Demokrat Parti Genel Başkanı Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysal, bir yıla yakındır hükümetin gündeminde olan ve korona virüs için bir önlem olarak sunulan konunun cezaevlerini boşaltmaya kadar indirgendiğini ifade ederek, AKP ve MHP TBMM Gruplarının teklifi ivedilikle ifade ettiğimiz temel gerekçelerle yeniden değerlendirmesini istedi.

Uysal, düzenleme hakkında “Bir kanun yapılacaksa; temeli “adaleti tesis etmek”, hedefi ise cezaevlerini boşaltmak değil HSK’nın yapısından başlayarak, hakim teminatından başlayarak entegre bir bakış açısıyla yapılacak bir düzenleme ile ‘Herkesin Hukukundan Emin Olduğu Bir Adalet Düzeni’ olmalıdır” dedi.

Genel Başkan Uysal, Mecliste görüşülen Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında şunları kaydetti:

“Konu cezaevlerini boşaltmaya indirgendi”

“Malumunuz, ceza infaz düzenlemesi konusunu seçim döneminde “af vaadi” ile başladık, “infaz kanununda değişiklik” ile devam ettik, şimdi ise Koronavirüs sebebiyle cezaevlerini boşaltmaya indirgedik.

Dahası bugün genel kurulda iktidar ve muhalefetin, yanlışta yarıştığı, işine geldiği yerden çektiği, siyasi iltisaklarına, mahalle yakınlığına, arka bahçe önceliklerine göre sahiplendiği ya da tenkit ettiği çelişkili bir teklifi görüşüyoruz.

“Alt yapıyı çözmeden üst yapıyı inşa etmeye çalışıyor”

İktidar birilerini memnun etmek için “af” ile ilgili atıfta bulunuyor ya da ima ediyor, bir diğer kesimi memnun etmek adına “ceza infaz düzenlemesi” diyor, şimdi de Koronavirüs salgınının arkasında teklifini dayatıyor.

İktidar, şehircilik anlayışında olduğu gibi alt yapıyı çözmeden üst yapıyı inşa etmeye çalışıyor.

Hülasa meselenin özünü, adaleti sağlamayı bir kenara bırakıyor, memleketin önceliklerini yerine kişisel siyasi önceliklerle bir teklifi yine dayatıyor. Krizi fırsata çevirmek konusunda oldukça mahir olan AKP iktidarı, bu salgın krizini de fırsata çevirmeye çalışıyor.

“Adaletsizlik gündemlerinde yok”

Seçim dönemlerinde yapılan vaadin oluşturduğu kamuoyu baskısı, kamuoyunda zaten var olan cezasızlık algısı ve muhtemel sorunlara karşı koronavirüs salgını için bir önlem gibi sundukları bu ceza infaz düzenlemesi zaten bir yıla yakındır gündemlerinde. Bir tek gündemlerinde olmayan ise Türkiye’de var olan adaletsizlik!

Ülkenin soruşturma/kovuşturma süreçlerinden temyiz ve infaz süreçlerine topyekûn büyük bir yargı sistemi ve adalet sorunsalı var. Bu haliyle yasalaştığı takdirde sistematik hata veren yargı sisteminin, “adaletsizlik” üreten halini daha da katmerlendirecektir.

“İnfaz paketi, adalete güvensizliği ve cezasızlık algısını daha da derinleştirecektir”

Sağlam bir temel perspektif olmadan, Cumhur İttifakı’nın kendi içinde ve dışında “dost gönülleme” saikiyle gündeme getirdiği infaz paketi; umulanın, öngörülenin aksine toplumun genelinde, yargı camiasında ve bireylerde hakim olan adalete güvensizliği, cezasızlık algısını daha da derinleştirecektir.

Cezaların infazı ile alakalı temel sorun adil yargılama ihlalleridir.

Ceza infaz hukukunun temel prensipleri vardır. Öncelikle infaz sisteminin caydırıcı ve rehabilite edici olması gerekmektedir. Sonrasında ise ceza insan onuruna uygun şekilde infaz edilmelidir.

Ama bakın buraya gelinceye kadar yargının siyasallaşması, siyasilerin cüppe giymesi, yargıçların cüppelerinde düğme araması, yani talimatla yargılamaların yapılması ve benzer suçların siyasi saiklerle farklı şekilde infaz edilmesi, suçluların neredeyse bağlantılarına bakılması temel sorundur.

“Devlet sadece cezaevleri çok dolu diye böyle bir düzenlemeye gidemez”

Elbette istihap haddi üzerinden değerlendirirsek bir cezaevi sorunu vardır. Kapasitesinin üzerinde bir dolulukla cezaevlerinde infaz sistemi az evvel bahsettiğim ceza infazının evrensel ilkelerine aykırıdır. Lakin “büyük” bir devlet, “adaleti mülkün temeli yapan” bir devlet anlayışına sahip devlet sadece cezaevleri çok dolu diye böyle bir düzenlemeye gidemez. Ya da bu gibi bir salgına karşı hükümlü ve tutukluların güvenliğini sağlama imkanı varken toplum güvenliğini ileriki vadede riske atacak bu gibi bir düzenlemeyi gündeme getiremez.

Bir risk varsa önlem alırsınız. Kapasiteniz yeterli değilse evvela tutuklu yargılamaları gözden geçirir, virüs dolayısıyla kalıcı düzenleme yapmak yerine idari sınırları zorlayarak tedbirler alabilir ve uygulamaya koyabilirsiniz.

“Hukukçuların dahi anlamadığı bir teklif genel kurulda görüşülüyor”

Bir diğer belirtilmesi gereken husus da ceza yargılama ve infaz araçlarını farklı düşünceleri tasfiye aracı olmaktan çıkarmak gerektiğidir.

Kendini reddetmeyi adet edinmiş, daha düne kadar AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın onlarca kez “devletin kişilere karşı işlenmiş suçları affetme yetkisi yoktur” deyip şimdi kısmen bir af düzenlemesi yapmak tutarlı ve açıklanabilir değildir.

Ayrıca konunun kıymetli uzmanlarının da belirttiği üzere “bu kanun bir labirent gibidir ve içinden ne çıkacağı belli değildir.” Nitekim hukukçuların dahi anlamadığı bir teklif genel kurulda görüşülmektedir.

Konunun uzmanlarının ve asgari hukuk nosyonu olan her kişinin belirttiği gibi bu teklifin özellikle bir takım istisnalar getirilmesi yönüyle “eşitlik” ilkesi uyarınca geçmişte benzer düzenlemeler vesilesiyle defalarca tenkit eden AYM tarafından iptali ihtimali oldukça yüksektir.

Bu kapsamda bir hatırlatma ve kaygıyı belirtmek yerinde olacaktır: Başta hain terör örgütü PKK’nın elebaşı da dahil, 15 Temmuz FETÖ Darbe Teşebbüsünün lider kadrosu, örgüt yöneticileri de dahil toplum vicdanının kabul etmediği ve etmeyeceği kadına şiddet, tecavüz vb. suçlular da cezaevlerinden salıverilebilirler.

“Bundan sonrası için muhtemel şiddet eylemlerini cezalandıracağını söyleyip öncesi için af çıkarmak hangi aklın ürünüdür?”

Meselenin uzmanları dururken, onların tavsiyeleri bir kenarda dururken yalnızca kendi siyasi müttefikini siyaseten memnun etmek odaklı popülist uygulamalara bir yenisi eklenmiştir.

Başkaca bir çelişki de dün bir basın açıklaması ile geçmişte muhalefet partilerinin sayısız teklifini gündeme almamalarına rağmen Corona Küresel Salgını vesilesiyle ekledikleri sağlık çalışanlarına yönelik şiddete dair cezalarla ilgilidir. Bundan sonrası için muhtemel şiddet eylemlerini cezalandıracağını söyleyip öncesi için af çıkarmak hangi aklın ürünüdür?

AKP’nin sadece yargı sisteminde değil vergi sisteminde de sistematik olarak yaptığı af düzenlemeleri ya da buna varacak düzenlemeler, ülkede cezasızlık algısını arttırmakta, kanuna saygılı vatandaşları ve adalet beklentisi olan vicdanları da yaralamaktadır.

“Cezaevleri ve infaz sistemi ıslah edilmelidir”

Bizim bu teklif hakkındaki tavrımız nettir. Muhalefet ya da iktidar mensuplarının bir kısmı gibi ceza ve tutukevlerinde iltisaklı bulundukları kişiler üzerinden değil, adil bir infaz sistemi gerekliliği üzerinden değerlendiriyoruz.

Ülkemizdeki ceza infaz sisteminin ne derece ıslah edici olduğu, cezaların failleri mükerrerlikten ne derece uzak tuttuğu, hükümlülerin topluma kazandırılıp kazandırılmadığı yani ne kadar rehabilite edildiği sorgulanmalıdır. Dahası terör örgütlerinin eğitim kampı haline gelmiş cezaevleri ve infaz sistemi de ıslah edilmelidir.

“AKP ve MHP TBMM Grupları, teklifi ivedilikle ifade ettiğimiz temel gerekçelerle yeniden değerlendirsin”

Bir kanun yapılacaksa; temeli “adaleti tesis etmek”, hedefi ise cezaevlerini boşaltmak değil HSK’nın yapısından, hakim teminatından başlayarak entegre bir bakış açısıyla yapılacak, ‘Herkesin Hukukundan Emin Olduğu Bir Adalet Düzeni’ ni tesis edecek düzenlemeler olmalıdır.

Ayrıca bu teklifin bu yüce meclisin geçmişte çıkardığı ve çıkaracağı kanunlardaki “genellilik” ilkesine aykırı olduğunu, olacağını belirtmek istiyoruz.

İnfaz düzenlemeleri gibi kalıcı düzenlemeler sükunet içinde, ortak akılla yapılır. Buradan iletmek istiyoruz, AKP ve MHP TBMM Grupları teklifi ivedilikle ifade ettiğimiz temel gerekçelerle yeniden değerlendirsin.”

Editör: TE Bilişim