü, Sazak köyünde düzenlenen “Gün Sazak Ve Ülkücü Şehitler Haftası” programından döndükten sonra otobüsler aniden Ankara Kızılay meydanına girmişti. Otobüslerden inen yaklaşık 1000 civarında Ülkücü genç, komünist Bulgar rejimini protesto etmek, zulüm altındaki soydaşlarımıza destek vermek için Sovyet elçiliğinin önüne gelmiştik. Hem Bulgar hem Sovyet rejimini telin eden sloganlar atıyorduk. Kol kola giren Ülkücü gençliğin ön saflarında Metin Başkan da vardı. Polis barikatları aşılırken, Metin Başkan’ın o heybetli duruşu, tavrı, gençliği organize edişi, hala gözlerimin önünde.

19-20 Ocak 1990 tarihlerinde, Sovyet emperyalizmine başkaldıran Azerbaycan Türkü’nün tarihi ve destansı mücadelesine en büyük desteği Ülkücüler verecekti. Kızıl ordunun tankları, Rus askerleri Azerbaycan Türkü’nün kıyamına sert bir şekilde müdahale ederken, Metin Tokdemir büyük teşkilatçılığıyla tüm Türkiye’de Rusya’yı telin eden, Azerbaycan Türkü’ne destek veren mitingleri organize etti. “Gençlik Kültür Sanat Ocakları” Genel Başkanı olan Tokdemir, Türkiye genelinde düzenlenen birçok mitinglere katılmış, tarihi konuşmalar yapmıştı.

Metin Tokdemir, Ankara’da binlerce Ülkücü gencin katıldığı, Zafer Çarşısı’nın önünde başlayan Tandoğan Meydanı’nda biten yürüyüşte en öndeydi. Yürüyüşün sonunda ülküdaşlarına megafonla hitap ettiği an hala gözümün önündedir.

Başta Site Yurdu olmak üzere çeşitli yurtlarda kalan Ülkücü öğrenciler, yine Beşevler bölgesindeki okullar başta olmak üzere Ankara’nın çeşitli üniversitelerinde okuyan Ülkücü öğrenciler, o gün Ankara sokaklarında tarihi bir gösteri yapmışlardı. Binlerce Ülkücü tekbirlerle, sloganlarla Ankara’yı inletmişlerdi. Metin Tokdemir’in bu eylemlerde tarihi rolü büyüktü.

Ocak genel başkanlığını bıraktıktan sonra bir dönem Türk Ocakları Genel Merkezi'nde, Türk Cumhuriyetleri'nden gelen öğrencilerin koordinasyonu görevini üstlendi.

METİN TOKDEMİR : TEKFİRCİLİK ÜMMETİN BAŞINA BELADIR

12 Eylül 1980 sonrasının siyasal ve konjonktürel şartları, radikal akımların güçlenmesini sağladı. ABD’nin “Yeşil Kuşak Projesi”, Ortadoğu’da radikal akımların kök salmasına ve örgütlenmelerine fırsat verdi. İngilizler’in uyguladıkları temel strateji, Ehl-i Sünnet omurgasını çökertmektir. İslam dünyasının ve ümmetin başına bela olan Vehhâbilik üzerinden üretilen neo-selefîlik, radikal akımlar bir İngiliz küresel projesidir.

1980 sonrası Girişim, İstiklal, Şehadet Tevhid, Davet, Objektif, Yeryüzü vb. İrancı ve Humeynici yayın organları, İran tipi ve İran bağlantılı bir devrimin savunucuları idi. 1980’lerin ortalarından itibaren peş peşe yayınlanmaya başlayan bu dergiler ve yayınlarda, İran devriminin etkisi açıkça görülüyordu. Teorik gıdalarını İran’dan alıyorlardı.

İran taraftarı çevreler, İran rejiminin “mezhepçi” yönünü bir türlü görmek istemiyorlardı. İran, onlar için bir tabuydu. Kim İran’ı Humeyni’yi eleştiriyorsa “Hâricî” mantığıyla saldırıyorlar ve “tekfir” ediyorlardı. İran’ın beşinci kol faaliyeti olarak çalışmalarını sürdüren bu Tahran merkezli gruplar, en çok Ehl-i Sünnet noktasında tavizsiz olan Ülkücü harekete saldırıyorlardı.

Metin Tokdemir Başkan, Ortadoğu’da etnik ve mezhep kimlikleri üzerinden cinayetler işleyen, katliamlar yapan, eylemler yapan, İslam coğrafyasını kan gölüne çeviren bu hastalıklı zihniyetlerle yaşarken mücadele etmiş, Vehhâbilik/Selefi, Hâricî tehlikeye dikkat çekmişti.

Metin Tokdemir 80’lerde; kafaları, zihinleri, ruhları bulanık, bize, bu topraklara ait olmayan kavramlarla karşımıza çıkan, tercüme İslamcılarla, soğuk savaş döneminin hastalıklı bir ideolojisi olan siyasal islamcılıkla, Amerikancı/Natocu sapık akımlarla tarihi bir kavgaya girişmişti.

Kur’an’a ve Sünnetullah’a ters düşen yol ve yöntemlere başvuran sapık akımlara karşı özellikle gençliği, konferanslarında, yazılarında hep uyarmıştır. İrancı ve Selefi radikal akımların gençlik üzerindeki etkisini gören Metin Tokdemir, 1990 yılında yapmış olduğu bir konuşmada şu önemli tahlil ve tespitleri yapmıştır:

“Tekfircilik, tarih boyunca Müslümanların başını ağrıtan önemli bir sorun ola gelmiştir. Tekfircilik, önüne geleni dinden çıkarma hastalığıdır. Bir Müslümanın tekfircilik hastalığına düşmesi kabul edilemez. Tekfircilik, ümmetin başına beladır. Kur’ân ve Efendimiz’in hayatını doğru kavrasalar bu yanlış yol ve yöntemlere sapmazlar”.

İKİ BÜYÜK ÜLKÜCÜ AYNI GÜN HAKKA YÜRÜDÜLER

Tavizsiz Türk milliyetçisi Metin Tokdemir, başkan genç yaşında Hakk'a yürüdü. Metin Tokdemir 8 Aralık 1995 günü elim bir trafik kazası sonucu Hakk’ın rahmetine kavuştu.

Tokdemir’le aynı gün, yiğit ülküdaşımız Ferhat Tüysüz de Hakk’a yürüdü. Sonsuzluğun sahibine kavuştuklarında Metin Başkan 36 yaşındaydı, can Ferhat’ımız 33 yaşındaydı. İki büyük ülkücü kısa yaşamlarında tarihe not düşerek Hakk’a yürüdüler. İnandıkları davalarından asla taviz vermediler. İnandıkları ülkülerinin peşinde koştular. Onlar hesap adamı değil dava adamıydılar. Onlar Ocaklı’ydı, Bizim Ocaklı’ydı. Metin Tokdemir ve Ferhat Tüysüz’ü bir kez daha rahmetle, minnetle, özlemle anıyoruz. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.

Editör: TE Bilişim