Konya’dan yayın yapan Merhaba’dan Emre Özgül’ün haberine göre; Kalkınma İktisatçısı Prof. Dr. Mehmet Alagöz, “Yerli üretime yönelik programımız olmadığı müddetçe döviz kurunu aşağı çekemeyiz, sorunları çözemeyiz. Vatandaşımızın işi çok zor” ifadelerini kullandı.

Döviz kuru sürekli yükseliyor. Ülkenin dış borcu ve cari açık artıyor. Vatandaşın alım gücü düşerken, her şey zamlanıyor. İnsanlar ay sonunu getirememekten dert yakınırken, hükümetin ekonomi politikaları da tartışılır hale geliyor. Son 20 ayda 4 kez Merkez Bankası Başkanının değişmesi de tepkilere neden oluyor.

Vatandaş, “Artık geçinemiyoruz” diyor.

İTHALATTAN İHRACAT YAPIYORUZ!

Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi, Kalkınma İktisatçısı Prof. Dr. Mehmet Alagöz, ekonomik gidişat ile ilgili gazetemize açıklamalarda bulundu. Alagöz, döviz kurundaki yükselişin birkaç sebebinin olduğunun altını çizdi. Bunlardan bir tanesinin Türkiye'nin son dönemde kısır bir borç döngüsü içine girmesi olduğunu belirten Alagöz, “Türkiye, yerli katma değerli mal üretmeli ve bunları ihraç eden bir yapıya geçmeli. İthalattan ihracat yapıyoruz, bu sebeple de döviz açığımız artıyor” dedi.

MERKEZ BANKASI SİYASALLAŞTI

Merkez Bankası rezervlerinin ekside olduğunu, piyasaya müdahale edebilecek ihtimalinin zayıfladığını da aktaran Alagöz, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Merkez Bankası'nın para politikası piyasa şartlarına uygun hareket etmesi gerekirken, siyasi baskı altında, piyasa gerçekliğinden uzak bir stratejiyle hareket ediyor. 2018 yılından bu yana Merkez Bankası'nda sürekli bir değişiklik yaşanıyor. Piyasanın Merkez Bankası'na olan güveni ortadan kalktı. Merkez Bankası siyasallaştı. Pandeminin getirmiş olduğu birtakım zorluklar da var, bunu kabul edelim. Döviz kuru üzerinde baskı arttı. Politika faiz oranları ısrarla indirilmek isteniyor. Bu şuan için doğru bir strateji değil. Piyasa buna olumsuz tepki veriyor. Merkez Bankası kendi ana fonksiyonuna geri dönmeli. Piyasa ihtiyaçlarına yönelik strateji belirlemek gerekir.”

DÖVİZ KURU YUKARI YÖNLÜ SEYREDECEK

Türkiye'de enflasyon ve faiz oranları arasında ters orantı, döviz kurunun artması üzerindeki tetikleyici faktörün de bu olduğunu söyleyen Alagöz, “İthalattan uzak durulmalı, kendi ürettiğimiz hammaddeleri kullanmak zorundayız. Faiz bir sonuçtur. Faizin nedeni enflasyondur. Bir ülkede enflasyon oranı yükseliyorsa o ülkede faiz düşmez. Bu, bilimsel bir gerçek. Bilimsel gerçekliklerle de inatlaşılmaz. Üretici fiyatlarındaki fiyat artışlarının yüzde 40'ların üzerine çıkması söz konusu. Dolar 9.23'ü gördü. Ekonomideki yapısal sorunlara politika üretmediğiniz sürece dolar kurunu aşağıya çekebilmek mümkün olmaz. Yerli üretime yönelik bir program yok. Bir özelleştirme yapılır, dolar kuru biraz aşağıya çekilir. Bazı kurumların özelleştirileceğine yönelik duyumlar alıyoruz. Bu sermaye girişi demek, dolar aşağıya doğru azıcık inebilir ama aşağı yönlü seyir uzun süreli kalmaz. Yerli üretim artırılarak, dolar kuru düşürülür. Döviz kurunda tahminde bulunmak zor. Döviz kurunun yukarı yönlü seyredeceğini öngörüyorum” şeklinde konuştu.

EKONOMİNİN İYİ OLDUĞUNU SÖYLEMEK AKIL KARI İŞ DEĞİL!

Şuan Türkiye'nin bir ekonomik kriz yaşadığını, büyük yetersizlikler ve imkânsızlıklar çektiğini, yerli reel üretimin zayıfladığını ifade eden Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi, Kalkınma İktisatçısı Prof. Dr. Mehmet Alagöz, “İşsizlik oranı yüzde 22. Resmi olarak 12 açıklandı ama çalışmaya hazır, bir nedenden dolayı iş bulamayan insanların oranı yüzde 22. Gençlerimizin çoğu işsiz. Türkiye ekonomisi üzerinde yoğun baskı var. Ekonominin iyi olduğunu söylemek, akıl kârı iş değil. Pandemi öncesinde de ekonomik problemler vardı. 2017 yılının Aralık ayından itibaren sorunlar üst noktaya çıkmaya başlamıştı. Pandemi sadece bu işin tuzu ve biberi oldu. 2008 yılından bu yana dünyadaki ülkelerin hepsinde ekonomik milliyetçilik var. Yani kendi sanayicisini, işçisini, esnafını, çiftçisini koruyan bir bakış açısı var. Pandemi döneminde bu gerçeği net bir şekilde gördük. Biz ise yerli üreticiyi koruyacak gerekli önlemleri alamıyoruz” dedi.

SOSYAL YARDIM ALAN KİŞİ SAYISI ARTACAK!

Vatandaşın önümüzdeki aylardan itibaren artan maliyetlerin olumsuz yansımalarını daha fazla hissedeceğini kaydeden Alagöz, son olarak şunları söyledi: “Enerji fiyatlarında yeniden bir tarifelendirme olacak. Sorunu kış aylarında daha fazla hissedeceğiz. Gelir düzeyi düşük olanlar bu olumsuzluktan haliyle daha fazla olumsuz etkilenecek. Türkiye'de asgari ücret düşük. Kira, gıda, enerji, ulaşım maliyetleri arttı. Vatandaşın işi çok zor. Siyasal iktidar Ocak ayında enflasyon farkını çok yüksek oranda verecek gibi. Seçim olacağı için maaşlara zamlar yapacaklarını düşünüyorum. 15 milyon kişi devletten sosyal yardım alıyor, değişik isimlerle. Bu sayı daha da artacak.”

Editör: TE Bilişim