İlayda Şimşek

Öğretmenlik ülkemizin adeta kanayan yarası.

İtibarsızlaştırıldık. Kadro verilmedi, atanamadık. Devlet okullarında iş yükümüz kadrolu öğretmenle aynıyken ücretli öğretmen olarak asgari ücretin altında maaşlarla çalıştırılıyoruz halen, yarım sgk primiyle. Bu devlet eliyle yapıldığında özel sektörün de önünü alacak hiçbir şey kalmıyor. Sigortasız çalıştırılıyoruz, haftada 55 saat derse giriyoruz bu şartlarda bile asgari ücretin üstünü kazanabilen çok az meslektaşımız var. 4 sene bölümlerde, Eğitim fakültelerinde dirsek çürüten öğretmenlerimizin hakkı asla bu değildir. 

Çoğu öğretmenimiz bu maaşlarla geçinemediği için en azından 'yan hakları' olan farklı mesleklere yöneliyorlar. Atanmak için canla başla çalışıp mülakatta elenen çok arkadaşımız var. Devletin öğretmen açığı ücretli öğretmenlerle kapatılıyor. Okullarda neredeyse kadrolu öğretmen kadar ücretli öğretmen mevcut.

İşin bir de iç yüzü var.. Mesleğimizin bu denli değersizleştirilmesinin kırılma noktası ''Öğretmen'' olmadığı halde sektöre bir şekilde sızan, sızdırılan insanlar. Üniversite öğrencileri, yalnızca ''İngilizce'' bilip pedagojik formasyona dair hiçbir şey bilmediği halde özel sektörde ingilizce öğretmeni olarak çalışanlar... Tarih öğretmeni olup ''sınıf öğretmeni'' olarak ücretli öğretmenlik yapanlar... Sırf düşük ücretle çalıştırabilmek için öğretmenlerimiz öğrencilerinden koparılıyor... Yerine vasfı olmadığı halde ''düşük ücreti'' kabul eden kişiler getiriliyor...

Eğitimin kalitesi yeterince düştü, dibi gördü. AÖF mezunları çok kolay bir şekilde formasyon alarak aramıza karışıyor. ''Açıköğretim'' okuyarak doktor olunmuyor, avukat olunmuyor, psikolog olunmuyor. Peki ya geleceğimizi inşa eden öğretmenlerimiz nasıl açıköğretim fakültesinden çıkabiliyor? Bunun mümkünatı da mantığı da yoktur. Sayı olarak binlerden bahsediyoruz. Öğretmenlikteki bu yığılmanın en büyük sebeplerinden biri de açıköğretimdir. Açıköğretimden öğretmenlik bir an önce kaldırılmalıdır. Kurallar ve kanunlarla öğretmeni korumalıdır. Sigortasız çalıştıramamalı hiçbir kurum bizi, veya yarım sigortayla... Asgari ücret öğretmenin kabul edebileceği bir ücret değildir. Teklif dahi edilmemelidir. 

Öğretmenin yeri okuldur. Öğretmenlerimizin ''özlük hakları'' devlet eliyle korumaya alınmalıdır. Öğretmenliğe, öğretmeye tutkun öğretmenlerimiz sömürü düzeninden kaynaklı olarak mesleğini idame ettiremez duruma gelmiş ve farklı mesleklere yönelmiştir. Eğitimde acilen bir düzenleme yapılması zaruri hale gelmiştir. Ücretlerimiz iyileştirilsin, haklarımız verilsin, atamalarımız yapılsın ve mesleğimizi icra edebilelim... 

Editör: İlayda Şimşek