Birgün gazetesinden Yaşar Aydın; yeni seçim yasası, MHP ve AKP konularını değerlendirdiği haber analiz yazısı dikkat çekti.

Aydın’ın ‘MHP seçime tek başına girer mi?’ Başlıklı haber analiz yazısı şu şekilde:

AKP-MHP bloku, barajı düşürerek birbirlerine olan zorunlu bağı gevşetirken politik ortaklığı güçlendirdi. MHP, “Cumhurbaşkanlığı’nda ortak, parlamentoda ayrı” formülüne her adımda biraz daha yaklaşıyor.

Seçim yasasıyla ilgili değişiklik Meclis’e geldi. Teklif olduğu gibi yasalaşırsa büyük gürültüyle ilan edilen “ittifak” düzenlemesi fiilen ortadan kalkmış olacak. Baraj sorunu kalmayan partileri ittifaka bağlayan nedenler de ortadan kalkmış olacak.

Kamuoyunda değişiklik daha çok MHP’nin talebi olarak anlatıldı. Bu, işin görünen yüzü olabilir. İşin aslının Bahçeli’nin dayatması değil de iki liderin birlikte aldıkları bir karar olması kuvvetle muhtemel.

CUMHUR İTTİFAKI SEÇİME GİRMEYECEK

Devlet Bahçeli her fırsatta cumhurbaşkanı adaylarının Erdoğan olduğunu tekrar ediyor. Çok önemli bir gelişme olmadığı durumda bu fikrini değiştirmeyeceği söylenebilir. Erdoğan, erken ya da zamanında yapılacak bir çeçimde AKP-MHP blokunun adayı olacak. Ama bu durum, iki partinin parlamento seçimlerine birlikte girmelerini gerekli kılacak bir durum değil. Tam tersi ayrı ayrı seçimlere girmeleri durumda çok daha avantajlı hale getirecek başlıklar mevcut.

MHP ve AKP’nin parlamento seçimlerine ayrı girme fikrini güçlendiren başlıkları sıralayalım.

1 İttifakın avantajı yok: Seçim bölgesi baraj sistemi ile ittifakın partilere kazandırdığı tüm avantajlar ortadan kaldırıldı. Her parti, sadece kendi aldığı oy oranında milletvekili çıkaracak.

2 Propaganda serbestliği: Adana’da Furkan vakfı üyelerine yapılan müdahale de gösterdi ki iki parti bazı konularda oldukça farklı noktalara düşebiliyor. Bahçeli, İçişleri Bakanı Soylu’yu AKP’lilerden çok daha coşkuyla desteklerken AKP içinden bazı isimler müdahaleden sorumlu tuttuklarıyla ilgili kelle isteyebiliyor. Başlangıçta sorunlu görünen bu durum seçime giderken avantaj bile yaratabilir.

3 Ellerini rahatlatacak: MHP kendi tabanını daha rahat konsolide edecek propaganda şansı yakalayacak. Göçmen sorunundan Kürt meselesine kadar... MHP’nin seçim siyasetini esas olarak İyi Parti ve HDP üzerine yıkacağı şimdiden belli oldu. Muhalefete muhalefet edecek bir taktik izleyecek. Üstelik bunu iktidar partisinden çok daha sert şekilde ifade edecektir.

AKP ise MHP’nin çizgisinden farklı olarak tıpkı Adana’da olduğu gibi daha yumuşak bir tarzı hem muhafazakâr hem de Kürt seçmenine karşı gösterebilir. HDP’nin tutumuna göre yüzde 7 barajıyla rahatlayan Kürt seçmenin açıktan karşısına geçmeye bile gerek kalmayabilir.

Bir başka başlık ise AB ilişkileri. AKP bugünden başlattığı sıcak ilişki trafiğini Bahçeli’nin setleri olmadan sürdürebilir, bunu söyleminin parçası haline getirebilir.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNE RAĞMEN

Burada kuşkusuz en önemli sorun alanı cumhurbaşkanı seçimleri olacak. Başkan adayı olarak destekledikleri Erdoğan’ın partisi ile gözle görünür bir politik hat ayrılığı inandırıcılık sorunu yaratabilir. Bu başlığın iki parti kurmaylarının bu saatlerde bile düşündükleri konu olduğunu biliyoruz. Ama bu, Bahçeli için üzerinden aşılamayacak, açıklanması zor bir mesele değil. “Beka, Türkiye’nin geleceği, FETÖ, terör, dünyanıN içinde bulunduğu konjonktür” vs. gibi başlıklarla meseleyi kendi tabanı açısından da anlaşılır hale getirebilir. Üstelik koltuğun gitmesi, bugüne kadar biriktirdiklerinin bir anda yok olması mümkünken Bahçeli bu riski çok rahatlıkla alacaktır. Erdoğan’ın ise bundan hiçbir kaybı yok.

Tüm bunlar, alt alta konarak soğukkanlı şekilde değerlendirildiğinde bu olasılık yabana atılamaz.

CUMHUR RAHATLADI MİLLET NE YAPACAK?

Baraj yüzde 7’ye inerken, seçim bölgesi barajının olması iki partinin de elini rahatlattı. Bu değişiklik bazı partileri denklem dışına iterken HDP ve MHP’yi dolaylı ya da direkt ittifak içinde oldukları partiler karşısında rahatlattı. Kendi seçmenlerinin desteğiyle Meclis’e zorlanmadan girebilecek hale getirdi. AKP ve MHP’nin ayrı olarak seçime girmesi Millet İttifakı’nı da etkileyecektir. İyi Parti ve CHP’nin aynı ittifak içinde seçime girmesini gerektirecek hiçbir neden kalmadı. Ama bir fark var. Kılıçdaroğlu ve Akşener’in düşüneceği başlık sayısı çok fazla.

Birincisi Erdoğan gibi net bir adayları yok. İttifak olmayacaksa ortak bir adayda buluşma şansları zayıflayabilir. İkincisi Meclis’e ya da kabineye taşımaları gereken parti sayısı çok fazla. Her biri için ayrı bir matematik gerekecek. Oldukça zahmetli bir süreç.

Yasa değişikliği, milletvekili üzerinden hesapları ve yan yana gelişleri boşa çıkardı. Bundan sonra bir arada durmayı sağlayacak şey politik ortaklık.

Editör: TE Bilişim