CHP’nin tek parti iktidarı döneminde bazı uygulamalarından toplumun önemli bir kesimi rahatsızlık duyuyordu. Çok partili sisteme de geçilmediğinden dolayı kitleler sadece CHP’ye muhalifti, ama bu muhalefetin adresi yoktu. Bunu herkes gibi CHP’de biliyordu. Bu sebeple çok partili düzene geçişte elinden geldiği kadar direndi.

Sonunda DP kuruldu ve ilk seçimde iktidarı CHP’den aldı. Partisi olmayan kitleler partilerine kavuşmuş ve gereğini yapmıştı.

DP iktidarı da haksız uygulamalara yönelip, halkı rahatsız edince ondan hoşnutsuz kitlelerde oluşmaya başladı. Ancak DP’yi yıkacak güçte aynı kulvardan bir parti görünmüyordu. 1960 darbesinden sonra birçok sağ parti kuruldu, ama AP en büyük desteği alarak kısa bir koalisyondan sonra tek başına iktidara geldi.

DP’den memnun olmayan ama partisi de olmayan kitle partisini bulmuş, klasik DP tabanı ile buluşmuştu.

AP ise bir dönemde yıprandı. İçinden başka partiler çıktı. Sağda alternatif partiler oluştu. Solda ise Ecevit rüzgarıyla yelkenleri dolan güçlü bir CHP vardı. Bu sebeple sağ seçmen ve o günkü kavga ortamından rahatsız olan seçmenler AP harici bir güçlü oluşum oluşturamıyorlardı. Derken 1980 darbesi oldu. Darbeden sonra her ne kadar muvazaa partileri ile seçime girilse de ilk seçimi kazanan ANAP’ın yıkılması zor oldu.

Çünkü 1980 öncesi siyasi iklimde kendisine alternatif bulamayan gayri memnun kitleler ANAP’ı sahiplenmişti. Darbe öncesi kavga ikliminden yılan milyonlar partilerini bulmuştu.

ANAP’ta iktidardan devşirdiği gücü adaletsizce kullanmaya başlayınca oda kendi gayrimemnunlarını doğurdu. Diğer muhalefet partilerinin varlığına rağmen, onu yıkacak ve dengeleri bozacak siyasi iklim bir türlü oluşmuyordu. Derken RP-MÇP-IDP arasında kurulan ittifak kitlerle o imkânı verdi ve ANAP’ta diğerlerinin yoluna girdi.

ANAP’ın alternatifi olarak ittifaka yönelen insanlar ittifakın en güçlü görünenine bir kredi vermeye niyetliydiler. Bu kredi RP ve AKP üzerinden oya devşirildi. Gayrimemnun kitleler yeni adreslerini muhafazakâr görünümlü, sahte İslamcılarda bulmuştu.

AKP ise hepsinden daha fazla istismara yönelen, siyasi ahlak kurallarını toptan devre dışı bırakan, siyasi teamülleri bile harcamaktan çekinmeyen, tam bir güç makinesi haline geldi. AKP’nin özellikle toplumsal barışı bozan söylemlerinden rahatsız olan milyonlar uzun süredir bir alternatif arıyorlar. AKP’nin kaptan köşkünde oturan şahıs karşısında güçlü bir alternatifin olmayışından dolayı mütemadiyen kazandı.

Yine tarih tekerrür ediyor, yine huzursuz kitleler var ve bu kitleler yine alternatif arıyorlar. Ama bu seferki alternatifin buluşma noktası “toplumsal huzur-toplumsal barış” eksenidir.

Muhalif alternatifler içinden toplumsal ve kitlesel seçimin Meral AKŞENER’den yana olmasının taşıdığı anlam işte bu sosyal barış talebinin Meral hanımda karşılık bulmasındandır. Meral hanım da bu talebin farkında olduğundan söylemlerini bu talebe oturtuyor.

Bugün; çarşıda, pazarda, kahvede ve işyerinde her türlü baskıya rağmen; muhalefet eden, konuşan ve AKŞENER parti kurarsa ona oy vereceğini söyleyen iktidar muhalifi büyük bir kitle oluştu. Daha kurulmayan, henüz hukuki hiçbir bir geçerliği olmayan ama sosyal anlamda tabanı olan bir parti sosyal siyaset açısından oldukça önemlidir.

Çünkü bir partinin başarılı olması için tabelasının asılmasından çok toplumsal bir temsil tabanına oturması gerekir.

Daha önce örneklerini verdiğimiz memnuniyetsiz kitleler ile şimdi karşımıza çıkan kitlenin aralarında önemli bir fark var. Bundan önce ki örnekler de gayrimemnun olarak kendilerini niteleyen bir kitle yoktu, siyasi ortamdan imkân bulup yeni alternatife sarılan insanlar söz konusuydu. Şimdi karşılaştığımız ise başlı başına siyasi bir olgu olarak göz önünde duruyor. Henüz partisi bile kurulmayan ama parti kurulmasını talep eden milyonlar. Bu siyasi manzaraya her zaman rastlanmaz.  

Siyasi tartışmalarda, sohbetlerde insanların kendilerini “Akşenerci” olarak nitelemeleri sosyal gerçekliği en yalın haliyle göstermektedir.

Meral AKŞENER başkanlığında kurulacak olan yeni siyasi oluşum, sadece bir siyasi parti olmayacak, Türkiye’nin toplumsal talep ve ihtiyacına cevap verecektir.

Kolay gelsin.