Uğur Tarhan'ın ülkücü camiada büyük yankı bulan yazısı şöyle:

Aytun Çıray’a Hatırlatmalar

Millet ittifakı kapsamında CHP ve İYİ Parti’nin işbirliği yapmayı kararlaştırdığı İzmir’de aday belirleme süreci devam ediyor. Adaylık için Tuncay Özkan ve Tunç Soyer’in isimleri geçerken, mevcut büyükşehir belediye başkanı Aziz Kocaoğlu da aday adayı olduğunu duyurdu.

Aday adayları arasındaki Tunç Soyer, 12 Eylül 1980 darbesinin önemli isimlerinden Askeri Başsavcı Nurettin Soyer’in oğlu ve halen Seferihisar Belediye Başkanlığı görevini yürütüyor.

12 Eylül darbesinin ardından sıkıyönetim mahkemelerinde çok sayıda dava görüldü. Bu davaların en büyüğü olan ‘’MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’’nın başsavcısı Nurettin Soyer’di.

Soyer, Mamak Askeri Cezaevi’nin C-5 denilen işkence koğuşunun mimarı ve başıydı. C-5’te sorguya alınan ülkücülere insanlık dışı işkenceler onun talimatıyla yapıldı. İşkence altında verilen ifadelere dayanarak hazırlamış olduğu 945 sayfalık iddianameyle ülkücülerin ‘’Anayasal düzenin, cumhuriyetçilik ve demokrasiye aykırı olarak, devletin tek bir kişi tarafından yönetilmesi amacına yönelik değiştirilmesine zor yoluyla kalkışmak’’ suçlamasıyla yargılanmasını sağladı.

Soyer’in iddianamesi öylesine hasmane bir tutum içerisinde hazırlanmıştı ki, CHP senatörü olan Niyazi Ünsal’a ait “Hapisten çıkardığımız adamlar yanımıza gelmeye çekiniyorlar, 6 ayı bir gün geçen ceza alan adamlar devlet hizmetinde kalmazken ben 15 yıl ceza alanı, 4,5 sene ceza alanı öğretmen yaptırdım.” notunu içeren belgeyi MHP senatörü Niyazi Ünsal’a ait diyerek iddianameye koymuş ve bu notla MHP’lileri suçlamıştı.

Davanın 1 numaralı sanığı olan ve idamla yargılanan Alparslan TÜRKEŞ duruşmalardan birinde iddianameyi; “Al bunu. Bu düzmeceleri hazırlayıp sana getirenler buraya gelip bizi yargılasınlar” diyerek Soyer’in yüzüne doğru hızla fırlatmıştı.

Hal böyleyken Tunç Soyer, babası hakkında; ‘’ Özellikle 1980'de Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi Başsavcılığı görevini yaparken, onun kişilik özelliklerinin, mesleğine ve hukuka saygısının ne kadar güçlü olduğunu tam olarak anlama imkanı bulduk." demektedir.

Elbette ki hiçbir evlat babasının yaptıklarından sorumlu tutulamaz. Ancak babasının sıkıyönetim başsavcılığı dönemindeki uygulamalarını över nitelikteki bu açıklaması Tunç Soyer’in de ülkücülere karşı benzer bir tutum içerisinde olduğunu gösteriyor.

Her ne kadar, İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun ÇIRAY, "İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayının kim olacağı sorunu bizi ilgilendirmiyor. Biz ittifak gereği CHP kimi aday gösterirse onu destekleyeceğiz. İyi Parti kin günden bir parti değildir. Kimsenin babasının geçmişte verdiği kararlar üzerinden yargılanamaz." şeklinde açıklamada bulunmuşsa da, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı’nın kim olacağı İYİ Parti’yi ve özellikle İYİ Parti içerisindeki ülkücüleri yakından ilgilendirmektedir.

Aytun ÇIRAY’dan, Nurettin SOYER’in işkence tezgahından geçen ülkücülerin hassasiyetini taşımasını beklemiyoruz.

İnsan haklarının ayaklar altına alındığı ve hukukun katledildiği sıkıyönetim mahkemelerinin mağdur ettiği ülkücülerin acısına ortak olmasını da beklemiyoruz.

Merak ettiğimiz ve beklediğimiz İYİ Parti’de Aytun ÇIRAY’ın bu açıklamasına cevap verecek kimsenin kalıp kalmadığıdır.

Selam doğru yolda gidenleredir.

İyi Parti kurucular kurulu üyesi

Av. Uğur Tarhan

Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer

Editör: TE Bilişim