Meral Akşener’in şerefine nâmusuna iftira atıldığı zaman her şeyden evvel bir kadın olarak karşı çıkmıştım. Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in bu konudaki tavrını da örnek verip “Hepimize örnek olmalı” demiştim. Çok şükür ki kaset iftiralarının toplumda bir karşılığı olmadı.

Olmadı ama TBMM Başkanı’nın “Meral Kılıçdaroğlu” esprisi, yakışık almadı. Bu toplumda imam-cemaat ilişkisi çok kuvvetlidir. Yetkili ağız, haddini aşarsa aşağıdakileri durduramazsınız. Nitekim Meral Hanım hakkında son zamanlarda öyle ince (!) ifâdeler kullanılıyor ki pes artık!

Kafayı çekince İslâmcı takılan bir terbiyesiz, “taşıyıcı abla” ifâdesini kullandı. Hadi erkekleri boşverelim. Çünkü şuuraltı bozuk erkeklerin, başa çıkamadıkları kadınlara bel altı saldırısında bulunmaları âdettendir. Fakat kadınlara ne oluyor? Kocasının rektörlüğünü vatanın bekası hâline getirmiş ve kriptoluğu AK Parti cenâhından tescillenmiş bir ağır vasıta, sürekli Meral Hanım’a dil uzatıyor. Eleştirsin, eleştirebilir ama bel altı laf oyunları yapıyor. “Çingeneyi hanım etmişler hamamı yıkmış tas ile” sözünü akla getirecek kadar ileri gidiyor. Meral Hanım, bir parti lideriyle görşünce “Allah bir yastıkta kocatsın” diyor. Bu ne demek? Bu nasıl bir üslûp?

Anlaşıldı. Meral Hanım’a bu tip saldırılar artacak. Kaset saldırısında yazdığımı aynen tekrar ediyorum:

Kazâyla bir sapan taşı bir altın kâseye değse

Ne taşın kıymeti artar ne kıymetten düşer kâse

Meral Akşener, Söğüt’te adaylığını açıkladığı zaman şöyle yazmıştım:

“Türkiye’nin bir iktidar partisi var ama doğru dürüst bir muhâlefet partisi yok. Ak Parti’nin hem şansı hem de şanssızlığı. Dilerim Meral Hanım, bu boşluğu doldurur. Yolunuz açık olsun Meral Hanım. Madem Söğüt’ten yola çıkıyorsunuz Hayme Ana yoldaşınız olsun.”

Bendeki Meral Hanım budur. Elbette, siyâsî çizgisine eleştirilerim var, katılmadığım fikirleri var. Yeri geldikçe de eleştireceğim.

HAYDİ PELİKANCIK, BİR KIZ DOĞUR; ADINI MERAL KOY!

Nereden çıktı bu muhabbet demeyin, sabırla okuyun lütfen.

Boğaz’da çok şiddetli bir gemi kazâsı daha oldu. Aslında kazâ demek doğru değil. Gemi, bildiğiniz dümdük gidip yalıya vurdu. Hangi yalı derseniz, tuhaf bir yalı. İri ufak, bit yavşak ne varsa içinde. Çingenesi, ruh hastası, entel takılanı, şebeleği, kriptosu, kafayı çekip İslâmcı takılanı, 13 yaşında Bosna’da savaşanı.. ne ararsanız var.

Acı olan şu ki bu yalı kazıkları, AK Parti’ye akıl hocalığı yapıp ha bire kazık atıyorlar. Cumhurbaşkanınına yanlış akıllar veriyorlar. Dosya hazırlayıp Başbakan indiriyorlar. “Kesin yüzde yetmiş alırız.” diyerek en olmadık zamanda referandum istiyorlar. Sınırdaki garnizonu gazinoya çevirip Cumhurbaşkanını çalgı çengi ortasına oturtarak itibarını sarsıyorlar.

Bir yazar anlattı. Sosyal medyada beş bin takipçisi olan gençleri yalıya çağırıp, teşkîlât-ı mahsûsa edâsıyla, “Vatan için bizimle çalış.” diyorlarmış. Birgün çağırdıkları delikanlıya, “Seni filanca gazeteye genel yayın yönetmeni yapacağız.” demişler. Delikanlı, yalıdan ayrılıp, derhâl o yayın yönetmenine haber vermiş. Mezkûr yayın yönetmeni ve gazetesi, bunların ne olduğunu iyi biliyorlar ama korkularından bulaşamıyorlar. Zaman zaman iktidarı bu çeteye karşı uyaran yazıları yazsalar da fazla ileri gidemiyorlar.

“Yapmayın, etmeyin, bu arsızları dinlemeyin. Tuzak üstüne tuzak kuruyorlar. İpleri dışarıda...” diye kaç kere uyardık ama nâfile.

Tıpkı Hekimbaşı Yalısı gibi bu yalıdakiler de gâfil avlandılar. Basından okuduğumuz kadarıyla Hekimbaşı yalısının şimdiki sâhibi, gayri ihtiyârî, durdurmak istercesine gemiye doğru koşmuş.

Bu yalıdakiler ise çil yavrusu gibi dağıldılar. Fakat içlerindeki bâzı soytarılar, ne olur ne olmaz diye çatıya çıkıp gemiye binme derdine düştüler bile.. İleride uçağa binmek için yaptıkları şaklabanlıkları yapıp bu gemiye binerlerse şaşmam.

Birinin yazısını okudum, gözlerime inanamadım. CHP-İP ittifakına abidik gubidik demek kendilerine yakışmazmış. Oysa daha geçen sene , “Oşt havlayın köpekler. Başka kapıya “ yazıları yazıyordu. Birden bire 3.Mahmud soyundan oldu.

Ne diyeyim?

“Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana” diyeyim.

Hanımefendiye bir tavsiyem var:

15 Temmuz sonrası, “O gece şöyle öldüm böyle öldüm” hikâyeleri yazıp darbe kahramanı oldun. Darbe gecesinin kahramanı Hande Fırat’ı atlatıp, “Mona Lisa Smile” hâlinle canlı yayınlara çıktın. Doğum yaptığın târihten anladık ki 15 Temmuz’da iki canlıydın.

Tertemiz dünyaya gelen çocuğuna, bir zamanlar “Vahşi”ye benzettiğin kişinin adını verdin.

Bak, gemi yalıya vurdu. Durum iyi değil.

Hemen bir kız doğur; adını da Meral koy.

Efendim, duyamadım? Ya erkek olursa ne mi yapacaksın?

Görmüyor musun erkek gibi kadın, koy gitsin!