İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçildiği günden günümüze kadar yaptığı hareketler, ileride Cumhurbaşkanlığı için kendisinin hevesli ve kararlı olduğu görülüyordu. Ancak Karadeniz gezisiyle başlayan hatalar zinciri Ekrem İmamoğlu’nu yarışta bayağı geriye itelemiş görünüyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise ilk başlarda aday olmayacağını söylerken, son dönemde iştahı kabarmış olmalı ki; Belediye başkanları görevlerine devam edecek diye başladı ve yarışta bende varım demeye getiren tavırlar sergilemeye başladı. Kendisi bugüne kadar ben adayım demese de çevresi hergün bir açıklama yaparak adayımız Kılıçdaroğlu’dur diyordu. Şahsen Kılıçdaroğlu aday olursa Tayyip Erdoğan banko seçilir diye düşünüyorum. Kılıçdaroğlu aday olmamalıdır. Böyle bir fırsatı ya tutarsa kabilinden bir adaylıkla heba etmemelidir. Türk seçmenini iyi okumalıdır diye tavsiye ediyorum.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise erken havlu atarak ben kurulacak yeni iktidarda Başbakanlığa talibim demişti. Ancak bazı yorumculara göre Meral Hanımın her an Cumhurbaşkanı adayı olabileceği ifade edilmektedir.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a gelince durum biraz daha farklı. Mansur Yavaş seçildiği günden günümüze kadar Cumhurbaşkanlığına aday olduğuna dair en ufak bir emare vermedi. Adayım demediği gibi, kendisine sorulduğu zaman, o konu ile ilgili değilim. Ben Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçildim. Ankaralılara hizmet etmek için seçildim ve görevime devam ediyorum dedi. Böyle dese de yapılan tüm anketlerde Mansur Yavaş Cumhurbaşkanlığı için açık ara önde gözüküyor. Şahsen benim de Cumhurbaşkanı adayım Mansur Yavaş’tır. Çok ta yakışır. Devlet tecrübesi var, vizyon var, diploması da! var, siyasi üslubu da düzgün. Neden olmasın. Ümit Özdağ ön almak adına Mansur Yavaş’ın adını adayımız diye açıklasa da Mansur Yavaş için kamuoyu desteği kendiliğinden oluşmuştu.

Gelgelelim İktidardaki çürümeye. Bu konuda o kadar malzeme var ki; ciltler dolusu kitap yazacak malzeme birikti. Ancak ben kaba hatlarıyla konuya değineceğim. Çürüme, iktidarın PKK ile, “Bize göre yıkım, iktidara göre çözüm süreci” dedikleri süreçle başladı. Devamı ise Fetullah Gülen ve cemaatine verilen sonsuz toleransla devam etti.

 Şu anda Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdağan’ın kuruluşunda birlikte hareket eden bir kişi dahi yanında kalmamıştır. Birlikte başladıkları isimleri yolda yeni tanıştıklarına heba etmiştir. Düşünsenize Başbakanlığa getirdiği Ahmet Davutoğlu nerede? 11 yıl maliyeden sorumlu olarak görev verdiği Ali Babacan nerede? Kültür ve Milli Eğitim Bakanlıkları yapan Hüseyin Çelik nerede?

Bu arada, Sayın Cumhurbaşkanı’na kabine içinde sesleri çıkmayan yarışta biraz geriye düşenlerin açıklamaları ise başka bir garabet. “Kral Çıplak” diyen ve diyebilenler son günlerde artmaya başladı. Kral Çıplak diyen ilk kişi eski TBMM Başkanı Bülent Arınç olmuştu. Onu Metin Külünk, Abdurrahman Dilipak, Şamil Tayyar gibi isimler takip etti. Metin Külünk biliyorsunuz, Reyis Sedat Peker’in ifadelerinde her ay 10 milyon dolar ödediği söylediği isim olarak ortaya atılmıştı. Bu olayı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, isim vermeden Sedat Peker’den ayda 10 milyon dolar alan kişi kim diye ortaya atmıştı. Şamil Tayyar ise eski bir Akp milletvekili, halen Akp MYK üyesi olduğunu hatırlatmak isterim.

Asıl çürüme ise Ak Parti’nin geçmişte yönettiği İBB ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanmaktadır. Akp İstanbul seçimlerini kaybetmeyi halen içine sindirebilmiş değiller. Ekrem İmamoğlu’nu nasıl alaşağı ederiz diye bilgi ve belge hazırladıklarını tahmin ediyorum. Ellerine geçecek ilk fırsatta Ekrem İmamoğlu’nu derdest edeceklerini düşünmek kehanet olmasa gerektir. İBB’deki çürümeyi ise, İBB eski başkanı Mevlüt Uysal’ın neler yaptığını kendileri ifşa etmeye başladılar. Ankara’ya döndüğümüz zaman ise; eski başkan İ. Melih Gökçek’in 801 Milyon Dolar harcayarak yapmaya çalıştığı “ANKAPARK rezaleti” ise gündemden düşecek gibi değil. Sadece Ankaralıların değil 84 milyon hepimizden alınan vergilerle toplanan milli gelir bu şekilde heba edildiğini bir tuluat tiyatrosu seyreder gibi seyrediyoruz.

Ak Parti iktidardan neden gitmek istemediğini burada görmek lazım. Çünkü iktidardan gittikleri andan itibaren artık hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağını başlarına nelerin gelebileceğini bildikleri için iktidardan gitmemek için ellerinden gelen hertürlü argümanı kullanacaklarını düşünüyorum. Daha da ileri giderek AKP’nin seçimleri kazanamayacaklarını düşündükleri anda Türkiye’de seçime gitmeyeceklerini dahi düşünüyorum. Bu olayı daha önce de yazdım. Suriye veya Yunanistan’la bir savaş sahnesi icat ederler ve OHAL ilan ederlerse seçimler otomatikman ertelenir. Nasıl olur demeyin? Yıllar önce MİT Başkanı ne demişti; Suriye tarafına geçer Türkiye’ye doğru iki bomba sallarız ve onu savaş sebebi sayarız demişti.

Alın size savaş sebebi.

NE MUTLU TÜRKÜM VE MÜSLÜMANIM DİYENE, VE DİYEBİLENE