Bu başlığa, “neremiz borçsuz” dediğinizi duyar gibiyim. Türkiye AKP ile birlikte, üretmeden tüketmeye, kazanmadan borçlanmaya, lüks ve israfın göbeğinde yaşamaya başladı.

Ekonomimiz ne yazı ki, borç batağında. İçte vatandaşlar dışta devlet ve sanayicilerimiz de öyle. Tüketici kredileri yaklaşık: 507 milyar TL’ye ulaşmış vaziyette. Üretmeyen ya da ürettiği para etmeyen köylü-çiftçi, sanayici ile sabit geliri olan isçi, memur ve emekliler bu borcu nasıl ödeyecekler?

AKP 2002 de iktidara geldiğinde, devletin dış borcu: 130 milyar (Yüz otuz milyar) dolardı. Bugün ki borcu merak ettiniz değil mi? Etmekte haklısınız. Çünkü AKP, “Biz elhamdülillah IMF’ye borcumuzu bitirdik, 5 milyar dolar da borç verecek hale geldik” diye öğünmüyor muydu?

Sıkı durun bu gün devletin dış borcu: 486 milyar dolara merdiven dayamış durumda. Yol, köprü, tüp geçit, hastane yaptılar denilebilir. Devletin öncelikli görevi topladığı vergilerle bunları yapmak değil mi? Kaldı ki, yapılan pek çok köprü, yol ve tüp geçitler de, “Yap işlet-devret” usulüyle özel sektör ya da yabancı ortaklıklarla yapılmaktadır. Onun için de devlet taahhüt edip de tutturamadığı geçiş farkını dolar olarak o firmalara ödemektedir. Osman Gazi  Köprüsü buna bir örnek.

486 milyar dolar dış borcu ödemek olası mı? Üretmeyen, samanı dahi ithal eden bir ekonomi ile bu, asla mümkün değil.

Biz ne yapıyoruz? Bu borcunun her yıl FAİZİNİ ödeyebilmekteyiz.

Ya da borcu borç ile yeni borçlar alarak kapatmaya çalışıyoruz. Tıpkı Kredi kartı borçlusu yurdum insanın yaptığı gibi.

Bu gidişat hiç hoş değil.

Bu gidişin sonu karanlık görünmekte.

Ne lüksten ne israftan vaz geçmiyoruz. Devlet lüks ve israf batağında!

Borçlarımız tırmandıkça tırmanmakta.

Sonuç mu? Bu anlayış ve bu gidişle, dönüşü olmayan kara bir deliğe doğru giriyor gibiyiz.

Hem üretmeyeceğiz, yerli ve milli ekonomiyi teşvik etmeyeceğiz hem de lüks ve israfın dibine vuracağız. Hem FAİZ lobisi diye hamaset yapacağız, hem de aşırı derecede FAİZ ile borçlanmaya devam edeceğiz.

Sonuç! Sonucu göremiyor musunuz? Yıllarca beddua ettiğimiz, lanet okuduğumuz Sırbistan’dan bile lob et ithal etme çaresizliğine düşeceğiz.

Ne kadar yazık ve düşünülesi bir durum! AKP ve kurmaylarının zamanında Sırbistan ve Sırp yöneticiler için ne dediklerini bir araştırsanız. Geldiğimiz noktanın vahametini daha iyi kavrarsınız. (Sn. Y. Özdil 15. Ekim. 2017 günü SÖZCÜ’de “Devl’et” başlığıyla ne güzel anlatmış.)

Neden Türk Cumhuriyetlerinden değil de Sırbistan’dan. Bu etlerde Srebrenitsa’da katledilen Müslümanların kanları yok mu acaba?

Son söz. Gidişat iç açıcı değil. Dış ve iç borçlar birer kara delik oldu.

Yatırım da olmadığına göre, bu kadar dış borç neyin nesi? Yaptığımız tek yatırım Isparta’da açtığımız Cola Cola fabrikası değil mi? O da bizim değil,

Acilen, milli ve yerli ekonomiye yönelmeli. Başta devlet olmak üzere toptan israf ve lüksten vaz geçmeli; üretmeli ve ürettiğini tüketen bir ekonomiyi devreye almalıyız.

Esen kalınız.