Orta Asya’nın en kalabalık ülkesi olan, Özbekistan’ın, zengin tarım potansiyelinin yanında, başta altın olmak üzere pek çok madenle, doğalgazda zengin rezervleri var. Dünyanın dördüncü büyük altın, beşinci büyük pamuk müstahsili. Maalesef altının da, pamuğunda nerdeyse tamamını ham olarak, düşük fiyata satıyor. Özbekistan’da gaz rezervleri petrol rezervlerinden çok daha fazladır.  2023 yılı itibarıyla 5.0903 trilyon metreküp doğalgaz, 817.7 milyon ton petrol ve 360 milyon ton gaz bileşimi rezervi tahmin ediliyor. Gaz rezervlerinin % 90’ı Buhara ve Hive  yakınlarında bulunmaktadır. Özbekistan, 2019 yılında, 60 milyar metreküp gaz üreterek büyük tedarikçilerden biri haline geldi. Petrol üretimi  günlük 100 bin varil dolayındadır. Doğalgazın bir kısmı Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Rusya'ya satılıyor, büyük kısmıysa Kazakistan, Türkmenistan ve Çin’le birlikte inşa edilen nakil hattı vasıtasıyla Çin’e sevk ediyor. Kalan kısım  ülke içerisinde tüketiliyor. Çin’e nakil hattı yapılmadan önce Özbekistan, doğalgazını, komşularına ve Rusya’ya piyasadan daha düşük fiyatla satmak zorunda kalıyordu. Bu nakil hattının inşasından sonra gazını Çin’e piyasa fiyatından sattığı gibi, bu nakil hattı sayesinde Rusya’ya ve komşularına uyguladığı fiyatları da yükseltti. Dünyanın en uzun ve en yüksek hacimli nakil hatlarından birini, üç Türk ülkesinin iş birliği içinde, sorunsuz hayata geçirebilmeleri ve on beş yıllık zaman diliminde projenin ikinci, üçüncü ve dördüncü etaplarını tamamlamaları büyük bir başarıdır.

Özbekistan, Orta Asya’nın en önemli ipek üreticisi. Özbekler,  tarımsal üretimin %40’ını karşılayan pamuğun yanında, başka tarımsal ürünlerinde ekimini arttırarak, ürün çeşitlendirmesi hedefliyor. Sovyetler, Özbekistan’da pamuk dışındaki ürünlerin ekimini sınırlamıştı. Sadece pamuk ekimi yapılması toprağın verimini düşürdü, bazı yerlerde tuzlanmaya ve çölleşmeye neden oldu. İşgalden önce, Özbekler, Uygurlarla beraber Asya’nın meyve, sebze üreticisiydi. Yakın pazarların taze meyve sebze ihtiyacını karşılar, uzak pazarlara kuru meyve ve sebze  ihraç ederlerdi. Sovyetler hem pamuk ziraatını mecburi kıldı, hem de pamuğu ham alıp Rusya’daki fabrikalarda işledi. Bugün pamuğun neredeyse tamamını Çin,  ham olarak, yani  minimum fiyattan alıyor.

İşsizlik oranı yüksek, bu yüzden iki milyona yakın Özbekistan vatandaşı, Rusya’da çalışıyor. Özbekistan, bağımsızlığını kazandığında kayda değer oranda Slav azınlık vardı. Bugün, bu oran %3 civarında. Göç durmuş olmasına rağmen, Slavlar her sene daha da azalıyor. Kerimov, vefat ettiği güne kadar memleketi sert bir yumrukla yönetti. Yabancı yatırımlara soğuk yaklaşıldı. Kerimov döneminde, bölgesel güç  olma ve Orta Asya ülkelerine liderlik yapma arzusuyla hareket edildi. Bunun için gerekli potansiyel de mevcuttu. Özbekistan,  enerji ve gıdada uyguladığı politikalarla kendi kendine yeterli hâle gelirken, pamuk ve altında yüksek üretim hacimleri yakalayarak, Rusya’dan ayrılan  devletler arasında kendini toparlayan ilk ülkelerden biri olmuştur.  Rusya’nın, bölge liderliği hedefine destek vermemesi üzerine, Amerika’yla yakınlaşan Kerimov, Özbekistan’da ABD askeri üssü açtı, GUAM’ a üye oldu. GUAM üyeleri Ukrayna ve Gürcistan’da, iktidarların devrilmesiyle sonuçlanan çiçek devrimlerine yol açan gösteriler, Özbekistan’da da başlayınca, Özbek yönetimi şok oldu. Amerika, demokrasi sloganıyla  gösterileri destekleyince, Taşkent o tarihe değin takip ettiği siyaseti değiştirdi. Önce silahlı çatışmaya dönüşen gösteriler en sert şekilde bastırıldı. Özbekistan, GUAM’ dan ayrılarak  ŞİÖ’ ye katıldı. ABD askeri üssünü kapattı. Böylece Özbekistan hem bölge ülkeleriyle, hem de Rusya ve Çin’le daha uyumlu politikalar takip etmeye başladı. Liderlik hedefleyen politikalarını dizginledi. Kazakistan ve Azerbaycan’ın hızla kalkınmaları ve yüksek tutarda yabancı yatırım almaları zaten Özbeklerin lider olmasını imkansız hale getirmişti.

2016 yılında, Kerimov’un yerine göreve gelen Şevket Mirziyoyev, önce serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecini başlattı. Mirziyoyev, komşularla ilişkileri iyileştirdikten sonra, Türkiye ve Rusya’yla olan anlaşmazlıkları çözdü. Yabancı yatırım çekebilmek maksadıyla, Avrupa’ya, Körfez’e ve Japonya’ya seyahatler düzenledi. Yatırımcıyı teşvik edecek yasal düzenlemeler yapıldı. Ülkede yaygın olan çocuk işçiliği ve pamuk köleliği konularında reformlar yapıldı. Taşkent yeni dönemde Türk Keneşine katıldı. Akabinde keneşin Türk Devletleri Teşkilatına dönüşmesini desteledi. Ülkenin turizm potansiyeli yüksektir. Semerkant, Buhara, Hive gibi tarihi şehirler ve dini liderlerin türbeleri, hem kültür hem de inanç turizmini olanaklı kılmaktadır. 2016’ya kadar rejimin nispeten kapalı kalması nedeniyle, bu potansiyel değerlendirilemedi. Yeni dönemde bu alanda ciddi girişimler yapılmış ve gelen turist sayısında artışlar sağlanmışken, pandemi bu süreci durdurdu.      

Özbekistan’a bağlı Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti ve Kazakistan sınırları dahilinde olan Aral Gölü 68 000 km2 yüz ölçümüyle Asya’nın ikinci, yeryüzünün dördüncü büyük gölüydü. Göl, son 50 yılda % 90 nispetinde küçüldü. Bu küçülmenin nedeni, Sovyetlerin zorunlu uygulama olarak başlattığı, tek ürüne yani  pamuğa dayalı tarımdı. Tek ürün ekimi, toprağı sömüren, bugün için yarını bitiren bir tarım politikasıdır. Hele çok su tüketen pamuk, tek ürün politikası takip edilecek en yanlış üründür.  Sovyetler, rekolteyi arttırmak amacıyla, aşırı sulama yaptırınca Aral’ın suları kurudu. Seyhun, Ceyhun ve Zerevşan nehirlerinin havzalarının birleşmeleriyle oluşan, Aral Gölü, yöre için hayati derecede önemlidir. Suların çekilmesiyle göl, kuzey (Kazakistan’da) ve güney (Özbekistan’da) olarak ikiye bölündü. Kazakistan, kurduğu baraj ve düzenli sulama tedbirleri sayesinde kurumayı durdurdu, su seviyesinde yükselme sağladı. Özbekistan tarafındaki göl, tuzlanmaya, kirlenmeye ve aşırı sulama yüzünden kurumaya devam ediyor. Nehirlerin geçtiği memleketler, eş güdüm halinde hareket etmezlerse, yaşanacak çevre felaketinden tüm coğrafya zarar görecek.

Karakalpakistan, Özbekistan’a bağlı  özerk devlettir. 165 bin kilometrelik yüzölçümüne sahiptir. Nüfusu iki milyon kadardır. Başkenti Nükustur. Karakalpakistan; Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’la sınırdaştır ve kadim Harezm topraklarının kuzey batısında kurulmuştur. Karakalpaklar, 18. yüzyılda, Rus işgali nedeniyle, anavatanları olan İdil nehri civarından  göç ederek bu bölgeye yerleşmişlerdir. Kıpçak Türküdürler. Dilleri en çok Kazakça, Nogayca ve Başkurtça’ya yakındır. Bazı dil bilimciler, Karakalpakça’yı ayrı bir şive olarak dahi kabul etmezler, ‘’Güney Kazak Ağzı’’ tanımlaması yaparlar. Bu halka, erkekleri siyah renkli kalpak giydiği için Karakalpak denmiştir. Bazı tarihçiler, Karakalpakları, Kazak halkını oluşturan topluluklardan biri olarak kabul ederler. Karakalpakistan, 1925 yılında, Kazak Özerk Sosyalist Cumhuriyetine bağlı özerk bölge olarak yapılandırıldı. 1930 senesinde direk SSCB’ye bağlanan özerk bölge, 1936 senesinde özerk cumhuriyet olarak Özbekistan’a bağlandı. SSCB’nin dağılma sürecine girdiği 1990 senesinde, Karakalpaklar bağımsızlıklarını ilan etti. 1991 senesinde demokratik bir seçimle başkanlarını seçtiler. Bu dönemde halkın bir kısmı  Kazakistan’a,  bir kısmı Rusya’ya bağlanmayı savunurken, bir kısmı tam bağımsız olmayı arzuluyordu. Özbekistan ise topraklarının % 40’na sahip olan bu özerk cumhuriyetin ayrılmasını istemiyordu. Kerimov, kuruluş döneminde çok sayıda Karakalpak siyasetçiyi Taşkent’te önemli görevlere getirdi. Bu siyasetçiler vasıtasıyla Karakalpakistan’ da Özbekistan’a bağlı kalmayı savunan bir damar oluşturdu. 1993 senesinde Özbekistan ve Karakalpakistan yirmi yıl geçerli bir anlaşma imzalayarak birleştiler. Anlaşmada, Karakalpakların birleşmeden memnun kalmazlarsa, yirmi yıl sonra referandum yaparak ayrılma  hakları tanındı. Yeraltı kaynakları açısından zengin olan Karakalpakistan da, pamuk üreticisidir.  Hayvancılık halen en önemli gelir kaynağıdır. Ülkedeki petrolü Lukoil çıkarmaktadır. Özbekistan’ın Aral gölündeki sahilleri Karakalpakistan’ a ait olduğundan, Aral’ın küçülmesinden ve çevresindeki çölleşmeden en çok Karakalpaklar zarar gördü.  Ahalinin % 35’ i Karakalpak, % 30’u Özbek, % 30’u Kazak, bakiye ise Türkmen, Rus ve Tatardır. 1990 senesinde ahalinin % 50 kadarı Karakalpak, % 35 kadarı Kazaktı. İşsizlik nedeniyle Karakalpaklarla Kazakların, Kazakistan’a göç etmesi, nüfusu hızlı artan Özbeklerin Karakalpakistan’ a yerleşmesi, nüfusun yapısını değiştirdi. 2022 yılı Haziran ve Temmuz aylarında, Taşkent’in anayasa değişikliği paketi içinde bölgenin özerkliğini zayıflatan düzenlemeler yapmak istemesi, yaygın ve kanlı protesto gösterilerine neden oldu. Özbekistan  düzenlemelerden vazgeçti.

Özbekistan bereketli topraklar üzerine kurulmuş, halkı çalışkan ve genç   olan bir memleket. Nüfusu makul oranda artıyor. Kerimov devrinde kaynaklar ve imkanlar yeterince iyi değerlendirilemedi. 2016 senesinden beri atılım içerisinde olan Özbekler, pandemi bu süreci etkilemiş olsa da, olumlu sonuçlar almaya başladı. 2050 senesinde, elli milyonu aşan nüfusuyla, Orta Asya’nın en kalabalık ülkesi olacak olan Özbekistan şuan uygulamakta olduğu politikalarda ısrarlı olursa, tarımda tek başına pamuğa bağlı olmaktan kurtulurken, tekstil sektöründe büyük üretici ve ihracatçıya dönüşecek. Özbekistan, eski SSCB, Avrupa ve Arap memleketlerine en çok meyve sebze ihracatı yapan ülkelerden biri haline gelebilir. Tekstil, tarım ve tarıma dayalı sanayi dışında, turizm de katlanarak büyüyebilir. Bölgenin, askeri ve demografik açılardan en güçlü, ekonomik açıdan Kazakistan’dan sonra ikinci güçlü ülkesi olması muhtemel. Orta Asya memleketlerinin hepsinde Özbek azınlık olması ve Kuzey Afganistan’daki kalabalık Özbek topluluğu, Özbekistan’a demografik derinlik sağlıyor.