Seçimler yaklaşıyor.

Milletvekilliği aday adaylığı başvurularında sona gelindi.

Yakında partiler sahaya iner, adaylar sokakları arşınlamaya başlar.

Milletin vergileriyle ayakta duran TRT her zamanki “adil duruşuyla” iktidarın gazoz kapağı açışını bile saatlerce canlı yayınlarken, muhalefete eşdeğer bir beş dakika tahsis eder (!)

Havuz medyası toplar bir odaya “kendim çalarım kendim oynarımcıları”, karşılarında muhatapları yokken attırır da tutturur.

Medyanın bu “adaletli” yaklaşımına alıştık artık. Bu yüzden artık fazla etki etmiyor.

Ancak günümüzden 24 Haziran’a uzanacak süreçte siyasilerin, partililerin ve de vatandaşların kanmaması ve de kaçınması gereken iki konu önemli var :

“HAMASET” ve “HAKARET”

Cumhurbaşkanı ve Milletvekili adaylarımız ayağı yere basmayan hamasi söylemlerden kesinlikle kaçınmalıdır.

Bu Millet :

“Vatanınızı seviyorsanız, Müslümansanız bize oy verin, vatan hainleriyle yol yürümeyin, biz varsak bu ülke var, yoksak beka sorunu olur, imanlı insansanız bizimle yürüyün, Avrupa bizi istemiyor, hainlerle bir olmayın” gibi hamasi ve ayrıştırıcı söylemler duymak istemiyor.

Terör yandaşları hariç, kimsenin de bir başkasının vatan sevgisini ve de inanç derecesini ölçmeye ne imkanı ne de yetkisi vardır. Zira kimsenin elinde “iman ölçer” ya da “vatansever matik” yoktur. Sandıkta oylanacak olan ise politikalardır.

Ez cümle hamaset tuzağına düşmeyin. Kaynağı belli olan, makul, mantıklı vaatlerin peşinden gidin ve her söylenileni sorgulayın.

Ve siyasilerin kaynaksız, ispatsız suçlamalarına, hakaretlerine prim vermeyin :

“Fetö’nün uşağı”“Dış güçlerin maşası”, “Hainlerin uzantısı” gibi.

Çünkü hakaretlerin ve de suçlamaların sonu gelmez. Varsa elinizde bir kanıt, paylaşın kamuoyuyla ama çamur atmayın.

Hafıza nankördür unutur ama arşivler affetmez.

En basit Google aramalarıyla bile bugün birilerini suçlayıp hakaret edenlerin zamanında neler yaptıklarının, neler dediklerinin, karşılıklı hakaretleşmelerinin kayıtlarına kolayca ulaşılabilmektedir.

Eşinizle, dostunuzla, arkadaşlarınızla, akrabalarınızla zinhar parti mevzuları için kavga etmeyin. Gün olur devran döner, birbirlerine en ağır biçimde saydıranlar bacı gardaş oluverir, olan sizin küs geçen günlerinize olur.

Medenice tartışamıyorsanız hiç siyaset konuşmayın olsun bitsin.

Bu ülkenin gerginliğe değil, normalleşmeye ihtiyacı vardır.

Yarın öbür gün Millet olarak bir dara düştüğümüzde, ya da bir savaşa girdiğimizde, o cephelerde omuz omuza çarpışacağımız, kardeşlik hukukumuz, birlikte daha güçlü olduğumuz bir an bile unutulmamalıdır.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !