Genel Başkan Uysal, yaptığı yazılı açıklamada TBMM ve ülke gündeminin en önemli gündemlerinden birisi olan yargı reform paketi hakkında yaptığı değerlendirmede “İktidar öncelikle zihni bir reforma gitmelidir” diye konuştu.

Uysal konuya ilişkin açıklamasında şunları kaydetti:

“İktidar, yargıyı siyasetlerinin bir aracı haline getirdi”

TBMM 27. Dönem 3. Yasama yılının ve fakat son yıllarda ülkemizin en önemli gündemi "yargı"nın geldiği haldir.

İstatistiki araştırmalar rakamlarla ortaya koysa da sokakta, her hane ve mahalde “yargı bağımsızlığı” ve dolayısıyla “adalet” konusu çeşitli tartışmalara sebep olan derin bir yara halini almıştır.

“Önerilen strateji belgesi, sorunları halının altına süpürmektir”

Yargıyı devletin asli üç erkinden biri olmaktan çıkarıp siyasetinin bir aracı haline getiren iktidar, tıpkı ekonomide olduğu gibi kendi bozduğunu kendi toparlayacağını iddia ediyor. Lakin ortaya koyulan strateji belgesinin çer çöp, sorun ne varsa halının altına süpürmekten ibaret olduğu görünüyor.

Yargı üzerindeki tahakkümünü çoğunlukçu bakış açısı ile kuran iktidar, şimdi de birtakım ittifaklarla elde ettiği çoğunluğu nazara alıp bir düzenleme teklif etmektedir.

Teklif edilen düzenlemenin yasalaşması eminiz ki iktidar için kişisel tatminden öteye gitmeyecektir. Zira Ak Parti iktidarı ve Ak Parti Genel Başkanı Sayın Erdoğan kanun, nizam takmayan, yasaları kale almayan bir tavır sergilemektedir.

“Bu teklif yeni bir yasa ve fazla mesaiden ibarettir”

Bugüne kadar defalarca Anayasa'yı delerek kevgire çeviren, mahkeme kararlarını "bizi bağlamaz" diyerek eleştiren Sayın Erdoğan ve iktidar cenahı için bu teklif "yeni bir yasa" ve “fazla mesai”den ötesi değildir.

Hatta öyle ki; yıllardır süren bu anlayış nedeniyle toplumun da normlara, kurallara inancı kalmamıştır.

Bu açıdan bakıldığında memleketin ihtiyacı; imtiyazlar içeren, yoruma ve itiraza haiz değil, herkes için geçerli, vicdanları tatmin edecek ve istisnasız "emredici" niteliğine riayet edilecek bir yasal ve yargısal düzenlemedir.

Bunun içinse asli ihtiyaç, iktidarın önce zihni bir reforma gitmesidir.

“Zihniyet değişmeden mahiyet değişmiyor”

İktidarın hasletlerinden biri de basit işlere afili isimler bulmak, işi basitliğinden, sıradanlığından çıkarmadan, olması gerekeni "yeni bir keşif" gibi sunmaktır.

Son yıllarda ismi değiştirip değişiklik bekleme alışkanlığına "Orta Vadeli Program"ın isminin "Yeni Ekonomi Programı" şeklinde değişmesi ile şahit olmuştuk. Ancak zihniyet değişmediğinde mahiyetin değişmediğini burada bir kez daha gördük.

"Yargı Reformu Strateji Belgesi" de bu biçimde değerlendirilebilir. Strateji gibi, reform gibi sözcükler işi "şık" gösterse de sorunu çözmeye yetmemektedir.

Ak Parti iktidarının bu düzenleme teklifi "sureti haktan görünmek"tir, böyle olmadığı ise ayan beyan ortadadır.

“Düzenlemeye değil, HSK’dan başlayarak yeniden yapılanmaya ihtiyaç var”

Yargıda uzun süredir bizlerin tespit ettiği sorunları hassaten kendileri de tespit ettilerse eğer görecekler ki; "reform"a yani “düzenlemeye” değil, "yeniden yapılanma"ya ihtiyaç vardır. Bu yapılanmaya da yargı erkinin mümessillik makamı olan HSK'dan başlamak gerekmektedir.

İktidar 16 Nisan'ın fiili hale getirdiği yargısal anomaliyi değiştirmek istiyorsa; inşa ettiği bozuk sistemi düzenleme gibi görünen koruma çalışmaları yapmak yerine, kolektif bir akılla yıkıp, herkesin fikir ve görüşlerini dikkate alan bir anlayışla bunu yeniden inşa etmelidir.

“Farz ibadet dururken nafile namaz kılıyorlar!”

Hazırlanan strateji belgesi, 2’si yürütme maddesi olmak üzere 39 başlıkta düzenleme öneriyor. Teklif içerisinde hukukçuların eğitimi konusu da ağırlıklı olarak yer tutuyor.

Hukuk mesleklerine giriş ve eğitim konularında düzenleme öneren teklifi hazırlayanlar, yargı mensuplarının mesleklerinde mahir olması gerektiğini hatırlamıştır ancak kendi iktidarlarında asıl maharetin iktidarın buyruklarını gerçekleştirmekle ölçülür hale geldiğini unutmuştur.

“Asıl mesele evrensel hukuka uygun, bağımsız kararlar alınabilecek ortamı yaratmaktır”

Dolayısıyla hukukçuların, yargı mensuplarının eğitimi elbette önemlidir. Ancak asıl önemli olan, hukukçuların bağımsız karar verebilecekleri, evrensel hukuka, insan haklarına uygun davranacakları ortamı sağlayabilmektir.

Düzenlemede cinsel taciz ve saldırı mağdurları ile ilgili, çocuk istismarı ile ilgili, mağdurları korumayı amaçlayan öneriler de vardır ve son derece yerindedir. Ancak iktidarın "fail"in kimliğine bakan anlayışı değişmediği sürece, son dönemde artan mağdurlara yenileri eklenecektir.

“Tek bir değişiklik yeterlidir: Herkes için adalet”

Diğer tüm değişiklik tekliflerini de değerlendirdiğimizde iktidarın asıl meseleyi atlamış olduğu görülmektedir. Türkiye'de tek bir değişiklikle tüm sorunlar aşılabilecektir; bu da "herkes  için adalet" mottosunda saklıdır.

İktidar bu düzenlemeyi yaparken güzel bir deyimi hatırlatmıştır. Kendileri "Farz ibadet dururken, nafile namaz kılmaktadır."

İktidar matbu israftan, zaman israfından vazgeçmeli, anayasada "kuvvetler ayrılığı"nı sağlayacak, başta HSK yapısı olmak üzere yürütmenin yargı üzerindeki hegemonyasına son verecek değişikliği ihdas etmeli, hak ve hürriyetleri teminat altına alacak düzenlemeye gitmeli, hülâsa "herkes için adalet"i tesis etmelidir.

“Bu kadük hükümet sisteminden vazgeçip, demokrasiyi işler kılmak gerek”

Kısaca önce eşi benzeri görülmemiş bu kadük hükümet sisteminden vazgeçip, demokrasiyi işler kılmalıdır.

“Nadira Kadirova davası tüm ayrıntılarıyla araştırmalıdır”

Küçük bir hatırlatma; İktidar "kayırma" anlayışından vazgeçmeli bir Ak Partili vekilin evinde ölen Nadira Kadirova davasını tüm ayrıntılarıyla araştırmalı, şüpheleri yok etmeli, vicdanları tatmin edecek bir izahla, samimi ise reforma başlamalıdır.

Editör: TE Bilişim