İYİ Parti kongresinden sonra parti içi isyan şeklinde kamuoyuna akseden konu üzerine biraz da biz fikir beyan edelim.

Meseleyi tek pencereden değerlendirecek olursak başka sonuçlar çıkacağı gibi, birkaç pencereden de bakacak olursak çok başka sonuçlar değerlendirmeler çıkar.

Arkadaşlarımız seçilemediği için isyan ediyor. Koray Aydın'ın suçu ne?

“Efendim şu şu kişileri oy vermeyin” demiş siyasetin ruhunda “oy verin” demek kadar “oy vermeyin” demek de meşrudur. Buna kızacak isyan edecek bir şey yok ki.

Demokrasi bu zaten, bence arkadaşlarımız çok komik duruma düşüyorlar.(Bu konunun istisnası aday olmadığı halde aday olmayanların ismini delegeye verip buna oy vermeyin probakandası ayrı bir değerlendirmedir) ben biraz araştırdım,herkes aynı şeyi yapmış. Herkesin bir listesi varmış, herkes birbirine “sen oraya oy verme, bize ver”, “şuraya ver” şeklinde tevzirat,telkin yapmışlar zaten.

Kongrede istedikleri yeri alamayan veya yenilgi hissiyatına kapılan İYİ Parti milletvekilleri ve Genel İdare Kuruluna üye olan arkadaşlar kaybetmeyi hazmedemedikleri için, bunu bir yere fatura ederek bir tür kendi gazlarının ve itibarlarının kurtulacağı ümidiyle Koray Aydın'ın kellesini istediler.

İşte “O varsa ben yokum” bu yüzden başlık oldu.

Toplumsal öfkeleri siyasetçiler kendilerine bazen çözüm bulmak için rehber, bazen de kendilerini siyaset sermayesi yaparlar.

İYİ Parti kongresinden sonra öfkeyi kendi itibarlarınkurtarmak için ciro etmek üzere,kavgayı Koray Aydın üzerinden getirmeyi genel öfkenin gazını almak için bir açıdan İYİ Parti’nin iyiliğine yorumlayanlar da olabilir.

Kaybeden arkadaşların birçoğuna baktığımızda İstanbul dışındaki illerde kaybeden milletvekilleri, yani tabansız vekiller teşkilattan kopmuş vekil veya yöneticilerin olduğunu görmek veya göstermek mümkün.Burada Yanlış olan genel başkanın Tarafsızlığını yitirden tarz ile Koray Aydın'ın rakipleri elimine etme, sanki bu çalışmaları Sn.Akşener yaptırmış onun talimatıyla yapılıyor imasına haklı bir tepki olduğuda unutulmamalı.

Bu yenilgiyi abartarak İYİ Parti, Cumhur İttifakına dahil olacak bu ittifaka katılmaya ikna olmayacak veya ret edecek kişilerin listeye giremediğine dair yorumlara sadece gülmek gerekir.

Bu arkadaşlarımızın birçoğunu yakının tanırım şahsen. Ben Sayın Meral Akşener'e intizar ettiğimde bireysel öfkeli tarzında benim için yorumlar yapıldığını biliyorum, ama ben onlar gibi “O varsa ben yokum” dememiştim. “Ben yoksam ben, yokum” demiştim.

Sizce hangisi daha ahlaklı ve tutarlı bir davranış?

Örneğin İsmail Koncuk bana göre bir sendikanın başkanı idi. İYİ Parti tarlasında çok fazla izi olmayan emeği olmayan bir arkadaşımız ama değerli bir arkadaşımız. Gelir gelmez genel başkan yardımcısı olunca ona kimse bir şey demedi.

Dünyada ve Türkiye'de siyasi parti genel başkanlarını belli güçleri ve iradeleri olur kendilerine yardımcı olacak insanları en demokratik ülkelerde bile genel başkanlar kendileri seçer,dolayısı ile bağlı bulunduğu partinin iradesine bu kadar karşı çıkmak çok hoş karşılanacak,hele hele o siyasetçiyi kahraman yapacak bir şey değildir.

Anadolu'da bir deyim vardır “Eşeği dövemeyenler, semerini döver” İYİ Parti’de bir kısım isyancı siyasetçi arkadaşlar biraz böyle bir tavır içindeler, tebessüm ederek takip ediyoruz.

Sayın Meral Akşener’in amatörlüğü,acemiliği bu son kongrede değil, daha önce de birkaç kez bütün Türkiye'nin gözü önünde olmuştu. Bundan dolayı olup bitenlerin arkasında bir takım gizli ajandalar arayanlardan değilim.

Krizleri idare edemeyen topluluklar her zaman büyük zararlarla masadan kalkarlar.

Umarım Sayın Meral Akşener partisinin yarınlarda başarılı olmasını engelleyecek bu ve buna benzer sorunları zamanında halleder, Türk siyasetinin tıkanmış damarlarını açacak bir siyasi anlayış dünden daha çok bugün daha fazla ihtiyaçtır.

“O varsa ben yokum” anlayışının büyük bir mağduru İsmail Türk’tür. Ama suç başkasında değil,tabii ki bendedir siyaset bilmeyişindendir.

Hatırlarsanız Milliyetçi Hareket Partisi Genel başkanı kendisine uzun bir süre muhalefet ettikten sonra hoşgörüyle kendisi beni davet etti makamında 3 saat görüştük, bundan sonra sabırla güzel hizmetler yapacağımız noktasında genel merkezden ayrılmıştım.

Kısa bir zaman sonra Bengütürk TV genel müdürü ve Sayın Bahçeli'ye basın danışmanlığı yapan Murat İde ile kavgamızda “O varsa ben yokum” dedim ve kısa bir süre sonra Sayın Meral Akşener'e MHP Genel Başkan adayı olarak desteklemeye başladım,sonuç olarak fazla değil bir yıl sonra Meral Akşener’de beni değil Murat İde iyi tercih etmişti.

Ben uzun yıllar Murat İde’ye öfkelendim, kızdım, yazdım, çizdim geçenlerde aynı yerde tatilde karşılaşınca Murat İde’ye ile barıştık.

Ne kadar boş bir kavga olduğunu şimdi daha iyi görebiliyorum.

Kısaca “O varsa ben yokum” diye bir şey siyasette olamaz.