Oynadığımız GTA oyunundan da hatırlarsak, uçağı yukarı doğru kullandığımızda bir süre sonra uçak düşmeye başlıyordu... Peki gerçekte de böyle mi?

Uçağın yükselme limitini belirleyen iki temel neden vardır: yakıt ve tasarım.

Uçakların uçabilmesi kanatların onları yukarı iterek havada kalmalarını sağlamaya yetecek kadar geniş olmasından kaynaklanır. Bu yukarı itiş, uçağın kanatlarının altındaki ve üstündeki hava akışı sayesinde sağlanır ve böylece uçak yerçekimine karşı gelerek yeryüzünden yükselir. Yani aslında, uçmayı sağlayan bu hava akımıdır; motorlar yalnızca aerodinamik sürüklenmeye karşı uçağa gerekli olan gücü sağlarlar.

Yani uçağın uçmasını sağlayan en önemli etki, havanın “kalitesi”dir. Yükseklik arttıkça havanın yoğunluğu düşmeye başlar. Yoğunluktaki düşüş, başlangıçta yavaştır ancak belli bir yükseklikten sonra çok daha hızlı bir şekilde düşmeye başlar ve sonra neredeyse tamamen yok olur. Oysa uçakların, helikopterlerin vb. hava araçlarının havada yükselebilmeleri için havaya ihtiyaçları vardır.

Arama kurtarma çalışmalarının yüksek irtifada yaşadıkları zorluklar hatta çaresizlikler, işte tam da bu sebeple, havanın helikopterlerin yükselmesine yetecek kadar yoğun olmamasından kaynaklanmaktadır.

Dünya yörüngesindeki en alçaktaki uzay aracı bile yeryüzünden yaklaşık 20 km (201.168 metre) yüksektedir. Bu irtifaya yükselmek için gerekli olan “kaliteli” hava olmadığı için herhangi bir hava aracının bunu aşıp uzaya çıkması mümkün değildir.

Editör: TE Bilişim