Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener konuşmasının önemli bir bölümünü Ayasofya ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ile ilgili tartışmalara ayırdı. 

Ayasofya'nın ibadete açılması, siyasete ise kapatılması yönünde yaptığı uyarıyı hatırlatan Akşener, "Böylesine güzel bir günde bile düşmanlık etmekten geri durmadılar. Alparslan da bizimdir, Fatih de bizimdir, Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bizimdir." dedi.

Akşener, Atatürk'ün Asya’dan Avrupa’ya bir kısrak başı gibi yürüyen memleketin mavi gözlü bozkurtu olduğunu belirterek, "Hastanede koşa koşa ziyarete gittiğiniz ‘Keşke Yunan kazansaydı’ diyen fesliden feyz alacağınıza Sevr’i yırtıp atanlarla gurur duyun." şeklinde konuştu.

İktidara İstanbul Sözleşmesi'ni uygulama çağrısında bulunan İYİ Parti lideri Akşener, önceki grup toplantılarında yaptığı uygulamayı sürdürdü ve kürsüyü turizm sektöründen bir temsilciye bıraktı. 

Erdoğan’ın sistemi değiştirilemez görmemesinin olumlu bir adım olduğunu ifade eden Akşener, "Türkiye’nin bu sarmaldan çıkışı iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemdir. Milletimizi içine soktuğumuz bu zor durumdan kurtaralım." diyerek iktidara çağrıda bulundu.

 Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:

Dün başlatılan Yıldırım 3 Ağrı dağı operasyonuna katılan askerlerimize başarılar diliyorum. Biliyorsunuz 14 gün boyunca Ankara'da karantinadaydım Herhangi bir sorun olmadan karantinayı tamamladık. Koronaya yakalanan koruma polisim de sağlığına kavuştu.

Vatandaşımızdan istediğimiz hassasiyeti aynı şekilde uygulamak bizim içinde sorumluluk Bugün ilk defa evin kapısından çıktım.

"İKTİDARI UYARDIM AMA DİNLEMEDİLER"

Maalesef bu yüzden bazı programlara katılamadım. Bunlardan biri Ayasofya’nın tamamen ibadete açılması. Çok istedim ama olmadı. En yakın zamanda oraya gideceğim.

Erdoğan’ı uyardım ama dinlemediler. Ayasofya’yı siyasete alet ettiler. Başbakanlık’tan dilekçelerine cevap alamayınca 2005’te mahkemeye başvuruyorlar. Mahkeme, Başbakanlığın dilekçeye zamanında başvurmadığı için suçlu buluyor. O zamanın Başbakanlığı, bugünün Cumhurbaşkanlığı davanın reddini istiyor.

O dönemin Başbakanı Önce Sultanahmet’i doldurun diyor. Bugün o iktidar Ayasofya’yı biz açtık diye övünüyor. Yine bir riyakarlık, yine vatandaşı değil, kendini düşünme hesabı. İlk günden beri dedik ki Ayasofya’yı ibadete açın, siyaseti kapatın.

"FESLİDEN FEYZ ALACAĞINIZA SEVR'İ YIRTIP ATANLARLA GURUR DUYUN"

Ortak değerlerimizi sömürmekten geri kalmadılar. Güzel Ayasofya’nın o güzel gününde şu sözü bekledik. Selam olsun Anadolu’nun kapılarını açan Alparslan’a, selam olsun İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet’e, selam olsun İstanbul’u düşmandan kurtaran Gazi Mustafa Kemal’e.

Böylesine güzel bir günde bile düşmanlık etmekten geri durmadılar. Alparslan da bizimdir, Fatih de bizimdir, Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bizimdir.

Atatürk Asya’dan Avrupa’ya bir kısrak başı gibi yürüyen memleketin mavi gözlü bozkurtudur. Hastanede koşa koşa ziyarete gittiğiniz ‘Keşke Yunan kazansaydı’ diyen fesliden feyz alacağınıza Sevr’i yırtıp atanlarla gurur duyun.

"ATATÜRK İLE ALIP VERMEDİĞİNİZ NEDİR?"

İstiklal Savaşı, bir mitoloji değildir. Her anı kayıt altına alındı. Fransızlar Yunan’ın hezimeti, Yunan hezimeti, Yunan basını, Küçük Asya’nın kaybı diye bahseder. Cezayir’de Allahu Ekber diye şehit düşen askerin göğsünde Atatürk’ün resmi vardır.

Rahmetli Elibey’in dediği gibi, Allah’ın bahşettiği şerefi istemeyene biz zorla şeref verecek değiliz. Bedeli göze alıp şehit düşene saygı göstermek zorundasınız. Atatürk ile alıp veremediğiniz nedir kardeşim?

Yunan’ın, Fransız’ın Alman’ın Atatürk’e düşman olmasını anlarım ama siz nasıl düşman olursunuz kardeşim? Onlar şanlı bayrağımızı ateşe vererek milli birliğimize hakaret ediyor siz hala Atatürk ile uğraşıyorsunuz. Atatürk, Türk vatanında şanla şerefle nur içinde yatıyor. Göreve geldiğinden bu yana İstiklal Harbi kahramanlarına bir hayır duayı çok gören Ali Erbaş, şimdi de lanet okuyor.

"İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ UYGULAYIN"

Bundan bir asır önce Ayasofya’yı özgürleştiren o kahramanlara bir fatiha okuyun. Şu ruhsuz dünyanın zul çağında milletimiz kan ağlamaya devam ediyor. Ama iktidar memleketin sorunlarını görmezden geliyor. Memleketin her köşesinde kadınlarımız, çocuklarımız kan ağlıyor.

Hiçbir suni gündem 34 OECD ülkesinde kadına şiddetin en çok ülke olduğumuz gerçeğini değiştiremeyecek. Son olarak 27 yaşındaki Pınar Gültekin katledildi. Türkiye bu utançtan kurtulmak zorunda. Geçtiğimiz günlerdeki bir gösteride açılan bir pankart yüreğimi dağladı.

Kız kardeşlerim, bir gün ölürsem davam size emanettir. Ey Türk erkekleri bu sözlere kulak verin. Kadınların erkeklere güvenemediği bir dünya kıyamet alametidir. İyi ve cesur insanların iktidarında diyeceğiz ki tek bir kadının gözyaşı döktüğü dünyayı yıkıp yenisini kuracağız. Kadın ve erkek her bir ferdi sevmek gerekir. Bu yüzden Sayın Erdoğan’ın ender yaptığı işlerden biri olan İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etmek yerine uygulamaya çalışmaya davet ediyorum.

"5 MÜTEAHHİDE TANINAN ŞANŞ BACASIZ SANAYİYE TANINMADI"

Yazın sonuna yaklaşıyoruz ama maalesef turizmde yaprak kıpırdamıyor. Sürekli ve geçici personeliyle milyonlarca kişinin ekmek kapısı. İktidar 5 müteahhide tanıdığı şansı bacasız sanayiye tanımadı. İktidar, turizmi kurtarmak için bula bula ay sonunu zor getiren insanları borçlanmayı buldu.

Turizm ekonomimizin göz bebeği. Bu cennet vatan Allah’ın bize bir lütfu. Cari açığın yüzde 80’i turizm gelirleriyle finanse ediyor. Tek başına turizm ihracatımızın 5’te biri kadar gelir sağlıyor. Turizm yarattığı kaynak ile yerli ve milli bir sektördür.

Turizmde 40 yıldır yapılan yatırımın heba edilmemesi için hükümete çağrılar yaptık. Zaten turizmcinin 100 milyar liraya ulaşan kredi borcu var. Fransa’da salgının en az hasarla atılması için turizme aktardığı kaynak 18 milyar euro. Bizde ise Türk ekonomisinin sigortası dediğimiz turizm müteahhitlerin gördüğü değeri göremedi.

Sektörde 4 bin işletme, 1 milyon yatak kapasitesi var. Kamu turizmin yükü ortaklaşa paylaşacağı bir kampanya yapın. Dünya turizm örgütüne göre 2030 da 1,6 milyar turist dünyayı gezecek. Günden güne büyüyen pastadan payımızı almak için bir değişim geçirmek zorundayız.

"GÜVEN YOKSA ÇARKLAR DÖNMEZ"

İYİ Parti siyasette çözüm önerileriyle birlikte yürür. Türk turzimi sahip olduğu potansiyeli kullanamıyor. Paris’in Bankok’un 20’şer milyon turist çekerken İstanbul’un 13 milyon turist çekmesini kabul edemiyorum.

Eğer güven yoksa çarklar dönmez. 2019’da turizmden elde ettiğimiz gelir, 2014 geliriyle aynı noktada. İki şehre sıkışmış bir yapıyla karşı karşıyayız. Van Gölü’nün kıyısıa güzel tesisler yapmayı akıl edemeyen iktidar anca saray yapmayı akıl diyoruz. Göreve geldiğimizde alan yönetimi kuracağız. Tesisleri yıl boyu hizmet verebilir hale getireceğiz. Konaklama vergisini şehir vergisine çevireceğiz. Böylece turizmin ürettiği değer o bölgede turizmin gelişmesi için harcanacak.

"ERDOĞAN'A ÇAĞRI: MUHALEFETLE ELE ELE VER, ÜLKEYİ SİSTEM KRİZİNDEN ÇIKARALIM"

Yaşadığımız sorunların kaynağı 2 yıldır süren bu ucube sistemdir. Sermaye güven hissetmediği yere gitmez.

Bir ülke demokrasisiyle güven veriyorsa her alanda yolu açıktır. Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin 2. Yıl konuşmasında gördük ki Sayın Erdoğan da bu sistemin yürümediğinin farkında. Son dönemde çıkarılan kararnameler yanlış kararları düzenlemek için çıkarılmış.

Böyle bir sistem hizmet üretebilir mi? Böyle bir sistem vatandaşın sorunlarını çözebilir mi? Tabi ki hayır. Her ne kadar ballandırarak anlatsa da Sayın Erdoğan’ın sistemi değiştirilemez görmemesi olumlu bir adımdır. Türkiye’nin bu sarmaldan çıkışı iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemdir. Milletimizi içine soktuğumuz bu zor durumdan kurtaralım.

İYİ Parti’nin genel başkanı olarak parlamenter sisteme dönüşün şart olduğunu grup toplantılarında vurguladım. Araştırma şirketleri parlamenter sisteme dönülmeli mi sorusunu sormaya başladılar.

Bugün yapılan araştırmalarda vatandaşların parlamenter sisteme dönüş talebi ortaya konuyor. Vatandaşların en az yüzde 54’ü parlamenter sisteme dönüş talebini dile getirdi.

Siz iyi ve cesur insanlar, bahtı kara maziyi düzeltecek olanlar sizlersiniz. Bu kürsünün milletin kürsüsü olduğunu bilen ve bu kürsüyü vatandaşın sorunlarını duyurmaya açan İYİ Parti’dir, biziz, sizlersiniz.

Bizler, vatandaşın sesini duyarak çözüm üreten bir siyasi partiyiz. Milletimizi yeniden hak ettiği refaha kavuşturacağız. Biz geldiğimizde gençler umutlu, kadınlarımız mutlu olacak. Biz geleceğiz ve Türkiye İYİ olacak.

Editör: TE Bilişim