Sizi buluşturacak olan ittifak 'güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş ittifakı' olabilir mi?' sorusuna Akşener "Muhtemelen öyle olur… Ben heyecanla davranmanın doğru olmadığına inanıyorum. Siz bunları bulmak istiyorsunuz, haklısınız ama burada da yürüyen bir şey var. Günün sonunda hepimiz muhalefetiz. Bu muhalif alana zarar verecek bir sistemin içinde olmamamız gerekiyor" cevabını verdi. 

Gazete Duvar'dan Nergis Demirkaya'ya konuşan Akşener, darbe tartışmaları için de "Seçimi istemiş olmak, darbe ile ilişkilendirildiği zaman bu Türkiye’de iktidar cenahının artık sözü tükettiğini, umut vermek konusunda hiçbir imkanının kalmadığını gösteren bir eylem biçimidir. Elde yeni bir argüman yok, yeni bir kart yok dolayısıyla aynı şey; 'hain, darbeci, FETÖ'cü...' Böyle bir üçleme üzerinde gidiyor işler" diye konuştu.

Akşener'in açıklamaları şöyle: 

MHP Genel Başkanı ikinci kez 'Evine dön' çağrısı yaptı. Bu ne anlama geliyor?

"Sayın Bahçeli'nin 'evine dön' çağrısının neye tekabül ettiğine dair bir fikrin sahibi değilim. İlk söylediği zaman Sayın Erdoğan'ı göreve çağırmıştım, ortağıyla ilgilenmesini talep etmiştim. Bu defa pek çok hakaretin üzerine bir davet var. Davet midir, nedir? Sayın Bahçeli'yi anlama gayretinden vazgeçmiş bir insanım. Kendisine tavsiyem, Sayın Erdoğan çok meşgul. Sayın Bahçeli ve Sayın Doğu Perinçek'in zamanları çok. Emeklinin, çocuğuna bir şey götüremediği için intihar eden işsizin, 4 yıllık üniversite mezunu olup iş bulamadığı için gece oturup gündüz uyuyan gencin, esnafın derdine çare için el ele tutuşsunlar, projeler yapsınlar ve büyük ortağa iletsinler. Türkiye'nin hayrına olacak bir iştir."

Memleket Masası, Devlet Bahçeli’den tepki gördü. Kendisinin yerini sizin alacağınıza dair bir endişesi mi var?

"İYİ Parti Genel Başkanı olarak, Sayın Erdoğan’a "Onu bırak bizi al" diye bir kavramımız yok. Ben Türkiye’nin önemli sorunlarına, muhalefetin de görüşlerinin aktarıldığı, orta yolun bulunduğu bir ‘Memleket Masası’nı, Türkiye’nin hayrı için önerdim… Dışlanmış bir muhalefet Türkiye'nin çıkarlarına değil. Türk milliyetçiliğinin en büyük özelliği milletini sevmek ve onun ferahını, refahını sağlamaktır. Dolayısıyla bu teklife en çok Sayın Bahçeli’nin alkış tutması gerekiyordu. Agnostik çelişki derler. Çok büyük çelişki. Bir taraftan kendinizi Türk milliyetçisi olarak tanımlayacaksınız bir taraftan da milletin lehine olan her konuda elinizde sopa bağıracaksınız."

Yeniden bir darbe tartışması başladı. Erken seçim çağrıları da darbe söylemi ile ilişkilendirildi. Sizin de erken seçim çağrınız var, nasıl yorumluyorsunuz?

"Ben, "Şikayet edip geziyorsunuz, seçim yapın tazelenin" dedim. Seçim istemek bir haktır, seçim kararı ya Meclis’ten çıkar ya da Cumhurbaşkanı ilan eder. Bizim sayımız seçim kararı almaya yetmiyor. Bu başka bir şey ama seçimi istemiş olmak, darbe ile ilişkilendirildiği zaman bu Türkiye’de iktidar cenahının artık sözü tükettiğini, umut vermek konusunda hiçbir imkanının kalmadığını gösteren bir eylem biçimidir. Elde yeni bir argüman yok, yeni bir kart yok dolayısıyla aynı şey; 'hain, darbeci, FETÖ'cü...' Böyle bir üçleme üzerinde gidiyor işler.

Biz neyi konuşmuyoruz? Biz köprülere yapılan yüzde 25 zamla vatandaşa, emekliye, memura, asgari ücrete yapılan zammı, doğalgaza, elektriğe yapılan zammı konuşmuyoruz. Gıda enflasyonu yüzde 30'un üzerinde; açıklanan yüzde 14.6. Bunları konuşmuyoruz. İşsiz gençleri konuşmuyoruz. Sokaktaki vatandaşın derdi mi bunlar? Hayır değil. Yanlış hatırlamıyorsam iki yıl evvel Sayın Bahçeli'nin 'Türkiye'de darbe iklimi yoktur' diye bir sözü var. Bugün ne oldu? O zaman yönetemiyorsunuz kardeşim bu ülkeyi. Ama bütün bunları seçime yönelik bir alt yapı taşı döşemek olarak da gördüğümü söylemeliyim. Bilgim yok ama öyle analiz ediyorum."

Kamuoyu anketlerine göre "Ekonomide sorunu kim çözer" sorusuna hala yüksek oranda Erdoğan yanıtı veriliyor. Vatandaşın muhalefete güven problemi var gibi görünüyor. Güç birliği ve iktidarı değiştirme iddianızla ilgili nasıl bir süreç yaşanacak. Babacan katıldığı programda "Geçiş sürecinin çok iyi tarif edilip ilan edilmesi gerek" diyor. Takviminiz nedir?

"21. yüzyıla uygun bir sistem olarak tanımladığımız güçlendirilmiş parlamenter sistem tasarımını bitirmek üzereyiz. Muhtemelen Ocak ayının 3. haftası kamuoyu ile paylaşılır. Bizimki bir tasarım. Anayasa değil. Model. Gelecek Partisi bir Anayasal sistem sundu bize. Ondan sonra da arzu edilirse muhtemelen yan yana gelinir. Millet İttifakı olarak 24 Haziran'da DP, İYİ, CHP, SAADET olmak üzere 4 partiydik. 31 Mart’a geldiğinde Millet İttifakı olarak 2 partiyiz. Onun üzerine yeni partiler kuruldu. Saadet Partisi’nin durumu ne olacak? Çünkü Başkanlık konusunda daha esnektiler, bu uygulamadan sonra ne olur… Şimdi her parti kendi içinde bir şey yapıyor. Bunu paylaşacağız sonra kamuoyunun bunu tartışmasını sağlayacağız.

Bizim belediyelerle yaptığımız iş birliğinde de çok önemli bir kazanım oldu. Seçimlerde ‘bütün yardımlar kesilecek’ deniyordu. İki belediyenin alınması, buna karşılık yoksula karşı hiçbir şeyin değişmeyip israfın ve üçkâğıdın da ortadan kaldırılması ile daha fazla insana yardım edilir hale gelmesi, bir şeyi yıktı. Şu anda bize, “Şu problemi nasıl çözeceksiniz” diye geliyor. Oranı düşük olmakla birlikte “İYİ Parti çözebilir” ikinci sırada. Dün böyle değildi. Bizim ekonomiye dair söylediklerimiz artık dinlenilir oldu. 24 Haziran’da TV programlarında bana ekonomi sorulmadı. Hatırlayın, bana hep FETÖ soruldu."

Bahçeli'nin 'HDP kapatılsın' çağrısı var. O konuda adım atılabileceğini düşünüyor musunuz?

"Bahçeli kanuna, anayasaya göre müracaat edebiliyor. Birbirlerine dolaylı mesaj göndermek yerine, Çakıcı işinde olduğu gibi… Mesaj alındı ki ziyaret yapıldı."

Davutoğlu, 'HDP kapatılsın' çağrısını Bahçeli’nin tabanını konsolide etme çabası olarak yorumladı.

"Bilemem ama bilim yapan insanlar MHP seçmeninin bugünkü sistemden hoşlanmadığını ve doğru bulmadığını söylüyor."

Sizin, olası bir HDP'ye kapatma davası, Hazine yardımının kesilmesine karşı tutumunuz ne olur?

"Bunlar farz-ı muhal. Farz-ı muhal üzerinden konuşmuyoruz. Olsun bakacağız. Çünkü biz makulün peşindeyiz. Merkez sağ-sol gibi tanımlar yapmıyorum, makul tanımı yapıyorum. Türkiye’nin bu makul dile, tavra ihtiyacı var. Birilerinin de dengeyi oluşturması lazım. Biz de ona talibiz. Ama “Cumhur İttifakı içinde yer alır mısınız?” sorusuna çok net cevap veriyoruz. Denge derken, vatandaşın nefes almasına dönük, kavga gürültüden bıktı. Ama en açık en sert eleştirileri de iktidar partilerine biz yapıyoruz. Bu konuda da netiz. Her bir Kürt’ün HDP’nin doğal seçmeni gibi tanımlanmasına, Türkiye’de tüm seçmenlerin herhangi bir siyasi partinin zorunlu seçmeni gibi tarif edilmesine, yani seçmenin marabalaştırılmasına şiddetle karşıyız. Oyunu verir, vermez, önceliğiniz sadığa gitmek ve oyunu vermektir."

Cumhur İttifakı ve adayı belli. Muhalefet bunun için seçim sürecini işaret ediyor. Nasıl bir adaylık formülü konuşuyorsunuz? Kimi nasıl çıkaracaksınız?

"İki ittifak arasında çok önemli farklar var. Biri duygusal et-tırnak, tekleşmiş bir yapı. Biz ise 24 Haziran’a 4 parti girmişiz. 31 Mart’a 2 parti gitmişiz. İki de yeni parti kurulmuş. Bu partilerin genel başkanlarına ittifak ile ilgili bir şey sorduğunuzda cevap vermiyorlar. Şu anda sistemlerini oturtmak durumundalar. Haklılar da. Bizim ki iş birliği, ayrı kurumsal kimlikleriz. Duygusallık söz konusu değil. Vatandaştan gelen talebe uygun bir iş birliği var.

Birbirimize racon kesmiyoruz, küsmüyoruz, yanlış anlamalar olunca gelip dürüstçe konuşuyoruz. Gizli saklı bir şey yok. Bu iş birliği sistemi bir tarafıyla kolay ve kalıcı bir tarafıyla yönetmesi zor. Şimdi seçim geldiğinde bu Millet İttifakını hangi siyasi partiler oluşturacak, ona bakılacak. Ondan sonra ortak aday mı çıkarılması lazım, yoksa 2018’deki gibi mi? Onu denedik, bir ders çıkardık. Ondan sonra da nasıl bir sistem üzerinde yürünecek. Kimlerle hangi siyasi partilerle olacaksa Millet İttifakı, bunlar ortaklaşılarak yapılacak işler. Ben kendi adıma konuşabilirim. "Türkiye’nin geleceğini kişisel hedeflerle zora sokmayacağım" diyorum."

Editör: TE Bilişim