Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nusret Senem ve beraberindeki parti avukatları, konuyla ilgili suç duyurusunda bulundu.

"İFTİRALARIN HESABINI VERECEKLER"

Başvurusu sonrası açıklama yapan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Hukuk Bürosu Başkanı Av. Nusret Senem “Emin Çölaşan’ın attığı iftiraları kabul etmek mümkün değil. Vatan Partisi 50 yıllık geçmişinde kendi başını kendi omuzları üzerinde taşımış ve başı dik bir mücadele yürüterek bugünlere gelmiştir. Kimseye boyun eğmemiştir. Başvurumuzu yaptık, savcılığın açacağı davayla da Sayın Çölaşan ve Sözcü gazetesi ile yargı önünde hesaplaşacağız. İftiralarının hesaplarını verecekler.” dedi.

"CEVABI KÖŞESİNDE YAYINLAMADI"

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in yayınlaması için Sözcü gazetesine ve Emin Çölaşan’a gönderdiği cevap metni yayınlamadı. Açıklamasında buna da değinen Nusret Senem “Genel Başkanımız Emin Çölaşan’a bir fırsat tanıdı. Kendisine köşesinde yayınlaması için bir yazı gönderdi fakat o yazıyı yayınlamaya yüreği yetmedi, yayınlamadı. Çünkü iftiralarının farkında. Bilinçli ve kasıtlı olarak yapıldığı anlaşılıyor. Bu kastı nedeniyle yargı önünde hesabını soracağız.” diye konuştu.

Şikayet dilekçesinde şu ifadelere yer verildi;

“Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan, 03 Mart 2021 ve 05 Mart 2021 tarihli köşe yazılarında Vatan Partisi’nin manevi kişiliğine, kamuoyundaki saygınlığına ve 40 yıldır yürüttüğü başı dik mücadelesine karalama, aşağılama iftira ve yalanlarla saldırıda bulunmuştur. 03 Mart 2021 tarihli “Vatan Partisi Digitürk’te” başlıklı yazıdaki iddialarını, 05 Mart 2021 tarihli yazısında bir kez daha tekrarlamış ve halk nazarında Vatan Partisi’nin itibarına, saygınlığına, yürüttüğü mücadeleye kara çalmak, iftiralar ve yalanlarla küçük düşürmek yolunda ısrarcı olduğunu ortaya koymuştur” denildi.

TCK’nın 125. maddesi uyarınca “hakaret” ile TCK 267. maddesindeki “iftira” suçunun unsurlarını içermesi gerekçesiyle, Emin Çölaşan hakkında soruşturma açılarak, cezalandırılmasını talep edildi.

NE OLMUŞTU?

Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan 3 Mart 2021’de “Aç ekranı bekle. Azz sonra!” başlıklı yazının ilgili bölümünde şunları yazmıştı “Sevgili okurlarım, 1 Mart itibarıyla Türkiye'de ilginç bir gelişme oldu. Sanırım pek kimse bu olayı önemsemedi, ya da üzerinde durmaya değer bulmadı.

Vatan Partisi ilginç bir yapı.

Aslında Türk siyasetinde hiçbir ağırlığı ve önemi yok.

Rağbet gören bir siyasi yapıya sahip değil.

Seçimlere giriyor ama binde bir'lerle ölçülen sembolik bir oy oranından yukarı çıkması mümkün olmuyor.

Oysa biz geçmiş yıllarda bu partiyi (küçük bile olsa) solcu olarak bilirdik…

Hatta bazıları “Komünist” bilir ve çok kızardı!

Çin'e yakın, Çin'in adeta Türkiye temsilcisi ve sözcüsü olarak görev yapan bir parti!

***

Vatan Partisi son yıllarda ilginç bir çizgi değişikliği yaptı…

Ve AKP-MHP ortaklığının en büyük yandaşı, destekçisi oldu.

Kendi çapında, aynen MHP gibi, muhalefete karşı muhalefet sergilemeye koyuldu.

Özellikle de CHP, İYİ Parti ve HDP'ye…

***

Partinin iki yayın organı var.

Gazete olarak Aydınlık.

Televizyon kanalı olarak Ulusal Kanal.

Aydınlık'ın günlük satış rakamı sadece 1.800 dolaylarında.

Ulusal Kanal derseniz, medya piyasasında herhangi bir ağırlığı yok.

Vatan Partisi parası olmayan, çalışanlarına ödeme yapmakta bile zorlanan bir parti…

***

Türkiye 1 Mart Pazartesi gününden başlayarak yeni bir sürprize tanık oldu!

Ulusal TV, Digitürk 52. kanalda yayına başladı.

Bizim bildiğimiz kadarıyla Digitürk'e girişin ve sürekli yer sahibi olmanın yıllık ücreti 500 bin dolar.

Arkasında güçlü sermayeler ve holdingler olan yayın kuruluşları bu parayı elbette verebilir de Vatan Partisi'nin (ya da Ulusal Kanal yönetiminin) nereden ve nasıl bulduğu merak konusu.

Arkalarında hiçbir büyük ekonomik gücün yer almadığı Tele-1, Halk TV, KRT gibi kanallar bu yıllık aidatı ödemede büyük zorluklarla karşılaşırken, demek ki Vatan Partisi parayı bir yerlerden bulmuş!

Yardım kampanyasıyla bulduklarını söylüyorlar.

Elin ağzı torba değil ki büzesin, öbür yanda ise ortaya bir sürü söylenti çıkıyor.

O kadar ki, bazıları bu 500 bin doların Ulusal Kanal'a Vatan Partisi güçlensin diye örtülü ödenekten verildiğini ve Digitürk'e o yolla ödeme yapıldığını bile iddia ediyor.

***

Siyasi yaşamında nice çileler çeken, uzun yıllar boyunca hapishanelerde yaşamak zorunda bırakılan Doğu Perinçek benim çok uzun yıllardan beri arkadaşım.

Eşim Tansel Çölaşan'ın Ankara Hukuk Fakültesi'nden sınıf arkadaşı.

Birbirimizi sık göremesek de isimlerimizle hitap edecek kadar yakınız.

Benim tanıdığım Doğu'nun ülkemizi yönetmekte olan AKP-MHP ikilisine (normal koşullarda) böylesine yakınlaşması, onların çizgisinde yer alması asla söz konusu olamazdı.

Ne oldu, köprülerin altından hangi sular geçti de bu inanılmaz iktidar yandaşlığı gerçekleşti, doğrusunu isterseniz bilemiyorum…

Ve çok merak ediyorum!

İKİNCİ YAZI

Emin Çölaşan 5 Mart 2021’de ikinci bir yazı kaleme alarak şöyle dedi “Sevgili okurlarım, bizim gazetede 3 Mart günü çıkan yazımın başlığı “Vatan Partisi Digitürk'te” idi.

O yazımda iki konuya değinmiştim.

Biri, söz konusu partinin Digitürk'e girmesi için gereken (ve yıllık aidat bedeli olan) 500 bin dolar konusu idi. Türk siyasetinde binde bir'lik oy oranına sahip olan bir partinin bu parayı bulması benim gibi çok sayıda insanı da düşündürmüş, kafalarda soru işaretleri bırakmıştı.

Aynen şöyle demiştim:

“Demek ki Vatan Partisi bu parayı bulmuş. Yardım kampanyasıyla bulduklarını söylüyorlar.

Elin ağzı torba değil ki büzesin, öbür yanda ise ortaya bir sürü söylenti çıkıyor.

O kadar ki, bazıları bu 500 bin doların Ulusal Kanal'a Vatan Partisi güçlensin diye örtülü ödenekten verildiğini ve Digitürk'e o yolla ödeme yapıldığını bile iddia ediyorlar…”

***

Vatan Partisi yan kuruluşlarından gelen ve elime dün sabah geçen Erkan Önsel, Adnan Türkkan imzalı açıklamayı sizlere aynen iletiyorum:

“Sözcü Gazetesi ve Emin Çölaşan yalan ve iftiraları nedeniyle yargıda hesap verecektir

Görev Vakfı'nın öncülüğünde Ulusal Kanal'ın Digitürk'e girme kampanyası başarıyla tamamlandı.

5 buçuk milyon lira nakit, 15 buçuk milyon lira değerinde taşınmaz bağışla 21 milyon lira toplandı.

1 Mart 2021 tarihinde Ulusal Kanal Digitürk 52. kanalda yayına başladı.

Bu büyük başarının Türkiye'de ve hatta dünyada benzeri yoktur.

Tam bu sırada Sözcü Gazetesi, Emin Çölaşan imzasıyla “Vatan Partisi Digitürk'te” başlıklı yazı yayımlamıştır.

Bu yazıdaki iddialar yalandır, iftiradır. Bu yazının basın ahlakıyla ve gazetecilik namusuyla en ufak bir ilgisi yoktur.

Bu iftira ve yalan nedeniyle Emin Çölaşan değil, Sözcü Gazetesi de sorumludur.

Örtülü ödenekten ve hükümetten bir kuruş para alınmamıştır.

21 milyon liralık kaynak binlerce vatanseverin katkısıyla, dişle tırnakla, emek ve alın teriyle toplandı.

Türk devrimcisinin yaptığı gibi yaptık. İki yüz yıllık fedakârlık geleneğimizden kuvvet alarak başardık.

Millete dayanmayı esas aldık.

İşçiler, öğrenciler, çiftçiler, zanaatkârlar ve vatansever sanayicilerimiz verdi. Bütün katkılar banka hesaplarımızda yer almaktadır.

Ulusal Kanalımızı öncü kahramanlar yarattı ve şimdi de Digitürk'e girmesini sağladı.

Ulusal Kanal hem izlenmede hem güvenirlikte birinci olma hedefini önüne koymuştur.

Görev Vakfı, bu hedefe ulaşmak için bütün vatandaşlarımızı katkıda bulunmaya çağırıyor.

Sözcü Gazetesi ve yazarı Emin Çölaşan iftira ve yalanları nedeniyle yargıda hesap verecektir.

Ulusal Kanal'ın örtülü ödeneği, evlerini, tarlalarını, arsalarını, burslarını, aylıklarını, asgari ücretlerini, alın terlerini bu kampanyaya katan Nuranlar, Ethemler, Ahmetler, İremler'dir.

Kamuoyuna saygı ile duyururuz.”

***

Ben yazımda örtülü ödenek konusunda sadece bir söylenti ve iddiadan söz ediyorum. Bu iki sözcüğü de özellikle kullanıyorum.

Demek ki bizim gazeteyle birlikte beni de mahkemeye verip sırf bu yüzden hesap soracaklarmış!

***

Ancak yazımda başka ve çok daha önemli hususlar da vardı.

Nedense o konuya hiç girmemişler.

Bakın ne demiştim:

“Vatan Partisi ilginç bir yapı! Aslında Türk siyasetinde hiçbir ağırlığı ve önemi yok…

Oysa biz geçmiş yıllarda bu partiyi küçük bile olsa solcu olarak bilirdik! Hatta bazıları komünist bilir ve çok kızardı.

Vatan Partisi son yıllarda ilginç bir çizgi değişikliği yaptı…

Ve AKP-MHP ortaklığının en büyük yandaşı, destekçisi oldu.

Kendi çapında, aynen MHP gibi, muhalefete karşı muhalefet sergilemeye koyuldu. Özellikle CHP, İYİ Parti ve HDP'ye…

Ne oldu, köprülerin altından hangi sular geçti de bu inanılmaz iktidar yandaşlığı gerçekleşti, doğrusunu isterseniz bilemiyorum ve çok merak ediyorum!”

***

Bu söylediklerim yalan mı, yanlış mı?

AKP-MHP iktidarının en büyük destekçisi olmadılar mı? Bütün güçleriyle iktidara destek vermiyorlar mı?

Ancak gelin görün ki, yukarıdaki açıklamada bu konuda bir satır olsun bir şey söylemiyorlar.

Yazımdaki esas rahatsız edici sorun örtülü ödenek parası değil, işte budur…

Geçmişin “Devrimci sol” partisinin günümüzde AKP-MHP iktidarının en büyük destekçisi kesilmesi ve neredeyse üçüncü ortağı olmasıdır!

Bu 180 derecelik değişim acaba hangi koşullarda ve hangi amaçla gerçekleşti?

Bana tekzip gönderip yalancılıkla, iftira atmakla, gazetecilik namusunu çiğnemekle suçlayanların “Nasıl böylesine yandaş oldunuz” sorusuna da birkaç satırla bile olsa değinmelerini beklerdim!”

Editör: TE Bilişim