MHP’nin yayın organı Türkgün gazetesi yazarı Alparslan Tekbaş, bugünkü yazısında Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığı yöneticilerini eleştirdi.

Alparslan Tekbaş, “Bal yapmaz arılar” başlıklı yazısında, “Genellikle aile bireyleri tarafından çalışır görülüp, bir sonuç üretemeyen bireyler için söylenir. Aslında birçok içeriğe sahiptir. Her yerde çok vızıldar, lakin bal yapmaz. Çok konuşur ama yapması gereken işleri yapamaz. Bu durum vasıfsız, liyakatsiz kişilerin kamu kurum ve kuruluşlarına atanınca, bolca reklamdan sonra yaptıkları sıradan belirgin işleri niteler. Yalnızca kendi makamlarını korur ve kendi çıkarlarını, halkın çıkarlarının üstünde tutar. Hayalini bile kuramadığı makamlara gelmiş olmanın savrulmasıyla, güç ve kuvveti seven, bal yapmayan arılardır” ifadelerini kullandı.

“ONLARA GÖRE EN MAKBUL DAVRANIŞ MAKAMA GELEBİLMEK, KOLTUĞA İYİCE YAPIŞMAK İÇİN…”

“Bu tür arıları; tarımsal kooperatiflerde, meslek örgütlerinde (ziraat odaları, ziraat mühendisleri STK’ları vb.), tarımsal eğitim kurumlarında (araştırma enstitüleri, üniversiteler) olduğu kadar, bakanlıkta ve özel sektörde de fazlasıyla görmek mümkündür” diyen Alparslan Tekbaş, şöyle devam etti:

“Kısaca ülkemiz tarımındaki arılar ve kovanlarından bahsetmek istiyorum. Bu arıların kovanları makam odalarıdır. Dünyaları sadece işgal ettikleri odalarından ibarettir. O kadar sorun varken yalnızca konuşarak, sorunları öteleyerek, görmezden gelerek ve kangrene dönen bu sorunları, üst makama veya mevkiye doğru raporlama yapmayıp, her şeyin güzel ve sorunsuz olduğunu söyleyerek kendi geleceklerini düşünürler. Tarımsal güzellemeler ilçe tarım müdürlüklerinde başlar, il tarımlarda bestelenir, daire başkanlıklarında ve genel müdürlüklerde makam ve güfte tamamen değiştirilerek sunulur. Dolayısıyla ülkemiz tarımında kronikleşen sorunların üzerine yeni sorunlar sürekli eklenmiştir. Ne yazık ki ülke tarımının sorunlarını gündeme almayıp âdeta yokmuş gibi davranılıp birçok sorun biraz ötelenerek, biraz da ertelenerek bu noktalara gelindi.

Bu arılardaki kovan aşkının nedenini tarif etmekte gerçekten zorlanıyor insan! Onlara göre en makbul davranış makama gelebilmek, koltuğa iyice yapışmak için referans biriktirmek! Diğer yandan bazı arıların tek yaptığı iş ise reklam… Suni pozisyon almalar ve sahte gülücüklerle doldurduğu görev aşkı, kovan sevdası...”

“ALLAH’TAN KORKAN KİŞİLERİN YÖNETİCİ OLARAK ATANMASI SAĞLANMALI”

Alparslan Tekbaş, şunları yazdı:

“Çalıştığı kurumda veya yakın çevresindeki haksızlıkları görmezden gelip, hiçbir bedel ödemeden, her devrin kazananı olmayı meslek edinen, sadece vızıldayan arılar. Herhangi bir makama gelebilmek için neredeyse istiareye yatıp, kovanı orada görecek kadar ilerlettiler maalesef.

Bu arıların sosyal medya hesaplarında, bol bol ayet ve hadis paylaşımları vardır! Sanal yollardan yer, yön bulmaya çalışarak; liyakatsiz, çapı düşük tek meşgalesi vızıldamak olan birçok arı, kovan kapma sevdasındadır! Kendi ailelerini bir kez aramazlar ama cuma mesajları telefonlarımızı işgal eder...!

Siyasetsiz bir tarım düşünemeyen bu arıların gündemi hiçbir zaman ülkemiz tarımı olmadı, üretim olmadı, verim arttırmak olmadı, çiftçi olmadı! Tarladan sofraya, ülkemiz insanı, hiç ama hiç olmadı. Her şeyi sosyal medya hesabında sanal ortamda yaşadılar, belirsizliklerle yaşıyorlar !...

Peki, “bu arılar kovan peşindeler, bunlarla yapılan tarımdan bir şey çıkmaz” diyerek kenara mı çekileceğiz? Tabi ki hayır !!!

Çiftçiyi değersiz görmek, sorunlarını gündeme almayıp âdeta yokmuş gibi davranmak, ülke tarımının sorunlarını görmezden gelip ertelemek aslında ekonomik büyümeyi önemsememek demektir.

Ülkemiz nüfusu 83 milyon, bir de 5 milyon olduğu tahmin edilen mülteciler ve yaklaşık 40 milyonun üzerinde yabancı turistin geldiği bilinmektedir. Bu insanlar, sayısız dertleri ve sıkıntıları omuzlarında taşıyan, topraklarımızı elleriyle ilmek ilmek ören Türk çiftçisinin emekleriyle, bereketli topraklarımızdan çıkan ürünlerle besleniyor. Bu emektar insanlar, salgın sürecinde bile üretmeye devam ettiler.

Üretmek Türk çiftçisinin “ülküsü” dür. Hiçbir zaman ülküsünü unutmadı. Sadece vızıldayan, kovanların peşinde koşan, bal yapmaz arıları da unutmadı! Sizler de bu sözümü unutmayın: “Çiftçi vurursa şamarı, ne kovan kalır ne arı” !..

Makamların gelip geçici olduğu, maddiyatın zamanı gelince seni terk edeceğini düşünen, sorunları çözen, çalışkan, duyarlı, insan ilişkileri pozitif olan, çiftçiden kopuk olmayan, liyakat sahibi, Allah’tan korkan kişilerin yönetici olarak atanması sağlanmalıdır.

Bir hususta yöneticilikle ilgili sözlerimin doğru anlaşılmasını isterim. Bahsettiğim vasıfta gerçekten iyi çalışan, vatanına hizmet eden çok insanımız var ama bu karakterdeki insanların daha fazla olması önemli, bir o kadar da gereklidir.

Çiftçiler artık bal yapan arıların olmasını istiyor. Umarım bu seslenişe kulak verilip gerekli çalışmalar yapılır. Özlenen ve hasretle beklenen gerekli adımların atılması temennisiyle...”

Editör: TE Bilişim