Her gün yeni bir gelişme gündeme bomba gibi düşüyor.

İyi Parti Hukuk ve Seçim İşleri Başkanı Hasan Seymen kaffed.org sitesinde yayınlanan bir yazısında "Ana dilimizin anaokulu ve kreşlerden başlamak üzere devlet eliyle öğretilmesi,Özgün yerleşim yeri isimlerimizin iadesi,Özgün aile adlarımızın soyadı olarak kullanılmasına izin verilmesi"ni istedi.

Ayrıca Seymen yazısının sonunda "Biz Türk değiliz. Biz Kürt değiliz. BİZ ÇERKES’iz." dedi.

Şimdi bu noktada İYİ Parti yönetimi ve oradaki sözüm ona Ülkücüler, bu konuyu duymamış gibi yapıp , her hangi bir tepki vermemeleri, bu konun olmadığı anlamına gelmez.

Merak etmesinler, biz bunu ne unuturuz, nede unuttururuz.

Ama onlarda şunu unutmasın, yumuşak bir koltuk için inandığı davayı satanlar, tarihin çöplüğünde yerlerini sağlama almışlardır.

İşte o korkunç ve iğrenç yazı;

Önemli not: Aşağıdaki yazıdaki imla ve kelime hataları, Türk olmadığı için Türkçe konusunda sorunları olan Hasan Seymen'e aittir.

Bizi Kimseye Benzetmeyin

"Aralık 2011 tarihinde, Federasyon Yönetimi olarak görevlendirildiğimizde, Türkiye’nin sıcak gündemi YENİ ANAYASA idi.

Doğal olarak Etnik ve Kültürel anlamda azınlık durumunda olan Çerkeslerin de YENİ ANAYASADAN beklentileri olmalıydı.

Bu atmosferde, TBMM Başkanlığı, sivil toplum örgütlerine Yeni Anayasadan beklentilerini dile getirmeleri ve katkılarını sunmaları çağrısını yaptığında heyecanlandık.

Çalışmanın 31 Aralık 2011 tarihine kadar TBMM sunulması zorunluluğu, bizi kısa sürede çok çalışmaya mecbur etti.

Çalışmayı hazırlama yöntemine gelince, 3-5 kişi böyle bir metin hazırlayabilirdi belki, nitekim birkaç informal grupta bunu yaptı. Ama biz seçilmiştik ve bu önemli konuda ŞEÇENLERE danışmak zorundaydık.

İnternet sitemizden yaptığımız çağrıya umduğumuzdan çok daha fazla karşılık bulduk.

Gelen öneriler ufkumuzu genişletti ve bize yol gösterdi. Oluşturduğumuz komisyon önerileri derledi ve sitemizde yayında olan “Çerkesler Nasıl Bir Anaysa istiyor “ metni oluşturularak, Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyelerine parti ayrımı gözetmeksizin elden, sözle de anlatılarak teslim edildi.

Daha sonra anayasa uzlaşma komisyonu karşısında aynı talepler dile getirildi. Federasyona bizzat TBMM başkanı tarafından duyarlılığı ve katkısı sebebi ile teşekkür edildi.

Hazırlanan metinde sadece Çerkes olmaktan kaynaklı değil, sıradan vatandaş olarak da taleplerimiz ağırlıklı yer aldı.

Ancak Çerkes olarak öne çıkardığımız taleplerimiz herkesin malumu olduğu üzere ,

“ANA DİLİMİZİN ANAOKULU VE KREŞLERDEN BAŞLAMAK ÜZERE DEVLET ELİYLE ÖĞRETİLMESİ

ÖZGÜN YERLEŞİM YERİ İSİMLERİMİZİN İADESİ

ÖZGÜN AİLE ADLARIMIZIN SOYADI OLARAK KULLANILMASINA İZİN VERİLMESİ

Kimliklere yönelik her türlü asimilasyon ve baskının insanlık suçu olarak kabul edilmesi, tüm kimliklerin devlet güvencesi altına alınmaSI 

Anayasal vatandaşlığın temel alınması, vatandaşlığın hukuki tanımında, hiç bir ırk ya da etnisiteye atıf yapılmadan, “Türkiyelilik veya Türkiye (Cumhuriyeti ) Vatandaşlığı ” kavramlarına vurgu yapılması

Tek bir olay ya da şahsiyetten hareketle etnik veya kültürel olarak farklı kesimleri rencide edici ifadelerin ayıklanması, haksızlığa uğrayan tarihi şahsiyetler üzerinden farklı etnik kimliklerin itibarlarının iade edilmesi “

Çerkeslerin bu taleplerine kendi halkımız da dahil kamuoyunun çok da hazır olmadığı malumumuzdu. Gelecek tepkilere hazırlıklıydık. Ancak mutlulukla ifade etmeliyim ki dolaştığımız bölgelerde ve TBMM çatısı altında hiçbir olumsuz tepkiyle karşılaşmadık.

Sakarya

Bozüyük –Eskişehir- İnegöl- Bursa –Kemalpaşa-Biga

Kayseri –Adana-Maraş

Sungurlu-Çorum-Turhal-Tokat-Merzifon-Hamamözü- Samsun

Ziyaretlerimizde halkımızın gözünde yakaladığımız ışık bize güç verdi. Bize, sonsuz desteklerini sundular.

Ne var ki, bir kısım insanların hassasiyetleri, bizim herkes tarafından bilinen özelliklerimizi tekrar tekrar söyleme zorunluluğunu da doğuruyor.

Özellikle anadil talebi dile getirildiğinde Bölücülükle suçlanmak ve “Sizde Kürtler gibi misiniz?” sorusu ile karşılaşmak bizi epeyce açıklama yapmak zorunda bıraktı ve bırakıyor. Elbette bu durum üzüntü verici.

Türkiye’nin yıllardır uğraştığı TERÖR belası, her halktan bu sebeple can veren binlerce genç, doğal olarak toplumu bu konuda duyarlı hale getirdi.

Bizim bu soruya verdiğimiz cevap çok açık ve net,

Biz Anadilimizi unutmamak ve çocuklarımıza da öğretmek istiyoruz. Bu sorunu çözmekle görevli olanın DEVLET olduğunu biliyor ve talep ediyoruz.

Etnik kimliğimizin tanınmasını ve inkar edilmemesini istiyoruz. Bu kapsamda yıllardan beri Türkleştirilemeye çalışılan Çerkeslerin bu günde başka sebeplerle Kürtleştirilmeye çalışılmasına karşı çıkıyoruz.

Biz Çerkesler Türkleri de, Kürtleri’de, Lazları’da Boşnakları’da kısaca ülkemizde yaşayan her halkı canı gönülden seviyor ve kardeşimiz olarak görüyoruz. Bu halkların etle tırnak gibi birleştiğini ve ayrılamayacaklarını biliyoruz. Ancak her birinin kendi dili, kültürü ve inancı ile yaşamasını, hiçbir rengin solmamasını istiyoruz. Halkların bu haklarını istemelerini ve bu yöndeki tüm demokratik eylemlerini destekliyoruz.

Karşı çıktığımız bir etnik grubun diğeri üzerinde asimilasyonist baskı kurması

Karşı çıktığımız insanların öldürülmesi,

Karşı çıktığımız insanların ötekileştirilmesi,

Biz bu topraklar için ölürken Türkçe bilmiyorduk, Şimdi anadilimizi bilmiyoruz.

Uğruna öldüğümüz bu topraklar üzerinde, huzur içinde Çerkes olarak, tüm halklarla birlikte kardeşçe yaşamak istiyoruz.

Biz Türk değiliz.

Biz Kürt değiliz.

BİZ ÇERKES’iz.

Türkle de, Kürtle de, bu topraklar üzerinde yaşayan tüm halklarla da KARDEŞİZ. Kardeşlerimizi seviyoruz."

Kaynak: https://www.kaffed.org/kose-bucak-yazilari/item/391-bizi-kimseye-benzetmeyin.html

Editör: TE Bilişim