Kendisine rakib gördüğü her erkeği yenen bir pehlivan, beldenin birinde hiç yenilmeyen bir pehlivanın olduğunu işitmiş. Hemen yola koyulup evini bulmuş. Maksadı, meydanda güreşe çağırmakmış. Kapıyı, bir kadın açmış. Bizimki, “Filancayı arıyorum.” deyince, “Eşim dışarıda. Buyurun misâfir odasna geçip bekleyin.” demiş.

Adam, misâfir odasına geçip oturmuş. Eskiden köylerde, evin içiyle ilgisi olmayan, eve bitişik misâfir odaları olurdu. Dolayısıyla yabancı da olsa çekinmeden buyur edilirdi.

Kadın, misâfire bir yemek tepsisi hazırlamış. Misâfir odasının kapısını çalıp tepsiyi, tek eliyle uzatmış. Pehlivan, tepsiyi almak için yerinden fırlamış. İki eliyle tuttuğu gibi yere çökmüş. Zîrâ tepsi çok ağırmış.

Pehlivan, hiç bozuntuya vermemiş. “Buraların kadınları böyleyse erkekleri kimbilir nasıldır?” diyerek rakibini beklemeden memleketine dönmüş.

........

Liderlerin, parti kuranları ihânetle suçladığı ve kimseyi rakip tanımadığı bir memlekette Meral Akşener diye bir kadın, meydana çıkıp parti kurdu. Çatık kaşlara, alaylı gülüşlere, tehditlere meydan okudu ve başardı.

Her yeni hâli ihânetle suçlayanların, bu kadına iyi bakmaları lâzım.

Kadınları böyle olan bir milletin erkekleri nasıldır acaba?