Bir ülkeyi yönetmeye talip olmak, aynı zamanda devlet çarkının   ihtiyaç duyduğu kadroları  yetiştirmeyi  de gerektirir.

Devlet; bilgi,akıl,cesaret ve beceri ile yönetilir.

Ülke  yönetmek  parti veya  dernek yönetmeye benzemez..Bir çok alanda uzmanlık bilgisi gerektirir. Ekonomistiniz,diplomatınız,hukukçunuz,stratejistiniz,uluslararası ilişkiler uzmanınız, iç ve dış sorunlarda uzmanlaşmış kadrolarınız yoksa devlet yönetemezsiniz.

Siyasi bir hareketin neye talip olduğunu anlamak için kadrolarına bakmak kafidir.

Sadece devleti korumaya odaklanan bir yapının -devlet yönetmek gibi- bir amacının olduğu söylenemez.

Türk Milliyetçileri yıllarca planlı bir şekilde -devleti korumaya, bir nevi jandarmalığa-hapsedildiler.

Kendilerini bir asker gibi hissetmeleri için yoğun  çaba harcandı.

Vuruldular,öldüler,hapis yattılar,bedel ödediler ama hiç bir zaman erlikten öteye geçemediler.

Dikkat edin,iş adamları,eğitimciler,diplomatlar,ekonomistler,para sihirbazları Bozkurt işareti yapmıyor.

Askerler,polisler,dağ-taş,kış-yaz demeden terörist peşinde koşanlar ve  sokaktaki gençler bozkurt işareti yapıyor.

Ufkumuz  bundan ibaret.

Bugün de aynı  oyun,aynı senaryo değişik adlar altında sahnelenmeye devam ediyor.

Biz kadro partisiymişiz,iktidara talip değilmişiz.

Türk Milliyetçileri böyle morfinleniyor.

Böyle çoraklaştırılıyor.

Böyle bilgiden,uzmanlıktan uzaklaştırılıyor.

İktidara talip olmayanın kadrosu mu olur?

Yahut iktidar olmayanın kadrosu mu kalır?

Siyaset ülkeyi yönetmek için yapılır.

Amaç kadro yetiştirmekse bunun için siyasete gerek yoktur.

Başkaları gibi okullar,yurtlar,dernekler,vakıflar kurarak bunu yapabilirsiniz.

Ama siyaset yapıyorsanız alttan gelen kadroları devlet mekanizmasına taşımak için iktidarı hedeflemek zorundasınız.

Ülkücü Hareket kırk küsur yıl geçmişi olan bir hareket.

Herkesten fazla fedakarlık yaptı. Herkesten fazla ezildi. İnsan da yetiştirdi ama iktidar olamadı.

Çünkü onu yönetenleri yönetenler tarafından sistemli bir şekilde iktidardan uzaklaştırıldı.

Enerjisi iç çekişmelerle harcandı.

Yetenekleri iğdiş edildi.

Askerlikten,Jandarmalıktan başka ufuk gösterilmedi.

Bugün her ülkücünün bu ülkenin nasıl korunacağına dair söyleyecek bir sözü vardır, ama nasıl yönetileceğine dair bir sözü yoktur.

Türkiye 40 yıl öncenin Türkiye'si değil.

Ülkücü/Milliyetçi hareket de dünün şartlarının dayattığı noktada duran bir hareket değil.

Kırk yıllık tecrübe bize yönetemediğin bir ülkeyi koruyamayacağını da göstermiştir.

Yönetmek için asker psikolojisinden  kurtulmak gerekir.

Erlikten Generalliğe, Jandarmalıktan yöneticiliğe terfi etmenin zamanı gelmiştir.

Bugün artık ülkücülük  -devleti yönetmeye talip-olmaktır.

Yönetmezseniz yok olursunuz.

Yaşamak istiyorsanız iktidar olacaksınız.

Bırakın Jandarmalığı biraz da başkaları yapsın.